İSTANBUL (AA) - MURAT BİRİNCİ - Ekonomistler, 2019 yılında enflasyon ve cari açıkta gerilemenin süreceğini, yılın ikinci yarısında büyümenin belirginleşeceğini ve kredi derecelendirme şirketlerinden kredi notu artışı beklenebileceğini söyledi.
AA muhabirine Türkiye ekonomisine 2018 ve 2019 yılına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Halk Yatırım Araştırma Direktörü Banu Kıvci Tokalı, küresel para politikalarında normalleşmenin ılımlı hızda gerçekleşmesine karşın, önceki yıllarda gözlenen olağanüstü likidite desteğinin kademeli azaltılmasının dış çerçeveyi oluşturduğu makroekonomik ortamda, içeride politik ve jeopolitik artan risklerin ekonomik dengelerde hassasiyetleri daha kırılgan hale getirdiği bir yılın geride bırakıldığını söyledi.
Kredi derecelendirme kuruluşlarının not indirimlerinin yanı sıra, kur ve faiz oranlarında gözlenen yukarı eğilimin de hisse senedi piyasasında baskı oluşturan önemli unsurlardan olduğuna değinen Tokalı, "Yükselen enflasyon ve küresel ölçekte artan faizler, içeride de tahvil faizlerinde belirgin yükselişlere neden olurken; finansal istikrarın tekrar kazanılması yolunda atılan adımların desteğiyle geri çekilmelerin yaşandığı zorlu yılı tamamlıyoruz." dedi.
Tokalı, 2019 yılında ise, küresel büyümeye dair artan endişelerin parasal sıkılaşmada yarattığı baskı karşısında, gelişen piyasaların cazibelerini sürdürmelerini sağlayacağını ifade etti.
- "Cari açıktaki yavaşlama trende dönüşebilir"
Tokalı, yurt içinde yeni programa uygun ekonomi politikalarının uygulanmasıyla, büyümenin potansiyelin altında ancak cazibesini koruyarak sürdürmesini beklediğini söyledi.
Son iki yıldır yükselişte olan ve bu yıl hızlanan yıllık enflasyonun ise, 2019 yılında yavaşlama gösterecek dinamiklere sahip olduğunu vurgulayan Tokalı, bu yıla hakim olan "ılımlı güçlü dolar" temasının gelecek dönemde "ılımlı zayıf dolar"a dönüşebileceğine dair beklenti, çıktı açığı, küresel gıda enflasyonu ve enerji fiyatlarının dezenflasyon süreci açısından yardımcı unsurlar olduğunu dile getirdi.
Tokalı, enflasyonda iyileşmenin de eşlik etmesi halinde, 2019 yılında parasal sıkılaşmada geri adımların gündeme gelmesinin mümkün olacağını belirtti.
Ödemeler dengesinde ise kurdaki ciddi değer kaybı ve iç talepte belirginleşen yavaşlamaya ek olarak, yeniden dengelenme modelinde öne çıkan ihracat ve turizm gelirlerini güçlendirme politikası doğrultusunda, cari açıktaki yavaşlamanın trende dönüşebileceğine dikkati çeken Tokalı, "Bu çerçevede de, son iki yıldır arka arkaya indirim kararlarıyla 'yatırım yapılabilir' seviyenin altına gelmiş olan kredi notumuzda iyileşme sürecinin de başladığına tanık olabiliriz." ifadelerini kullandı.
- "Petrol ve emtia fiyatlarındaki sert düşüşler alan yaratıyor"
QNB Finansinvest Başekonomisti Burak Kanlı da, Türkiye ekonomisi için yılın ilk yarısının sakin ancak ikinci yarısının alabildiğine çalkantılı ve sarsıcı geçtiğini söyledi.
İlk yarıda güçlü seyreden iktisadi faaliyet, bununla birlikte hızla artan cari açık ve nispeten daha istikrarlı finansal piyasaların, ikinci yarıda yerini daralma, cari açıktan cari fazlaya geçiş ve alabildiğine dalgalı piyasa görünümüne bıraktığını ifade eden Kanlı, yılın genelini yüzde 3 civarı büyüme, yüzde 21 seviyesinde enflasyon ve 30 milyar dolar dolayında cari açık ile kapatılacağını dile getirdi.
