MHP Genel Başkan yardımcısı Oktay Öztürk'ün bir TV kanalında, “Büyük Birlik Partisi’ni FETÖ’cüler kurdu” şeklinde konuştuğu iddiası gündeme bomba gibi düşerken BBP Genel merkezinin Oktay Öztürk ile ilgili yaptığı zehir zemberek açıklamalar daha uzun bir süre gündemden çıkmayacak gibi görünüyor.
Söz konusu İddia Oktay Öztürk’ün “MHP bu tabloları daha öncede yaşadı. Herkes çıkışta MHP'nin yerini alacağını iddia ediyordu. Orda da FETÖ'nün eli var. 1992'deki kopmalarda da FETÖ'nün eli var. BBP'yi FETÖ kurdu." şeklindeki açıklaması ile tavan yapmış durumda.
O günleri şöyle bir hatırlamakta fayda var, 1991 yılında yapılan genel seçim öncesi RP-MÇP ve IDP kamuoyu tarafından ismine ”Kutsal İttifak” denilen bir seçim ittifakı yapmış seçim akşamı İttifak 62 milletvekili ile TBMM’ye girmiş daha sonra “bizim birbirimize karşı taahhüdümüz seçim akşamına kadardı” denilerek bir ayrım yaşanmış ve MÇP TBMM’de 19 milletvekili ile temsil edilir olmuştu.
Bizde o tarihlerde yani 1991 yılında MÇP Gebze ilçe başkanı olarak görev yapıyorduk, Seçim öncesi tüm çabalarımıza rağmen MÇP’den milletvekili adayı olacak bir Allah kulu bulamayınca Rahmetli Alparslan Türkeş’in talimatı ile daha çok “dolgu malzemesi” olmak adına ilçe başkanlığından istifa edip milletvekili adayı olmuş ancak seçilememiştik.
Takip eden günlerde DYP-SHP hükümeti kuruldu,12 Eylül 1980 ihtilali ile kapatılan MHP tekrar siyasi hayata döndü, Rahmetli Alparslan Türkeş MÇP’den MHP’ye geçiş kurultayında MHP Genel başkanı oldu, bizde birkaç ay sonra yapılan ilçe kongresi ile MHP Gebze İlçe başkanlığına seçildik.
Bilindiği gibi 1991 sorası DYP-SHP Koalisyonu kuruldu .O zaman TBMM'de 19 milletvekili ile temsil edilen MÇP hükümete girmemesine rağmen dışarıdan destek veriyordu.
O günlerde Meclis insan Hakları Komisyonunda DEP'li milletvekilleri de vardı,.O komisyonda Ökkeş Şendiller'de bulunuyor ,Ahmet Türk komisyon Başkanı, Sırrı Sakık sözcü, Komisyon Başkan Yardımcısı ise şimdi PKK'nın Avrupa sorumlusu olan Zübeyir Aydar görev yapıyordu.
Ve hükümetin güven oyu alma konusunda hiç bir sıkıntısı yokken MÇP hükümete güven oyu vereceğini açıklayınca Rahmetli Şehit Muhsin Yazıcıoğlu, Esat Bütün, Saffet Topaktaş ve Ökkeş Şendiller hükümete güvenoyu vermedi MÇP'nin diğer milletvekili Hükümete güven oyu verdi.
1992 yılının haziran ayında yerel ara seçim vardı, 06 Haziran 1992 Pazar günü Gebze’ye bağlı Şekerpınar belde belediye başkanlığı için MHP olarak bizde aday çıkarmış ve seçim çalışmalarına başlamıştık.
Belediye başkanlığı seçiminin yapıldığı Şekerpınar beldesinde nüfusun hatırı sayılı bir kısmının Sivaslı-Erzurumlu ve Kahramanmaraşlı vatandaşlarımızdan oluştuğunu çok iyi bildiğimizden Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’na “Sayın Vekilim bu bölgeye gelip bir gün bile olsa seçim çalışmasını yaparsanız, daha iyi netice alabiliriz” şeklindeki çağrımıza “bende bir sorun yok sen genel merkez ile de görüş organizasyonu yap bizde elimizden geleni yapalım” cevabını verdi.
Konuyu MHP Genel merkezine iletip onay aldıktan sonra bir Pazar günü dönemin MHP Genel Başkan yardımcısı Haluk Pirimoğlu, MHP Sivas milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu, MHP Kahramanmaraş milletvekilleri Saffet Topaktaş ve Esat Bütün ile bölge ve çevredeki il-ilçe yöneticilerinden oluşan bir grubu MHP Şekerpınar Belde başkanlığında buluşturduk.
