"Düşük karbonlu ekonomi Türkiye için kritik öncelik"

EKONOMİ

- TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski: - "Düşük karbonlu kalkınma bizim için kritik bir öncelik. Paris Anlaşması ile çerçevesi çizilen yeni iklim rejiminin önemi, Türk ekonomisi açısından da giderek artıyor" - "Sektörlerimizin dış pazardaki rekabet gücünü korumamız, öngörülebilirliği tesis etmemiz, hem kapasite hem de teknoloji geliştirmeye yönelik adımları hızla atmamız gerekiyor"

İSTANBUL (AA) - Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Simone Kaslowski, düşük karbonlu kalkınmanın Türkiye için kritik bir öncelik olduğunu belirterek, "Paris Anlaşması ile çerçevesi çizilen yeni iklim rejiminin önemi, Türk ekonomisi açısından da giderek artıyor. Sektörlerimizin dış pazardaki rekabet gücünü korumamız, öngörülebilirliği tesis etmemiz, hem kapasite hem de teknoloji geliştirmeye yönelik adımları hızla atmamız gerekiyor." dedi.

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu’nun 2010'dan beri Türkiye ayağını yürüttüğü, dünyanın en büyük kurumsal çevre raporlama platformu olan CDP’nin 2018 yılı Türkiye sonuçları, "CDP Türkiye İklim Değişikliği Konferansı"nda kamuoyuna duyuruldu.

Kaslowski, konferansın açılışında yaptığı konuşmada, iklim değişikliğinin ekonomik ve sektörel tartışmaların odağında olduğunu ve iklim değişikliğine bağlı olarak değişen hava şartları, tarımsal verimlilikteki düşüş ve kuraklığın günlük hayatın olguları haline geldiğini söyledi.

Bu yüzden sürdürülebilir politikalara geçilmesi ve düşük karbonlu kalkınmanın teşvik edilmesi gerektiğinin altını çizen Kaslowski, "Doğru politikalarla, iklim değişikliğiyle bağlantılı risklerin önüne geçmezsek sadece çevresel değil, çok ciddi sosyal ve ekonomik risklerle de karşı karşıya kalacağız. Ülkemiz hem iklim değişikliğinden çok fazla etkilenecek bölgelerden birinde yer alıyor hem de doğal kaynakları oldukça sınırlı. Bütün bunlar, düşük karbonlu kalkınmanın bizim için kritik bir öncelik olduğunu gösteriyor. İş modellerimizi değiştirmede, sektörel politika ve stratejilerimizi oluştururken bu temel kısıtları dikkate almalıyız." diye konuştu.

Kaslowski, şirketlerin sürdürülebilirliklerini devam ettirmek için iklim bağlantılı riskleri şeffaf bir şekilde tanımlamaları ve buna yönelik tedbirler geliştirmeleri gerektiğini vurguladı.

Düşük karbonlu ekonomiye geçişte küresel düzeyde adımlar atılırken, çevresel kaygıların yanında ekonomi politikaların da öne çıktığını kaydeden Kaslowski, "Düşük karbonlu kalkınma bizim için kritik bir öncelik. Paris Anlaşması ile çerçevesi çizilen yeni iklim rejiminin önemi, Türk ekonomisi açısından da giderek artıyor. Sektörlerimizin dış pazardaki rekabet gücünü korumamız, öngörülebilirliği tesis etmemiz, hem kapasite hem de teknoloji geliştirmeye yönelik adımları hızla atmamız gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.

- Türk şirketlerin iklim ve su duyarlılığı artıyor

CDP Türkiye 2018 İklim Değişikliği Programına göre, Türkiye’den davet alan ve BIST-100 Endeksi içinde yer alan 100 şirketin 38’i CDP’ye yanıt verdi.

Doğrudan davet almadığı halde gönüllü olarak raporlama yapan şirket sayısı ise 10 oldu.

Şirketlerin yanıtları sonrası yapılan analiz sonuçlarına göre, Türkiye'den CDP'ye yanıt veren şirketlerin yüzde 93'ü iklimle bağlantılı riskleri tanımlarken, bu risklerin iş faaliyetleri üzerinde finansal ve stratejik etkiler yaratabilecek güçte olduğunu vurguladı.

Bu şirketlerin yüzde 82'si "dönüşüm" ya da "geçiş" olarak adlandırılan risklerin iş faaliyetlerini büyük ölçüde etkileyebileceğini, yüzde 45'i ise bu risklerin iş faaliyetlerini kısa dönemde etkileyeceğini belirtti.

CDP'ye yanıt veren şirketlerin yüzde 84'ü bu risklerin etkili şekilde yönetilmesi için yöneticilere veya yönetim kurullarına mali teşvik sunma yolunu seçerken, yüzde 95'i iklim değişikliğinin yönetim kurulu seviyesinde ele alındığı yönünde görüş bildirdi.

Şirketlerin yüzde 11'inin uzun dönemli iş stratejilerini desteklemek üzere düşük karbonlu bir geçiş planı bulunurken, yüzde 16'sının da bu planı 2020'ye kadar geliştirmeyi hedeflediği tespit edildi.

CDP'ye yanıt veren şirketler arasında bu yıl CDP Global A listesine girebilen şirket bulunmazken, Arçelik, Aselsan ve Garanti Bankası iklim değişikliği programı çerçevesinde "A-" derecelendirme notu alarak Türkiye'de iş dünyasının iklim değişikliği konusundaki lider şirketleri oldu.

CDP Türkiye Su Programı’nın dördüncü yılında ise şirketlerin yüzde 31'i suyla ilgili en az bir sorun yaşadıklarını bildirirken, en sık rastlanan sel ve kuraklık sorunları 25,8 milyon dolar finansal zarara yol açtı.

Türkiye’den yanıt veren şirketlerin yüzde 88’i suyla ilgili konuları uzun dönemli stratejik iş planlarına entegre ettiklerini belirtti. Yanıt veren şirketlerin yüzde 96’sı da su risklerini düzenli olarak değerlendirdiklerini kaydetti.

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.