Bizi tanıyanlar Cemaat ile, Şeyh ile, hoca ile işimizin olmadığını kendimize Rehber olarak Kuran-ı Kerim’i Önder olarak ta son Peygamber Hazreti Muhammed’i kabul ettiğimizi, Allah’a kul olmak noktasında da irademiz çerçevesinde hareket ettiğimizi çok iyi bilirler.
Bundan yıllar önce kızım Liseyi bitirip, Isparta Süleyman Demirel Üniversitesinin Fen Edebiyat Fakültesini kazanıp Kampüs sınırlarından içeriye girip KYK( Kredi Yurtlar kurumu)’nın çocukları nasıl FETÖ’nün kucağına daha doğrusu FETÖ’nün yurtlarına mahkum ettiğini acı bir şekilde anlamıştık.
Biz kendimizi bildik bileli Devlet içerisindeki ter türlü paralel yapıya karşı olduğumuzdan, 7/24 bu tür yapılanmalara sövdüğümüzden , daha da önemlisi sağımızda solumuzda kim varsa “bu tür Cemaatlerden uzak durun, İslam dini bir tanedir, Peygamber bir tanedir, Kuran-ı kerim bir tanedir, Dini değerleri tahrif etmekten başka hiçbir şeye yaramayan bu paralel yapılanmalardan uzak durun” demeği de asla ihmal etmiyorduk.
Üniversite kampüsünde sabah erken saatlerden akşam mesai bitimine kadar bütün çabamızı ve enerjimizi sarf ettikten sonra yorgun ve bitkin bir halde kocaman bir ağacın altına uzanmıştık ki yanımıza yaklaşan “Badem Bıyıklı” 5-6 kişilik bir grup “-Beyefendi sabahtan beri sizi takip ediyoruz, Kızınızın konaklaması için KYK’dan yurt bulamadınız, biz öğrenciler buraya gelmeden önce öğrenciler ve öğrenci velileri ile ilgili bütün bilgileri alıyoruz, sizin de MHP’li olduğunuzu Ülkücü olduğunuzu öğrendik, bizim misafirhanelerimiz sizin emrinizde, bizi tercih ederseniz sizden ilk yıl ücrette almayacağız, buyurun gidelim” teklifinde bulunmuşlardı.
Günün bütün yorgunluğunun üzerine günahımız kadar sevmediğimiz Cemaat mensubu “Badem bıyıklıların “ böylesine fütursuzca teklifini duyar duymaz “ Defolun gidin buradan, siz kimsiniz ki bana ait özel bilgileri bir istihbarat servisi gibi hakkımda bilgi topluyorsunuz, sizde kabahat yok, Bu kadar öğrenciyi sizin gibi paralel yapı mensuplarına mahkum edenlerin Allah bin türlü belasını versin, mesai bitimine henüz bir saat var, KYK için şansımı bir kez daha deneyeceğim, kalacak yurt bulamaz ise çocuğu sizin yurdunuza vermektense alıp Gebze’ye geri götüreceğim, bir yıl beklesin” dedik ve yanımızdakileri küfür-kafir uzaklaştırdık.
O hızla KYK müdürünün odasına girdik, olup biteni büyük bir hiddetle anlattıktan ve sorumluya ağzımıza geleni söyleyip “sizin sorumsuzluğunuz yüzünden Anadolu’dan çıkıp okumak için buralara gelen bir sürü Evlad-ı vatan bu soysuzların eline düşüyor, okul bitinceye kadar akıllarını başkaları için kiraya verdikleri için Paralel yapı mensubu Türkiye cumhuriyetine düşman kitleler haline geliyor, hiç mi Allah’tan korkmuyorsunuz” diye bağırıp çağırmaya başlayınca gözlerimizin döndüğünü anlayan sorumlu kızımız için KYK’da yer olduğunu söyledi, çocuğu Devletin yurduna teslim edip gönül rahatlığı ile Isparta’dan ayrıldık.
Sonrası zaten malum 15 Temmuz tarihinde Türkiye Cumhuriyetini ele geçirmek için Darbe girişiminde bulunan ancak bu sağduyulu Aziz millettin çabaları sonucu başarısız olan FETÖ ile mücadele edilirken Isparta’da yaşadığımız ve birebir şahit olduğumuz yukarıdaki anıları hatırladık, bizim nerede ise 20 yıldan fazladır farkında olduğumuz bu tehlikenin göz göre kapımıza dayanmasını devleti yönetenlerin nasıl göremediklerini de o gün bu gündür anlayabilmiş değiliz.
Biz 15 Temmuz darbe girişimi sonrası en az haftada bir Türkiye Cumhuriyetinin bünyesi içerisinde hiçbir paralel yapıya müsaade etmemesi gerektiğini, Din Eğitiminin sadece ve sadece Devletin resmi kurumu olan Diyanet işleri Başkanlığı tarafından okullarımıza “uygulamalı” olarak verilmesi gerektiğini bu yapılmadığı takdirde 15 Temmuz sonrasında da kısmi tehlikeler yaşayabileceğimizi anlatmaya çalışmış bu durumu da “katrandan kurtulup zifte düşmeyelim” şeklinde ete kemiğe büründürmüştük.
Geçtiğimiz Salı günü sabah saatlerinde yıllar yılı bu mazlum milletin gözlerinin içine baka baka din adına şaklabanlık yapan daha da açık bir ifade ile İslam dininin içinin boşaltılması adına elinden gelen bütün kötülükleri yapmaktan çekinmeyen “Bezirgan” Adnan Oktar ve avanesine Türkiye Cumhuriyeti Devletinin başlattığı operasyonu büyük bir keyif içerisinde izlemeye başladık.
İşin doğrusu biz başta Adnan Oktar olmak üzere İslam dininin içini büyük bir hızla boşaltmaya çalışan “din bezirganlarına “ yapılacak operasyonları uzun zamandır bekliyorduk, Belki bu operasyon bize göre biraz gecikmiş gibi duruyor ancak Büyük Devletlerin zaman mevhumunun da kendi ölçeklerine göre olduğunu bu operasyon vesilesi ile bir kez daha anlamış oluyoruz.
Türkiye 24 Haziran tarihi itibarı ile yepyeni bir sisteme geçiş yaptı, 15 Temmuz tarihinde başımıza gelen ve milletimizin feraseti sayesinde savuşturduğumuz Darbe girişimlerine bir daha muhatap olmak istiyorsak kendilerini Devletin yerine koyan bu tür ne kadar yapılaşma varsa tamamının hakkından gelinmesi gerektiğine inanıyoruz.
Bu konuda başta Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan olmak üzere 24 Hazirandan sonra Devlet yönetimini üstlenen herkese güvenimiz tamdır, İslam dinini öğrenmek isteyen ancak kerameti kendilerinden menkul bu cemaatlerin işgüzarlığı yüzünden ne yapacağını şaşıran bu garip milletin dinini-diyanetini tam olarak öğrenmesi din adına hareket ettiklerini söyleyen ne kadar şarlatan varsa tamamının etkisiz hale getirilmesi en büyük talebimiz.
İnşallah din bezirganı Şarlatan Adnan Oktar’a yapılan operasyon yeni bir başlangıç olur.