Her ne kadar yukarıda isimlerini saymaya çalıştığımız siyasetçiler MHP çatısı altında toplanmış olsalar da aralarındaki serinliği anında anlayıp başta İstanbul olmak üzere çevre illerdeki arkadaşlarımızla bir kaç görüşme yaptığımızda farkına vardık ki Muhsin Yazıcıoğlu başkanlığındaki ekip MHP’den ayrılma kararı vermiş.
Sonrası herkesin malumu Konu çok tartışıldı ve çok ciddi olaylar yaşandı. Netice malum olduğu üzere ayrılmaya kadar gitti.MHP’den istifa eden Muhsin Yazıcıoğlu başkanlığındaki grup BBP’yi kurarak siyasete bu şekilde devam etme kararı aldı.
Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte çok sayıda Ülkücünün 12 Eylül 1980 ihtilali dolayısı ile cezaevinde olduğu dönemde biz , Nevzat Coşkun ve Yavuz Demir ile birlikte bizzat Muhsin Başkanın talimatı ile Gebze’de kırık dökük baskı makinaları ile bütün yazarları cezaevinde bulunan BİZİM DERGAH Dergisini sahibi olduğumuz BAKIŞ Gazetesi tesislerinde basıyor ve bütün yurt geneline dağıtıyorduk.
Muhsin Yazıcıoğlu ile zaten iyi olan ilişkilerimiz BİZİM DERGAH dergisi ile SOGEV ile en üst noktalara kadar çıkmış ilişki herhangi bir siyasi partide görev almaktan çok abi-kardeş ilişkisinin de ötesine geçmişti.
BBP’nin kurulması ile birlikte bizi Ankara’ya çağıran Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu “Yüksel Başkan sen BBP’nin hangi ihtiyaçtan kurulduğunu ve nasıl bir siyaset izleyeceğini en az benim kadar biliyorsun zira biz cezaevinde iken sen ve arkadaşların BİZİM DERGAH dergisini yayınlarken benim ve arkadaşlarımın dünya görüşünün ne olduğunu çok net bir şekilde biliyorsun, Bu yüzden seni bir kardeşim olarak görüyor ve istersen BBP’nin genel merkezinde istersen Kocaeli yapılanmasında görev al beraber siyaset yapalım ” teklifinde bulunmuştu.
Bu teklif üzerine biz kendisine “Sayın başkanım sizin kelamınız bizim için emir niteliğindedir ancak kendimizi bildik bileli MHP’de sandalye-masa-koltuk taşıyoruz, duruma göre bundan sonra da BBP’de sandalye koltuk-masa taşımaya talip olacağız, hiç değilse bulunduğumuz yerde bu işi yapalım” dedik, kendisi de “tamadır” dediğinde onlar siyaseti BBP’de bizde MHP’de yapma kararı aldık.
Vefat ettiği tarihe kadar Muhsin Yazıcıoğlu ile olan temasımız hiç bitmedi, müsait olduğu zaman biz Ankara’ya gittik, Ankara’dan, İstanbul’a yada İstanbul’dan Ankara’ya karayolu ile yolculuk yaptığında Gebze civarında bize misafir oldu, Türkiye ve Dünya siyaseti ile bildiklerimizi birbirimiz ile paylaştık.
Aradan geçen yıllar zaten herkesin malumu, 1992 yılından 1997 yılına kadar olan süreçte herkes kendi ekseninde siyaset yapıp o anlardan sonrasını hesap ederken 04 Nisan 1997 tarihinde ajanslar “Alparslan Türkeş vefat etti” haberini bütün dünyaya ilan edince Ülkücü Hareket eksenindeki siyaset te ister istemez yeniden yeni bir yola girmiş oldu.