Kanlı,2019 yılına ilişkin beklentilerini ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
"İktisadi faaliyetin yılın ikinci çeyreğiyle birlikte kademeli olarak toparlanmasını, yıl genelinde GSYH büyümesinin yüzde 1 civarında olmasını bekliyorum. Enflasyon ilk yarıda yüzde 20'ler civarında seyrettikten sonra ikinci yarıda yüzde 15'lere doğru düşecek. Cari dengedeki iyileşme ise önümüzdeki yıl da bizimle birlikte olacak. Bu noktada petrol ve genel olarak emtia fiyatlarındaki sert düşüşler bize değerli bir alan yaratıyor.
Bu dönemde, ekonomi yönetiminin mali disiplini koruması, banka bilançolarına dair yatırımcının zihnindeki belirsizlikleri giderecek analizlerin ayrıntılı biçimde yapılıp paylaşılması, sermaye için elzem olan ülke risk primini düşürücü ve birçok boyutta gerilimleri azaltıcı adımlar atması ve ekonomi literatüründe fikir birliğinin sağlandığı ekonomileri kalkındıracak yapısal reformlara gerçekten odaklanılması yılı daha rahat geçirmemiz için kritik önemde olacaktır."
- "Pozitif ayrışacak ülkeler arasında yer alacağız"
Turkey Macro View Consulting Yönetici Direktörü İnanç Sözer ise, 2018'in Türkiye'de eşine az rastlanır bir şekilde makroekonomik açıdan olağanüstü zorlu bir yıl olarak geride kaldığını söyledi.
Yatırımcı algısındaki keskin bozulma ile mayıs-ağustos döneminde serbest dalgalı kur rejiminde beklenmeyecek kadar devalüasyonun, ağustos ortasından itibaren alınan para ve maliye politikaları sayesinde yerini normalleşme sürecine bıraktığını ifade eden Sözer, "Hükümetimizin öncülüğünde alınan önlemler sayesinde, eylül ayından beri finansal piyasalarda en kötü senaryosunun geride kaldığını, reel sektörde de zorlukların yakın bir zamanda yerini toparlama evresine bırakacağını dile getiriyoruz. Enflasyonda yüzde 25 seviyesinin öngörülebilir gelecek boyunca bir daha görülmeyeceğini öngörüyoruz." diye konuştu.
Sözer, Türkiye ekonomisinin sahip olduğu potansiyel ve esnek talep dinamizmiyle rakip ülkeler gibi düşük tek haneli enflasyona ulaşabilecek ve bunu hak eden bir ülke olduğunu dile getirdi.
Türkiye ekonomisinde öncelikli hedefin enflasyonu düşük tek haneye indirmek olduğunu söyleyen Sözer, bu sağlandığında sürdürülebilir büyümenin de yapısal reformlarla desteklendiğinde doğal bir süreç olarak beraberinde geleceğini belirtti.
Sözer, Yeni Ekonomik Program'ın (YEP) ruhuna uygun bir şekilde 2019 yılının dengelenme, disiplin ve değişim yılı olacağını beklediklerini söyledi.
Bu doğrultuda büyüme ve cari işlemler açığının 2018'e kıyasla daha düşük olmasını ve bu sayede enflasyonun da gerileyerek yatırımcı algısını iyileştirebileceğini öngördüklerini dile getiren Sözer, "Küresel ekopolitik arenadaki kırılganlıklar riskleri canlı tutarken, müzmin durgunluk koşullarının sürmesi, aşırı değersiz TL ve yüksek TL cinsi faiz hadleri ışığında Türkiye ekonomisinin 2019'un ikinci yarısından itibaren dünya ekonomisinde pozitif ayrışacak ülkeler arasında yer alacağına inanıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
- "2019'u yüzde 16'ya yakın bir enflasyonla bitirebiliriz"
Garanti Bankası Yardımcı Başekonomist Seda Güler Mert, 2018'de oldukça zorlu bir dönemden geçtik belirterek, "Bu açıdan, 2019'un Türkiye ekonomisi için bir dengelenme yılı olacağı gibi, finansal değişkenler açısından da bir düzeltme yılı olabileceğini düşünüyoruz." dedi.
