İSTANBUL (AA) – MUSAB TURAN - Metro Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Boris Minialai, enflasyonla mücadele için israfın azaltılmasının önemine dikkati çekerek, “Biz enflasyonla mücadelenin ve ekonomiye katkının yalnızca fiyatlara bağlı olduğunu düşünmüyoruz. Maliyeti daha iyi yönetmek ve verimli çalışmalara yönelmek bu yolda atılacak en önemli adım olabilir. Restoranlar için satın alınan gıdaların 3’te 1’i tüm dünyada israf ediliyor. Burada yapılabileceğimiz çok şey var.” dedi
AA muhabirinin sorularını cevaplayan Minialai, dünyada restoranların satın aldığı ürünlerin yüzde 35’inin ziyan olduğunu söyledi.
Hükümetin açıkladığı Enflasyonla Topyekun Mücadele seferberliğine destek verdiklerini anlatan Minialai, israfla mücadele doğrultusunda israfı azaltma çalışmalarının da önem taşıdığını söyledi.
Bir restoranın gelirini artırabilmesi için gıda maliyetlerini daha iyi yönetebilmek ya da satışları ve müşteri trafiğini daha iyi organize etmek gibi seçeneklere sahip olduğunu anlatan Minialai, “Biz enflasyonla mücadelenin ve gelirlerde iyileşmenin dolayısı ile ekonomiye katkının yalnızca fiyatlara bağlı olduğunu düşünmüyoruz. Maliyeti daha iyi yönetmek, verimli çalışmalara yönelmek bunun çözümü olabilir. Restoranlar için satın alınan gıdaların 3’te 1’i tüm dünyada israf ediliyor. Burada yapılabileceğimiz çok şey var. Metro olarak bu gerçeğin bilinciyle, odağımızı israf etmeden tüketmek konusuna yoğunlaşıyoruz.” diye konuştu.
- "Türkiye sebze meyve ticaretinin 4’te 1’i atık ve kayıp"
Minialai, geçtiğimiz yıl TÜBİTAK iş birliğiyle gerçekleştirdikleri araştırmada meyve sebzede yaşanan kayıpların sonuçlarına dikkati çekerek iyi uygulamalar sayesinde ev dışı tüketim sektöründeki israfın önüne geçilebileceğini gündeme getirdikleri Metro Gıda Hareketi projesine devam ettiklerini belirterek, şu bilgileri verdi:
"TÜBİTAK ile yaptığımız araştırma verilerine göre, en iyimser tahminle kayba uğrayan ürün miktarı 11,6 milyon ton. Bu da yıllık yaş sebze meyve ihracatımızın tam 4 katına karşılık geliyor. Maddi açıdan bakacak olursak, Türkiye sebze meyve ticaretinin 4’te 1’i atık ve kayıp oluyor. Bu milli kaynak israfını önlemek için TÜBİTAK’la birlikte kayıp nedenlerini araştırdığımız, 8 ay süren, ortak bir çalışma gerçekleştirdik. Ürünlerin iyi koşullarda ve kötü koşullarda tedarikini temel alan bu araştırma neticesinde kötü koşullarda tedarik edilen ürünün, iyi koşulda tedarik edilene kıyasla 9 kat daha fazla atığa dönüştüğünü gözlemledik. İyi tedarik zinciri uygulamalarıyla önemli miktarda ürünün kaybedilmesinin önüne geçilmesinin mümkün olduğunu gördük.
Bu çalışmaları bir adım ileriye taşıyarak sektörün öncü restoranların şefleri ve işletmecileriyle güçlerimizi birleştirdik. Ancak tüketicilere de iş düşüyor, onlar da ihtiyaçlarından fazlasını satın almama, tüketemeyecekleri yiyecekleri dondurarak saklama, restoranlarda küçük porsiyon sipariş etme ve fazlasını sonradan yemek üzere paket yaptırma gibi basit tedbirlerle israfın önüne geçebilir."
-"80 ton gıdayı ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık"
Metro Türkiye olarak Türk gastronomisine ve sürdürülebilir geleceğe yatırımları sürdürdüklerini anlatan Minialai, teknoloji platformu Fazla Gıda AŞ ile bir proje başlattıklarını kaydetti.
Bu projeyle satış özelliğini yitirmediği için hala satılabilir olan gıda ürünlerini israf olmaktan kurtarıp ekonomiye kazandırdıklarını aktaran Minialai, "Halen 21 Metro mağazasında devam eden projemiz kapsamında Ocak-Eylül 2018 tarihleri arasında 188.320 öğün yemeğe denk gelen 80 ton gıdayı, gıda bankaları aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık. Reyondan çekme süresi gelmiş ancak satış özelliğini yitirmediği için hala satılabilir olan ürünleri uygun sıcaklık ve koşullarda bağış kutularında muhafaza ediyoruz. Dijital ortamda oluşturulan ilanlar Fazla Gıda’nın anlaşmalı olduğu gıda bankalarına ulaşıyor. Gıda bankalarının uygun koşullarda alabileceği ürünler aş evlerine ya da gıda banklarının satış noktalarına iletiliyor. Böylece ekonomik bir değer atık olmaktan kurtarılmış ve toplumsal bir faydaya dönüştürülmüş oluyor.” diye konuştu.
