Aidiyet duygusu olarak adlandırılan ait olma ihtiyacı herhangi bir grup tarafından kabul edilme anlamına gelen duygusal bir ihtiyaçtır. İnsan davranışlarının, düşüncelerinin ve duygularının çoğu ait olma ihtiyacından kaynaklanmaktadır.

Sosyal psikolojide aidiyet ihtiyacı, başkalarıyla ilişki kurmak için içsel bir motivasyondur ve sonuçlarının oldukça etkili olduğu bilinir.

Mesleğimiz dolayısı ile bu toplumun son derece hareketli bir ferdi olarak bizde aidiyet duygusunu en üst noktada yaşayan birisiyiz,

-Bir topluluğa ait olma

-Bir siyasi partiye ait olma

-Bir gruba ait olma..

gibi mensubiyet şuurunu tüm kılcal damarlarına kadar yıllar yılı taşıyoruz.

Biz şu an hayatımızı devam ettirdiğimiz bölgede nerede ise 40 yıldır yaşıyoruz, Geçen bu 40 yıllık zaman dilimi içerisinde sürekli gazetecilik yaptığımızdan olsa gerek sürekli toplumun gözünün önünde bulunmak gibi bir mecburiyet duyuyoruz.

Bu zaman zarfında sürekli siyaset yaptığımızdan sayısını unuttuğumuz kadar tanıdığımız oldu, bu tanıdıklarımızın bir kısmı ile belli zamanlarda belli sebepler dolayısı ile yollarımız ayrılmış olsa da şu an aynı havayı teneffüs ettiğimiz son derece sağlam dostluklara sahip olduğumuzu düşünüyoruz.

40 yıldır

-sabah kahvaltı için ekmek aldığımız fırın

-Alışveriş yaptığımız market

-Sohbet ettiğimiz kahvehane

-Belli zamanlarda yemek vesilesi ile bir araya geldiğimiz restaurant

-Hemen her gün işyerlerinde çay kahve içtiğimiz işyeri sahipleri.

Nerede ise hiç değişmedi.

Bu zaman zarfında Türkiye’nin pek çok bölgesinden son derece iyi rakamlar ile “Gel bizimle çalış, çevreni değiş, sen işini iyi yapıyorsun, bu bölgede güçlü bir medya kuruluşu oluşturalım” şeklinde aldığımız tekliflerin sayısını unuttuk.

Zaman gelen teklifleri değerlendirip yeni bir bölgeye gitmek adına nerede ise karar verme noktasına da gelmemize rağmen son dakikada “Şimdi memleketin başka bir bölgesine git oraya yerleş, yeni dostlar, yeni arkadaşlıklar edin, oranın havasına suyuna, yemeklerine, gelenek ve göreneklerine alışmak için uğraş işin mi yok, macera aramayı bırak” diyerek ait olduğumuz yeri bir türlü terk edemedik.

Bundan sonra da kolay kolay yaşadığımız bölgeden ait olduğumuz yerden ayrılmanın son derece zor olduğunu düşünüyoruz, Gideceğimiz yerlerde ekonomik şartlar çok iyi olsa da yeni bir bölgenin bünyesinde her zaman telafi edilemeyecek riskler taşıdığını da düşünerek  “macerayı bırak buradaki dostlarına daha sıkı sıkıya sarıl, yeni dostlar bulmak adına harcayacağın zamanı burada samimiyetleri biraz daha arttırmak için kullan” kararını veriyor verirken de aidiyet duygusuna daha sık bir şekilde sarılmamız gerektiğine inanıyoruz.

Ne yaparsak yapalım aidiyet duygusunun o dayanılmaz cazibesinden kendimizi kurtaramayacağız.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263