Ozan Arif,12 Eylül 1980 ihtilali ile ilgili bizimde tamamına katıldığımız “Seven sensin arkadaş sevene de karışmam/Alkışlayan alkışlar övene de karışmam/Önce sevip sonra diz dövene de karışmam/Ben 12 Eylül'ün nesini seveceğim/Sevmediğim gibi de devamlı söveceğim.”diye başlayan şiirinde başta 12 Eylül olmak üzere o tarihten önce ya da o tarihten sonra bu milletinin rahata ermesine mani olan, Demokrasiye ara veren bütün askeri darbelere karşı olan isyanını dile getiriyordu.
12 Eylül 1980 tarihinde Kenan Evren başkanlığındaki beşli cuntanın gerçekleştirdiği İhtilalin üzerinden 38 yıl geçmesine ve o gün bu gün gelen bütün hükümetlerin “Sivilleşiyoruz, artık Türkiye’de askeri ihtilal olmaz” demelerine rağmen 15 Temmuz gecesi uygulamaya konulan “ihtilal girişimi” bizi derin acılar ve henüz geçmemiş endişeler içerisinde bıraktı.
Özellikle iki binli yıllar itibarı ile bir şekilde iktidarın bir tarafında bulunmuş olan siyasetçiler hayatlarından memnun bir şekilde günlerini geçirirken muhalefette kalan partiler “Türkiye halen daha 12 Eylül Anayasası ile yönetiliyor,12 Eylül sonrası Askeri Cunta tarafından dikte ettirilen Anayasanın kalıntıları ortadan kaldırılmadıkça Türkiye içerisinde bulunduğu sıkıntılardan kurtulamaz” denilmesine rağmen hiç kimse bu çağrılara kulak asmadı.
İhtilallerin kötü olduğu “En kötü sivil yönetimin en iyi askeri yönetimlerden daha iyi olduğu” hemen herkes tarafından seslendirilirken kendilerini Sivil yönetim olmakla tanımlayan siyasetçilerin İhtilali ortadan kaldıracak gerekçeleri neden hayata geçirmedikleri de ayrı bir tartışma konusu.
15 Temmuz gecesi uygulama konulan Darbe girişimi olmasa iş başında bulunan iktidar partisi de muhalefet partileri de muhtemelen 12 Eylül 1980 tarihinde meydana gelen İhtilali unutmuş olacaklardı ancak 15 Temmuz gecesi meydana gelen olaylar kendisinden önce uygulamaya konulan Darbe girişimleri ilgili daha geniş bir araştırma ve düzenleme mecburiyetini ortaya koymuş oldu.
12 Eylül 1980 tarihinde yapılan ihtilal sonrası hayatları kararan, yuvaları yıkılan, asılan, yurt dışına kaçmak zorunda kalan milyonlarca insanı derin acılar içerisinde bırakan olaylardan yeterince ders alınmış olsa ve sonrasında ihtilali ortadan kaldıracak sebepler hayata geçirilse belki de hiç birimiz 15 Temmuz gecesini yaşamayacaktık.
15 Temmuz gecesi yaşananlardan sonra İktidar ve muhalefet partilerinin tamamı Darbeye katılanların yakalanması ve adalet karşısına çıkartılması ile ilgili tam bir bütünlük gösteriyor, her ne kadar içerisinde bulunduğumuz günlere kadar Türk halkının arzu ettiği şekilde bir gelişme olmamasına rağmen herkes bundan sonrası için iyimser olmaya çalışıyor.
İş başına gelen hükümetler yapacakları düzenlemeler ile bir taraftan bulunduğumuz bu zor coğrafyada var olan tehditleri ortadan kaldırmak adına güçlü bir orduya sahip olmak diğer taraftan da sahibi olduğu güçlü ordunun ihtilal yapma hevesini ortadan kaldıracak bir siyaset izlemek zorundadırlar.
Türkiye bulunduğu zor coğrafya ve şartlar açısından dış operasyonlara açık bir ülkedir, Bu yüzden önce içerinin toplanması gerekiyor ki sonrasında etrafını saran ateş çemberinden çıkma adına gerekli adımları atabilsin.
Bütün bu zor durumlardan kurtulmanın ve refaha çıkmanın başlıca yolu daha fazla demokrasidir, İş başına gelen hükümetlerin belki de 15 Temmuz sonrası farkına vardığı “Adama ya da siyasi görüşe göre değil liyakate göre iş” anlayışının hâkim olacağı bir nokta hepimizin kurtuluşu olacaktır.
Darbe girişimine katılan, Vatandaşının kullandığı oy ile iktidara gelen siyasi partileri alaşağı etmeye çalışan bütün güçlerin cezalandırılması, darbe girişimine ortadan kaldıracak şartların hayatımızdan çıkartılması bizi de bundan sonrası için rahatlatacaktır.
Türkiye’nin darbelerinden arındırılması, Daha fazla sivilleşmesi, Daha fazla demokratikleşmesi adına gerekli adımların tamamı atılması, 15 Temmuz gecesi bize acılı saatler yaşatan darbecilerin hâkimlerin karşısına çıkartılması sonrasında da Darbeler ile biri daha karşılaşmamak adına Anayasal bütün düzenlemelerin yapılması bütün Türk milletinin ortak beklentisidir.
En azından bizim beklentimiz Darbelerin, Darbecilerin bulunmadığı bir Türkiye’de yaşamaktır.
“Kandırdılar hemşerim kandırdılar vatanı/Yiyip içip ceplere indirdiler vatanı/Kel Ali'nin barına döndürdüler vatanı/Ben 12 Eylül'ün nesini seveceğim/Sevmediğim gibi de devamlı söveceğim.”