Gıda alanındaki atık ve kayıp oranlarının yanlış satın alma, hatalı süreç yönetimi ve yanlış tahminler gibi birçok sebepten kaynaklanabildiğini kaydeden Minialai, Metro olarak restoranlara sürekli verimlilik artışı doğrultusunda ipuçları verdiklerini söyledi.
Minialai, restoranların dijital araçları daha verimli kullanarak verimlilik artışı sağlayabileceklerini dile getirerek, "En son yaptığımız çalışmayla restoranlara hem fiyatları daha iyi hesaplayabilmeleri hem de promosyonları daha iyi yönetebilmeleri için dijital araçlar sunduk ve bu alandaki yatırımlarımıza devam edeceğiz. Bu araçların restoranların pazarlama faaliyetlerine katkı sağlayacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
- “METRO, Türkiye’ye güven duyuyor”
Minialai Almanya kökenli Metro’nun Türkiye’ye güven duyduğunu belirterek, şirketin küresel operasyonlarında Türkiye’nin rolünün önemini gelecekte de sürdüreceğini kaydetti.
Minialai, “Metro, Türkiye’de yatırım yapmaya devam edecek. Birçok alanda yatırımlarımıza devam edeceğiz. Öncelikle müşteri deneyimlerini iyileştirmeye odaklanmak istiyoruz. Perakende sektörünün değişen dinamikleri doğrultusunda, globalden aldığımız güçle çalışıyoruz. Gastronomi profesyonellerinin ihtiyaçları doğrultusunda ürün ve hizmetler geliştirerek sektöre ve ekonomiye katkı sağlamak öncelikli hedefimiz.” bilgilerini verdi.
Coğrafi İşaretli Ürün projesiyle Türkiye ekonomisine yerli ürünlerle sağlanan katkıdan bahseden Minialai, şunları kaydetti:
“Metro Türkiye olarak, aralarında yurt dışına ihraç ettiğimiz ürünlerin de bulunduğu coğrafi işaretli ürün projemizle hem yerel tohumun korunmasına hem yerel üreticinin kalkınmasına destek oluyoruz. Türkiye yerel ürünler konusunda büyük bir potansiyele sahip, tüm Avrupa’da toplam 3 bin 300 coğrafi işaretli ürün bulunurken Türkiye’de 3 bin potansiyel ürün bulunması büyük bir zenginlik. Biz de bu potansiyeli yerli ekonomiye kazandırmak için var gücümüzle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu çalışmalarımız sonucunda 2017-2018 sezonu için güncel olarak coğrafi işaret tescilli, aday ve yerel ürünlerden Rusya, Ukrayna, Polonya, Sırbistan, Romanya, Hırvatistan, Moldova, Bulgaristan, Almanya ve Avusturya’nın aralarında bulunduğu 10 ülkeye 6 milyon avro değerinde coğrafi işaretli ürün ihracatı gerçekleştirdik.”
- "Yöre halkının ekonomik ve sosyal kalkınmasına destek oluyoruz"
Coğrafi İşaretli ürünlerin yalnızca meyve ve sebzeyle sınırlı kalmadığı, etin de bu proje kapsamında koruma altına alınması için çalışmalar yapıldığının çizen Minialai, sözlerini şöyle tamamladı:
“Popülasyonu günden güne azalan, yalnızca 6 bin tane kalan Kırklareli Kıvırcık kuzusunun marka olarak tescillenmesi ve neslinin korunması için İstanbul Üniversitesi ve Kırklareli yerel yönetimiyle iş birliği içinde çalışıyoruz. Bu tescil ile ticari motivasyonu sağlayarak bu işin sürdürülebilir hale gelmesini, insanların alın terinin karşılığını almalarını ve Türkiye’nin yerel değerlerini herkesle buluşturmayı amaçlıyoruz. Ayvalık Ticaret Odası ile dünyada önemli bir yeri olan Ayvalık zeytinyağının dünya arenasında olması için tescillenmesiyle ilgili çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kapıdağ Mor Soğanı ile ilgili Erdek Ticaret Odası ve Bereketli Eller Kadın Kooperatifi ile birlikte adımlar atarak Coğrafi İşaret Tescili almasının önünü açtık. Bu projelerimizle yöre halkının ekonomik ve sosyal kalkınmasına destek oluyoruz.”