İSTANBUL (AA) - Vakıfbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Emin Karaağaç, “Bu ülkede iyi ki 3 kamu bankamız var. Yapılandırma ve protokol çalışmalarında bunu görüyorum. Oturduğumuz masalarda özel bankalar da var. Birkaç özel bankamız maalesef destekleyici mahiyette hareket etmiyor.” dedi.
İstanbul Ticaret Üniversitesi'nin düzenlediği 2019 Ekonomi ve Yatırım Zirvesi kapsamında gerçekleştirilen “2019 Yılı Ekonomi Beklentileri” panelinde konuşan Vakıfbank Genel Müdür Yardımcısı Karaağaç, 2001 krizinde bankacılık sektörünün tecrübe kazandığını belirtti.
Karaağaç, Türkiye’de tasarruf etme alışkanlıklarının bulunmadığını ifade ederek, şunları kaydetti:
“Ben sorunlu kredilerle ilgileniyorum. Benim önüme gelen şirketlerden şunu görüyorum ki şirketlerimiz finansı yönetememiş. Maalesef nakit akışının ne olduğunu bilmiyor. Bankadan krediyi almışız, üretimde kullanmayıp parayı hovardaca harcamışız. Paranız olacak, o olmadan hiçbir şey yapamazsınız. Parayı yurt dışından buluyoruz, kaynaklarımız yeterli değil. O zaman para veren her türlü hesap sorar, sıkıntıya sokabilecek her türlü hareketi yapabilir. KOBİ’leri, sanayiyi desteklemek için bankalar elinden geleni yapıyor.
Bu ülkede iyi ki 3 kamu bankamız var. Yapılandırma ve protokol çalışmalarında bunu görüyorum. Oturduğumuz masalarda özel bankalar da var. Birkaç özel bankamız maalesef destekleyici mahiyette hareket etmiyor. 3 kamu bankası faiz indiriminde maliyetin altında vermek suretiyle konut kredisini yüzde 0,98 ile veriyoruz, sanayiyi ve KOBİ’yi destekliyoruz. Zora düşen firmalar geldiğinde sıfır faiz uygula diyor ama bunun maliyeti var, maliyeti karşılayamazsak zarar ederiz ve hesabını biz veremeyiz.”
- “(Konkordato) Maalesef koca koca şirketlerimizi yanlış yönlendirdiler”
Karaağaç, konkordato furyası ile karşı karşıya kalındığına işaret ederek, “Konkordato furyası neticesinde olumsuz sonuçlar çıkmaya başladı. Konkordato alındığında bankacılık sektörü bu şirkete kredi veremez. Ortak kimse girmek istemez, yabancı ortak bulamazsınız, vadeli işlem imkanı bulamazsınız. Eliniz konulunuz bağlı. Bazıları maalesef koca koca şirketlerimizi yanlış yönlendirdiler. Yanlış sonuçlara doğru gitti. 2019 senesi içerisinde konkordatodan çıkma noktasında 3 kamu bankası olarak bu firmalarımızı masaya yatırdık. Konkordatodan çıkma noktasında nasıl bir yol izleyeceğimizi masaya koyduk. Burada yakında göreceksiniz konkordatodan çıkan firmalarımız var. Hızlı şekilde konkordatodan çıkış için gayretimiz üst seviyede. İyiye doğru gidiş var.” şeklinde konuştu.
Bankacılık sektöründe takip oranının tüm bankalar nezdinde yüzde 5,7, Vakıfbank olarak yüzde 4,3 civarında olunduğunu aktaran Karaağaç, Türkiye’deki takip oranının kötü olmadığını, 2019’da yüzde 6’ların görüleceğini ancak bu durumun da kötü olarak algılanmaması gerektiğini kaydetti.
- "Kamu bankaları olmasaydı türbülansı atlatırken zorluk çekeceğimiz muhakkak"
Karaağaç, “Türkiye’de 3 kamu bankası iyi ki var. Eğer kamu bankaları olmasaydı bu türbülansı, tsunamiyi atlatırken zorluk çekeceğimiz muhakkak. Ayrıca şirketlerin konkordatoya gitmesine gerek yok, bize geldiklerinde birçok firmayı yapılandırdık. Şirketlerimize ciddi anlamda nefes veriyoruz.” ifadelerini kullandı.
Öğrencilere de iş hayatına girdiklerinde çok bankayla çalışmaya gerek olmadığı yönünde öneride bulunan Karaağaç, “Bazen öyle firmalarla karşılaşıyorum ki 16 banka ile çalışıyor. 2-3 bankayı geçmemeli. Mutlaka bir kamu bankası, hakikaten devletini milletini seven bir özel banka ile çalışılabilir.” diye konuştu.
Çalık Holding CFO’su Onur Yücekal, küresel piyasalardaki gelişmelere ilişkin bilgi verdi.
Yücekal, şu anda en kritik konunun şirketlerin nakit akışı olduğunu belirterek, “Alacaklarınız var ve borçlarınız var. Alacaklarınızı tahsil edeceğinizden emin olamadığınız için zorunlu olmayan borçlarınızı ödemiyorsunuz. Bu ekonomik kitlenmeye sebep oluyor. Türkiye’de en çok dikkat edilmesi gereken konu şirketlerin birbirleriyle olan borç ve alacak ilişkilerini doğru yönetebilmeleri ve nakit akışlarını sağlamaları.” dedi.
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Meclis Üyesi Ayhan Etyemez ise 2018’i bir uçak yolculuğuna benzeterek, temmuz, ağustos aylarında ülke ekonomisinin türbülansa girdiğini, şu anda yavaş yavaş bu türbülanstan ülkenin kurtulduğunu kaydetti.
İş dünyasının kar etmek zorunda olduğunu, elindeki verileri koruyup onu büyütmesi gerektiğini ifade eden Etyemez, devletin beslenme kaynaklarının ağırlıklı kısmının KOBİ’lerin verdiği vergilerden oluştuğunu, KOBİ’lerin ne kadar karlı olursa o kadar vergi vereceğini söyledi.
Etyemez, “2018’de sanayici olarak korktuk ama yine ayaktayız. Mart 2019’a kadar daha düz bir seyir olacak. Marttan sonra ikinci çeyrekte de bunu hissedeceğiz, üçüncü çeyrekte de yukarı doğru çıkacağız.” ifadelerini kullandı.
- Trafik kazalarının azaltılması için geliştirilen mobil uygulama 2019’da hizmete sunulacak
İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı, Türkiye’deki bölünmüş yolların toplam uzunluğunun 26 bin 472 kilometre olduğunu belirterek, bölünmüş yollar sayesinde yıllık toplam 17 milyar 650 milyon TL tasarruf ve 3 milyon 294 bin ton daha az karbondioksit salınımı sağlandığını söyledi.
Ilıcalı, üniversite olarak trafik kazalarının azaltılması için inovatif çözüm hazırlığı içinde olduklarını ifade ederek, “2019 yılında trafik güvenliği için yılların emeğini mobil uygulamayla beraber 81 milyonun hizmetine sunacağız. İnteraktif Uyarı Sistemi (İUS) ve İnteraktif Trafik Denetim Sistemi (İTD) uygulamalarını kısa zamanda hayata geçireceğiz.” diye konuştu.