Türkiye çok uzun yıllar önce Batı ile olan ve bir ara başa baş giden yarışı nasıl olduysa bir anda kaybetti, Batı Ülkeleri kendi insanını rahatlatmak adına hemen her gün yeni bir teknolojiyi hayata geçirirken ve bu teknolojiyi de Kültürel Emperyalizm ile desteklerken Bir düşünürümüzün ifadesi ile “Ne zamanki Attan inip trene binmek için geç kaldık, bütün bu olumsuzluklar o anda başımıza geldi” ifadesinin hayat bulmasına vesile oldu.
Böylesi bir durumda altında kaldığımız “Ezilmişlik ve yenilmişlik duygusu” yüzyıldır sürekli zihinlerimize pompalanan bir düşüncenin şekillenmesine vesile oldu. Algı “Dış dünyada büyük devletler var onlar çok güçlü biz zayıfız gücümüz yok” şeklinde oluştu.
Peki, zayıfsak güçsüzsek nasıl İmparatorluklar kurmuş Dünyanın yarısına yakınını yönetmişiz. Pısırık Devlet yöneticileri sürekli yabancı işbirlikçilerle bize ne kadar zayıf ne kadar güçsüz olduğumuzu öğretmişler. Bizi kültür emperyalizmiyle kuşatmışlar. Silik zayıf güçsüz muhtaç bir toplum görüntüsüne büründürmüşler.
Filmleri, gazeteleri, internet üzerinde yayınlarıyla büyük denilen devletler hep kendi güç gösterileri, film kahramanları, Süpermenler, Örümcek adamlar, Rambo’lar ve benzeri imajlar imgelerle yerli işbirlikçilerinde destekleriyle bizi sindirmişler. Korkmuş, çekinmiş, sinmişiz. Bunlara karşı projeler geliştirmemişiz. Okumamışız ,okutulmamışız bilinç sahibi olmamışız
Batının emperyalizmine karşı Türk sineması fakir oğlan zengin kızı, tiyatrosu batı oyunlarını, gazetesi batı taklitçisi ,televizyonu Amerikan televizyonunu birebir taklitten öteye gidememiş.
Bin bir ümitle kurulan özel televizyonlar dini ağırlıkta yayın yapmak üzere kurulan kanallarda bu kötü taklitçilikten öteye gidememiş. Ne kanal 7, ne TGRT nede diğerleri
Amerikan televizyonunu açıyorsunuz programı izliyorsunuz. Dönüp bizim yayınlara bakıyorsunuz yerli kopyacılar bire bir hiçbir şey değiştirmeksizin maymun papağan taklitçiliğiyle rengine koltuğu sandalyesine kadar sadece aynısını kopyalamışlar.
Amaç kültürü aşmış para olmuş. Tüccarlığa dönmüş işler. Tüccarlığa döndürmüşler işleri. Din adına Allah rızası için çıktıkları yolu ya ellerinden kaçırmışlar, beceriksiz kullanmışlar yada para için çıktıkları yolu ülkelerini bilgilendirmek yerine modernleştirmek yerine akıntı ve rüzgarlara göre yön değiştiren mecralara döndürmüşler.
Buradan sormak lazım, halktan topladığınız ,o yoksul fakir halktan, size umutla inançla bakan halktan topladığınız paralarla kurduğunuz televizyon kanalları neden asıl mecralarından başka yerlere kaydı. Asıl amaç insanları bilgilendirmek öğretmek geliştirmek inançları uğrunda eğitmek değil miydi?
Şimdi sokaktaki halk soruyor “ne yaptınız?” Neden Amerikan taklitçiliğinden bir adım öteye gidemiyorsunuz?
Yıllarca inançları umutları uğruna size bedava çalışan yazarlar neden bedava çalıştı ve neden şimdi yüksek maaşlar verdiğiniz Amerikan dolarlı yazarlar var. Şimdi inançlar mı zayıfladı? İnançları uğruna yazı yazan insanlara ne oldu!
Ülkesinin geleceği için bu uğurda para pul istemeden çalışan insanlara ne oldu. Batı kültürüne karşı durmak değil miydi isyanımız? Amaç kültür Emperyalizmini engellemek değil miydi? Ne oldu?
Neden Batı kültürüne karşı isyan edip batı kültürünün şemsiyesi altına soktunuz bizi. Nerede bize ait, kültürümüze ait, inançlarımıza ait, geleneklerimiz, göreneklerimiz, örf, adet, törelerimize, folklorumuza ait filmleriniz. Nerede sosyologlarınız, edebiyatçılarınız, felsefecileriniz, düşünce adamlarınız?
Altı boş şeylerle mi oyalandık? Yıllarca boşu boşuna mı geçti beklediğimiz umutlarımız. İdeallerimize ne oldu. Büyük Rusyalar, büyük Amerikalar, büyük Almanlar, küçük Türkiye….
Biriniz “hasta adam Osmanlı değil” diyemediniz. Biriniz karşı duramadınız bu savaşta boş büyüklüklere aldanıp aldatılıp kaldınız.
Hiçbir fikir, düşünce, proje geliştirmediniz. Büyük Kültür Emperyalizmde ezdi geçti sizi, kovboy filmleriyle, dizi filmleriyle, savaş filmleri, uzay filmleriyle ezdi geçti sizi. İşte bunun için büyük ülke Amerika.
Siz tembel tembel oturdunuz Allah rızası için. Amerikalılar size film hazırladı. Yaşam biçimleri şekilleri hazırladı. Kadın ve erkek modelleri hazırladı. Fikir ve düşüncelerinizi değiştirme biçimleri hazırladı. Sizi oyalayacak oyuncaklar hazırladı. Hz Ali’nin “ilim Çin de dahi olsa alınız” sözünü gidip kumaş, yada oyuncak alma olarak algıladınız.
Siz hımbıl hımbıl oturdunuz. Bir ömür “Sağ omuzdan mı gusül abdesti suyu dökülür soldan mı?”sorusuna cevap aradınız. Siz sözler, lem’alar, şualar, mevlitler, Kara Davutlar, Mızraklı ilmihaller ile uyuşurken Amerikalılar boş durmadı sizi elinde tutacak esir edecek telefon makinaları hazırladı. Hepiniz ailece esiri oldunuz cep telefonlarınızın.
“Siz gece tırnak kesilir mi.? yi” tartışırken onlar bilgisayar yaptı. Siz “secdede ayak yerden kesilirse kafir olunuru” tartışırken onlar insanlığı kana bulayacak bombalar yaptı. Siz kırk arşın suya düşen serçeyi hesaplarken onlar dört yüz kırk kilometre menzilli toplar yaptılar. Keşke cehennemde yanmalar cennette şaraplar yerine sağlam inanç öğretseydiniz.
Manevi kutsallar ,semboller, tespihler, takkeler, gümüş, yüzükler ,ezan okuyan seccadeler, şalvarlar, cüppeler, sakallar, misvaklar, mevlitler, ilahiler yerine sağlam bilinçler, inançlar, imanlar öğretseydiniz. Orucu bozan şeyleri, namazı bozan şeyleri, abdesti bozan şeyleri öğrettiniz. Ama İmanı bozan şeyleri öğretmediniz.
Biz bunların karşısında durmaya çalışıyoruz, muhtemelen duramıyoruz. Ama bu haksızlıkları engelleyemiyorsak bile hepinize anlatıyoruz en azından.
“Bilmiyorum bilmiyordum” deme şansınızı almış oluyoruz elinizden.