Yanlış hatırlamıyorsak 1990’lı yılların ortalarında bir arkadaş grubu ile birlikte “Güzel bir yemek için nereye gitmek lazım.?” sorusuna cevap ararken Yemek ile arası zaten kilosundan dolayı çok iyi olduğu anlaşılan arkadaşımız “ Bu akşam yemek işini bana bırakın sizi Günaydın’a götüreceğim , oradaki tadı gördüğünüzde iddia ediyorum çıkarken “ben ömrümde böyle nefis et yemedim, buraya şimdiye kadar neden gelmedim” diye hayıflanacaksınız” dediğinde işin doğrusu arkadaşımızın işi biraz fazla abarttığını düşünmeden edemedik.
Akşam saatlerine Bostancı’da bulunan Günaydın Et lokantasına girdiğimizde işin doğrusu arkadaşımızın söylediklerine hak vermek zorunda kaldık, Nefis etler, muhteşem mezeler ama bunlar kadar önemli olan sunum ve ambians o tarihten sonra bizi Türkiye genelinde bulunan bütün Günaydın et lokantalarının müdavimi yaptı, Türkiye’nin hangi vilayetine gidersek gidelim sıra yemeğe geldiğinde ilk arayacağımız adres hep Günaydın oldu.
Geçtiğimiz yıl bölgede hayata geçecek olan ve bizimde danışmanlık yaptığımız bir proje içerisinde yeme-içme ile ilgili işyerlerine ihtiyaç olduğunda “Kime akıl danışırız, Restaurantlar ile ilgili kimden fikir alabiliriz.?” diye kafa yorduğumuzda daha önceden bu sektörde bulunan Ankara’dan bir kardeşimizi aradığımızda bize "Abi sana Adnan Şahin abimin telefonunu vereceğim, telefonu benden aldığını söyle, konu ile ilgili Türkiye’de otoritedir, tanışmaktan, sohbet etmekten büyük keyif alacaksın” dedikten yaklaşık 3 gün sonra İstanbul’da Adnan Şahin ile karşı karşıya geldik.
Adnan Şahin, üniversite hayatı ve kamudaki yöneticilik dönemini de içine alan profesyonel iş yaşamında 40 yıllık bir zamanı ek olarak mutfak konusu ile geçirmiş. Adnan Şahin ilk tanıştığımızda bize Hayatında Anadolu dışında hiçbir şey olmadığını söylemişti. Anadolu Halk Mutfağı Derneği Başkanı Adnan Şahin, Doğuş Grubu mutfakları danışmanı. Sofradaki Anadolu, Amasya Mutfağı, Kelkit Havzası Yiyecek İçecek Rehberi, Osmanlı Saray Yemekleri Amasya, Sivas Geleneksel Lezzetler ve Honça adlı kitapların yazarı. Geçen yıl Berlin’de İlki yapılan Berlin Kültür Müşavirliği tarafından projelendirilen Geleneksel Türk Mutfağı Lezzetler Festivali'ni organize ediyor. Ayrıca dernek olarak Anadolu yemeklerini tanıtmak İÇİN her yıl farklı bir bölgede Lezzet Şenliği düzenliyor. TRT, Kanal D ve Star TV’de yemek danışmanı olarak 7/24 koşturup duruyor.
Biz Adnan Şahin’i tanıyıncaya kadar işin doğrusu kendimizi yemek konusunda uzman olarak görüyorduk ancak kendisi ile birkaç görüşme yaptıktan sonra yemek ile ilgili hiçbir şey bilmediğimizi iyiden iyiye anlayınca Adnan Şahin’in “ye” dediği yemekleri tatmaya, “Yeme” dediği gıdalardan da elden geldiğince uzak durmaya başladık.
Geçen yıl Adnan Şahin telefonla bizi arayıp “Yüksel kardeşim sana bir Et profesörü ile birlikte ziyarete geleceğiz, kahvaltı hazır olsun” dediğinde işin doğrusu biraz cahilliğimizden birazda Günaydın Et lokantalarının sahibi Cüneyt Asan’dan habersizliğimizden kendi kendimize “Etinde profesörümü olurmuş.?” ifadesini kullandık.
