İçerisinde bulunduğumuz günler herkesin birbirinden şüphe duyduğu, kimsenin kimseye güvenmediği var olduğunu bildiğimiz tüm ahlaki değerlerin birbiri ardına yerle yeksan olduğu zamanlar.
Kendi hayatını rahatlatmak adına hiç bir kural ya da kaide tanımayan ancak bunu yaparken çevresinde yaşayanların kendisini ahlak abidesi görmesini isteyenler yüzünden olağanüstü bir güven erozyonu yaşıyoruz.
ABD’nin George Washington Üniversitesi'nin Uluslararası İlişkiler bölümünden Profesör Scheherazade S.Rehman ve Profesör Hossein Askari tarafından Kuran'a ve İslami ideallere en uygun olarak yönetilen ülkelerin ilk 3 sırada İrlanda, Danimarka, Lüksemburg, 4. sırasında İsveç, 13. Sırada İsviçre, 17. sırada Almanya, 25. Sırada ABD yer alıyor sıralamada.
Müslüman ülke olarak 33. sıradaki Malezya, 42. Sırada Kuveyt olmuş. Türkiye ise 71. sırada yer almış. Araştırmaya göre Kur’an’daki İslam’a en uzak yaşayan ülkelerden olan Suudi Arabistan listenin 91. Sırasında yer alıyor.
Aynı ekip tarafından yapılan araştırmada Ortadoğu’daki kadar zengin petrol kaynakları bulunan Norveç'te, Ortadoğu ülkelerinin aksine, petrol zengini şahıs yok, çünkü tüm petrol gelirleri devlet tarafında yönetilerek refah toplumunun gelişmesi için harcanıyor.
Norveç Bu sebepten insan hakları ve ifade özgürlüğünün yanı sıra, ekonomik uygulamalar konusunda da İslam'a en uygun ülkelerden biri olarak bulunmuş.
İlk bakışta "İrlanda’nın, Danimarka’nın ya da Lüksemburg’un Kuran ve İslamiyet ile ne ilgisi var?" şeklinde bir soru gündeme gelebilir ancak dünyada yaşayan çok sayıda insan artık ülkelerin dini kurallara göre değil sadece ve sadece ahlaki kurallara göre yönetilmesi gerektiğinin farkına varmış durumdalar.
Biz müslümanız ancak İslamiyet'ten başka diğer dinleri de ötelemeyen bir anlayışta olduğumuz için meseleye biraz daha olumlu tarafından bakıyoruz.
İnsanların inandığı bütün dinler yönetim katında değişiklik gösterebilir ancak hangi dine mensup olursa olsun o dine inananlar mesela çalmanın, yalan söylemenin suç olduğunu bilirler ve ülkelerin ahlaki kurallara göre yönetilmesi gerektiğini düşünüyorlar.
Burada iş dönüyor dolaşıyor insanların rahat ve düzgün bir hayat yaşamasına kadar gelip dayanıyor. Avrupa ülkelerinde insanların yaşadığı hayata görüp sonra da özellikle Ortadoğu’da bulunan ülkelere baktığımızda aradaki farkı zaten çok net bir şekilde anlayabiliyoruz.
Çok sayıda medya kuruluşlarında yer alan bir habere göre petrol zengini bir Arap Şeyh İngiltere’de 300 milyon sterline bir şato almış, Arabistan’da yaşayan vatandaşların nasıl büyük ekonomik sıkıntılar ile karşı karşıya olduğu göz önüne alındığında 300 milyon sterline alınan şatonun ne kadar ahlaki olduğu da ortaya çıkacaktır.
Araştırmayı yapan gruptan Profesör Askari "İslami metinleri incelediğimizde iyi ve adil bir devlet yönetiminin temel şart olduğunu görüyoruz. İslami öğretiye göre bir ülkedeki resmi kurumların çok iyi işliyor olması ve yöneticilerin vatandaşlarla aynı kanunlara tabii olmaları gereklidir, Ayrıca vatandaşlar ekonomik ve politik özgürlüğe sahip olmalı ve toplum düzeni ekonomik gelişmeye imkan vermeli. Yani yolsuzluk ve fakirleşen toplum İslam'a uygun değil."diye aslında bizim çok büyük özlemimizi dile getiriyor.
Profesör Askari, İslam’a uygun ülkenin özelliklerini sıralarken: "Eğer bir ülke yada toplum seçimle gelmeyen baskıcı ve adaletsiz yöneticiler tarafından yönetiliyorsa, insanlar kanun önünde eşit değilse, din dahil hiç bir konuda düşünce özgürlüğü yoksa, bazıları fakirlik çekerken diğerleri lüks içinde yaşıyorsa, sorunların çözümünde diyalog ve uzlaşma yerine baskı ve şiddet uygulanıyorsa ve adaletsiz uygulamalar yaygınsa burası hiçbir şekilde bir İslam ülkesi olamaz." görüşünü savunuyor.
İranlı profesöre göre müslüman ülkelerin bu sıralamada en gerilerde yer almasının sebebi bu ülkelerde İslam'ın politika ve güç unsuru olarak kullanılması.
Araştırıp bakalım Ortadoğu’da var olan ülkelerde bir ailenin ferdi bundan kaç yüzyıl önce iktidara gelmiş, İktidara gelen şeyh ölmeden iktidarı bırakmış mı, ondan sonra iş başına gelen iktidar bırakanın ailesinden mi. İdareyi ele alan seçimle mi iş başına gelmiş.vs.vs.
İşin özü demokratik kuralların hayatımıza hakim olması.
Seçimlerin yapılması, en alt tabakadaki vatandaş ile devleti yöneten en üst kademedekilerin kanun karşısında aynı haklara sahip olmaları.
İslam ülkelerinde 7/24 elden bırakılmaması gereken Kuran-ı Kerim maalesef asıldığı duvarlardan indirilmeyip tozlanmaya bırakılınca bizde kendilerini İslam ülkesi gören devletlerde maalesef Avrupa ülkelerinin birer uydusu durumundan kurtulamadılar bu gidişle de kurtulacakları yok.
Kuran-ı okuyup anladığımız gün bu zamana kadar nasıl derin bir uykuda olduğumuzun da farkına varmış olacağız.
Hadi bakalım Müslümanlar indirin artık duvarlarda asılı kalmaktan dolayı tozlanmış Kuran-ı Kerim'i.
Yoksa halimiz harap.