Son çeyrekte biraz daha gerileyen bir performansla, 2018 büyümesinin yüzde 3 olarak gerçekleşmesini beklediklerini ifade eden Mert, 2019'un biraz daha zorlu geçebileceğini, ancak beklentilerinin ikinci çeyrek itibarıyla toparlanmanın başlayacağından yana olduğunu söyledi.
Mert, 2019'ın ikinci yarısından baz etkilerinin de desteğiyle büyümenin daha belirgin hale gelebileceğini ve 2019 yılı büyüme beklentilerinin yüzde 1 düzeyinde olduğunu dile getirdi.
Enflasyon tarafında geri çekilmelerin başladığına dikkati çeken Mert, 2018'i yüzde 21'e yakın bir enflasyonla kapadıktan sonra, 2019'un ilk çeyreğinde sınırlı yukarı yönlü etkiler olsa da, gerek kurda elde edilen kazanımlarla gerek büyümedeki yavaşlamanın gecikmeli etkileriyle özellikle yılın ikinci yarısında belirginleşen düşüşle 2019'un yüzde 16'ya yakın bir enflasyonla bitirilebileceğini dile getirdi.
Mert, Merkez Bankası'nın 2019'un ilk yarısında mevcut duruşunu koruyacağını, haziran itibarıyla ise sınırlı faiz indirimlerine başlayabileceğini söyledi.
Dış koşullardaki olası bir kötüleşmenin Merkez Bankası'nın ilk faiz indirimini geciktirmeye itebileceğine işaret eden Mert, YEP'te ortaya konan hedeflere yakın gerçekleşmelerin beklentileri karşılayacağından kur üzerindeki kazanımları destekleyeceğini kaydetti.
Mert, bu yılın 30 milyar doların altında bir cari açıkla bitirebileceğini, gelecek yıl ise yıllık açığın 16 milyar dolara kadar gerileyebileceğini ifade etti.
- "Yurt dışı piyasalardaki temkinlilik hali rahat bir yıl geçirmemize yardımcı olabilir"
Seda Güler Mert, 2019'un, küresel ekonomi için de zorlu bir yıla aday olduğunu belirtti. ABD ekonomisinde beklenen soğumanın, halihazırda ABD Merkez Bankası'nı (Fed) daha temkinli olmaya ittiğini, ancak bu durumun veriye bağlı Fed hareketlerini de tetikleyeceğinden piyasalarda oynaklığı canlı tutabileceğini söylen Mert, bununla birlikte, Avrupa'da da geçen yılın yüksek performansının gelecek dönemde hız kaybedeceğini ve bazı politik risklerin büyüme üzerinde daha da baskı yaratabileceğini dile getirdi.
Çin'de beklenenden daha hızlı gerçekleşme potansiyeli taşıyan yavaşlama ivmesinin, otoriteleri hızla gevşeme yönünde adımlar atmaya ittiğini dile getiren Mert, bunların etkileri ile Çin para birimi yuanda daha fazla değer kaybı yaşanabileceği ve bunun da diğer gelişen ülke para birimlerini baskı altına alabileceğini kaydetti.
Mert, gelişmekte olan ülke varlıklarının, ekonomilerinde halihazırda başlamış dengelenmeyle diğerlerine kıyasla pozitif bir ivme kazanabileceğini söyledi.
Büyüme kaygılarının petrol fiyatları üzerindeki aşağı yönlü baskısının da Türkiye gibi enerji ithalatçısı ülkeler için pozitif bir gelişme olduğuna işaret eden Mert, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu açıdan, yurt dışı piyasalardaki temkinlilik hali, finansal koşulların daha az sıkılaşmasına ve fon akımları nezdinde de daha rahat bir yıl geçirmemize yardımcı olabilir. Jeopolitik riskler tarafında ise, oynaklık sürebilir. Gerek ABD-Çin arasındaki korumacılık tedbirlerinin derinleşmeye aday olması gerek Suriye'nin geleceğine dair belirsizlikler küresel gündemi meşgul etmeye devam edecek. Türkiye özelinde, Amerikan askerlerinin Suriye'den çıkacak olması kısa vadede Türk-Amerikan ilişkileri açısından olumlu olsa da; bölgenin geleceğine dair belirsizliklerin sürmesi stratejik ortaklarımızla ilişkilerimizin seyri açısından kritik olacak."