EDİRNE (AA) - Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Rumeli'den gelen göçmenlerle Türkiye'deki sınai-iktisadi yapı her zaman değişmiştir. İnsanların haklarının gasp edilmesinin dışında, bir bakımdan göç denen olaya müteşekkiriz." dedi.
Trakya Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen "7. Uluslararası Balkan Tarihi Araştırmaları Sempozyumu"na konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Ortaylı, Osmanlı'nın son döneminde yaşadığı toprak kayıplarından sonra Kırım'dan ve Balkanlar'dan Anadolu'ya yaşanan göç hareketlerinin, Türkiye'deki sanayi, tarım ve iktisadi gelişmelere katkı sağladığını söyledi.
Ortaylı, Anadolu'dan Balkanlar'a göçlerin, 15. yüzyılda Rumeli'nin fethiyle başladığını ifade etti.
Göçün ikili bir hareket olduğunu anlatan Ortaylı, "Hiç kimse Karaman'dan, Kastamonu'dan Rumeli'ye gitmeyi, göçe zorlanmayı hiç istemedi. Ama ondan sonra da, tarih o insanların torunlarını tekrardan buraya sürüklediği zaman da bedbin oldular. Ama her seferinde de Türk halkı dirilmeyi ve geldiği bölgeyi yaşatmayı bilmiştir." diye konuştu.
Ortaylı, Anadolu'ya en büyük göç hareketinin 1853-1856 Kırım Savaşı'nı takip eden Paris Antlaşması'yla yaşandığını belirterek, şöyle konuştu:
"Önce Dobruca'ya, ardından Türk-Rus savaşında Bulgaristan'a, Tuna havzasına ve Balkan Savaşı'ndan sonra bütün Balkanlar'dan Türkiye'ye göç olmuştur. Bu çok önemlidir. Çağdaş Türkiye'nin sınırları o zaman tespit edilmiştir. Balkan devletleri her zaman kendi içlerinde göç yaşamışlardır. Bu göçler içerisinde gelen muhaciri kabul etmeye en hazırlıklı olan Türkiye olmuştur. Hiçbir zaman yerinden kopan gelen insanlar hayatlarından memnun olmazlar."
Ortaylı, Balkanlar'dan yaşanan göç hareketlerine bağlı olarak Anadolu coğrafyasında önemli tarımsal gelişmeler yaşandığını dile getirdi.
- "Türkiye Rumeli'siz düşünülemez"
Göç hareketleriyle Anadolu'da gelişme yaşandığını vurgulayan Ortaylı, şöyle devam etti:
"Şayet Osmanlı-Rus savaşından sonra Dobruca ve Deliormanlı'dan göçmenler gelmese, bunların da arkasında Kırımlılar olmasa, Eskişehir Ovası'nın tarıma bu kadar elverişli olması mümkün olmayacaktı. 1895 Osmanlı-Yunan savaşında ilk defadır ki ordumuz kendi tahıllarıyla beslenmiştir. Bu çok önemlidir. Anadolu'nun tohumları zirai medeniyete, zirai endüstriye ve okullara açılmıştır. Şurası bir gerçektir. Rumeli'den gelen göçmenlerle Türkiye'deki sınai-iktisadi yapı her zaman değişmiştir. İnsanların haklarının gasp edilmesinin dışında, bir bakımdan göç denen olaya müteşekkiriz."
Ortaylı, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bulgaristan'ın zorladığı göç olmasa belki de Türkiye'deki şehirlerin ani değişikliklerini anlamak mümkün olmayacaktır. Bizim sanayileşmemizde gelişmemizde Balkanlar'dan yapılan büyük göçün son derece büyük faydaları oldu. Tarımda endüstriyel bitkilerin ekimine, küçük sanatların gelişmesine büyük katkıları olmuştur. Türkiye Rumeli'siz düşünülemez. İmparatorluğumuzun Anadolu'su Rumeli'dir. 1402'den sonra tarumar olan Anadolu, Rumeli'de tekrar dirildi ve bir imparatorluk oldu. Bu çok kısa zaman aldı."