O dakikadan sonra saatler süren bir araştırma yaptığımızda Cüneyt Asan’ın Et konusunda bırakın Türkiye’yi dünyada bile eşi benzeri olmayan bir otorite olduğunu, 1990’lı yıllardan beri imkan bulduğumuz her an kapısından içeri girmeye can attığımız Günaydın Restaurantlardaki o canım kebapların hep Cüneyt Asan’ın eseri olduğunu da geçte olsa anlamış olduk.
Ertesi gün Adnan Şahin ve Cüneyt Asan ziyaretimize geldiler, kendileri ile birlikte fazla iddialı olmayan bir sabah kahvaltısı yaptık, kahvaltı sonrası kahveleri içerken Türkiye’yi, dünyayı daha da önemlisi Eti ve et yemenin bütün püf noktalarını konuştuk daha doğrusu konularında otorite olan Adnan Şahin ve Cüneyt Asan anlattı bizde nefes almadan dinledik.
Sonraları her ikisi ilde de sayısız kez bir araya geldik, bazen yemek yedik bazen çay içtik ancak bütün sohbetler sırasında kendi kendimize “Türkiye bu iki yemek otoritesinden yeteri kadar faydalanıyormu, Sağlıklı ve akıllı nesillerin daha iyi beslenmesi, Sağlam kafanın sağlam vücutta bulunması adına bu ikilinin daha geniş kitleler tarafından takip edilmesi adına daha geniş çerçevede çalışmalar yapılıyormu.?” Şeklinde soruduğumuz sorular aklımızda hep “paslı çivi” olarak kala kaldı.
Bu ikilinin bizi ne kadar sevdiklerini daha doğrusu sevip sevmediklerini bilmiyoruz, Anacak bizim imkanımız olsa bir vakıf yada dernek kurar Adnan Şahin ve Cüneyt Asan’ın beslenme ve sağlıklı gıda konusundaki fikirlerinin en ince detaylarına kadar öğrenilmesi adına ilkokullardan başlamak üzere bütün okullardaki öğrenciler ile karşı karşıya getirecek bir organizasyonun parçası olmak isterdik.
Tokat ilimizden çıkıp Anadolu’nun dört bir tarafında saklı bulunan yemekleri bulup çıkartan Adnan Şahin ile Erzincan’dan yola çıkıp yıllar yılı dişi ile tırnağı ile kaza kaza Günaydın gibi bir kurumu Türkiye’nin en bilinen markası yapan Cüneyt Asan’ın hayat hikayelerinin eğitim ve öğretim gören bütün öğrenciler tarafından öğrenilmesi yeni nesillerin mesleki kariyer yapması açısından da çok ama çok önemlidir.
Bir sohbetimizde Cüneyt Asan bize “Yüksel Bey eskiden anneler mesleği kasap olanlara inan kızlarını vermiyorlardı, Bizim yıllar yılı yaptığımız çalışma ve üst noktalara kadar çıkardığımız performans ile kasaplık mesleğine çağ atlattık, İnşallah bizden sonra gelen meslektaşlarımız bu çıtayı daha da yukarılara taşıyacaklar” dediğinde “Allah seni ve senin gibileri var etsin” ifadesini kullandık.
Bizim derdimiz burada Cüneyt Asan’ın yada Adnan Şahin’in görev yaptıkları müesseselerin reklamını yapmak değil zira çok iyi biliyoruz ki her ikisinin de reklama yada tanıtıma ihtiyaçları yok, bizim yapmak istediğimiz sıfırdan başladıkları mesleklerinde bugün “idol” olmuş bu “sanatkarların” açtıkları yoldan geçmek isteyenlere bir nebze adres göstermektir.
Şu sıralar aralarında Adnan Şahin ve Cüneyt Asan’ın da aralarında bulunduğu işini iyi yapan, kendi meslek grubundakilerin idolü olmuş, Mesleğinin zirvesindeki sanatkar ruhlu insanlara o kadar çok ihtiyacımız var ki.