Alparslan Türkeş'in 04 Nisan 1997 tarihinde vefat etmesinden sonra 18 Mayıs 1997’de yapılan 5. Olağanüstü Kongre’de genel başkanlık seçimi yapıldı. İlk tur seçimlerde genel başkan adaylarından Tuğrul Türkeş 412, Devlet Bahçeli 359, Ramiz Ongun 231, Enis Öksüz 104, Muharrem Şemsek 80 ve İbrahim Çiftçi 13 oy aldı. Kurultayın ilerleyen saatlerinde Tuğrul Türkeş dışındaki isimlerin Devlet Bahçeli lehine çekilmeleri ile yarış Tuğrul Türkeş ve Devlet Bahçeli’ye kalmıştı. Ülkücüler arasında çıkan kavga kurultayı neticesiz bırakmış ve tatil edilmek zorunda kalınmıştı. Olaylar sonucunda kongre 6 Temmuz’a ertelendi
MHP’ de 6 Temmuz 1997’de yapılan olağanüstü kurultayda iki aday Alparslan Türkeş'in oğlu Tuğrul Türkeş ile Devlet Bahçeli arasında yapılan seçim yarışını Devlet Bahçeli 697 oy alarak kazandı ve genel başkanlığa seçildi.
23 Kasım 1997’de yapılan olağan kongrede, Devlet Bahçeli rakipleri Tuğrul Türkeş ve Ramiz Ongun’u geride bırakarak yeniden MHP Genel Başkanı seçildi. Devlet Bahçeli ile girdiği MHP genel başkanlığı yarışını kaybeden MHP’nin efsanevi lideri Alparslan Türkeş’in oğlu Yıldırım Tuğrul Türkeş, 27 Kasım 1998’de Aydınlık Türkiye Partisi’ni (ATP) kurdu.
Kurucu genel başkanlığını, MHP’den istifa eden Tuğrul Türkeş’in yaptığı Aydınlık Türkiye Partisi’nin kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığına MHP eski Kadın Kolları Başkanı ve partinin kurucu üyelerden Halime Nuray Turcan verdi.
Tuğrul Türkeş, 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde DYP(Doğru Yol Partisi) ile koalisyon yaparak Kayseri’den milletvekili adayı oldu. Seçimlerde DYP oyların yüzde 9’unu aldı. DYP barajı geçemeyince Türkeş, ATP Genel Başkanlığı’nı da bıraktı. ATP’nin ise seçimlerde DYP’ye yüzde 3’lük bir oy kazandırdığı öne sürülüyor.
ATP’de Tuğrul Türkeş sonrası yapılan 2.Olağanüstü Kongrede Genel Başkanlığa Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun seçildi. 2002’de Genel Başkan olan Ercilasun 2004 Yerel Seçimlerinde hiç bir belediyeyi kazanamadı. Yerel Seçimlerden başarısızlıkla çıkan Ercilasun görevi bıraktı.
Ercilasun’dan görevi devralan ve 2004- 28 Şubat 2010 yılına kadar ATP Genel başkanlığı yapan Oktay Öztürk ise 2007’de ki seçimlerden de hezimetle çıkınca MHP’ye yaklaşmaya başladı ve 11 Nisan 2010'da partiyi feshedip MHP ile birleşme kararı aldı.
1991 yılında yapılan genel seçimde Muhsin Yazıcıoğlu Sivas, Oktay Öztürk ise Erzurum milletvekili olarak TBMM’ye gelmişti, takip eden süreçte yukarıda da belirttiğimiz gibi Muhsin Yazıcıoğlu siyasete BBP’de devam etme kararı aldı, Oktay Öztürk ise MHP’den istifa edip ATP’de görev aldıktan ve bu partinin başarısız olmasından sonra tekrar MHP’ye dönüp önce Erzurum sonrada Mersin milletvekili olup TBMM’ye girdi halen MHP Genel başkan yardımcısı olarak siyasete devam ediyor.
MHP Genel başkan yardımcısı Oktay Öztürk’ün BBP’yi yada Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nu FETÖ ile neden ilişkilendirmek zorunda kaldığı, Meral Akşener başkanlığındaki İYİ partiye atıf yapacağım derken şu an hayatta olmayan Muhsin Yazıcıoğlu gibi bir siyasetçiye gönderme yapması anlaşılır gibi değil.
Biz Muhsin Yazıcıoğlu’nun da Oktay Öztürk’ün de FETÖ yada FETÖ benzeri Paralel yapılanmaların Devlet içerisinde yuvalanmalarına tamamen karşı olduklarını çok iyi biliyoruz, Dolayısı ile durduk yerde şu an hayatta olmayan birisi üzerinden siyaset yapmayı da işin doğrusu çok iyi tanıdığımız Oktay Öztürk’e yakıştıramadık.
Bu günlerde geçer gider, Hepimiz biliyoruz ki siyasi partileri kişiler kurar devam edip etmemelerine ise Millet karar verir, BBP’nin de ATP’nin de MHP’nin de AK Partinin de Türkiye’deki durumu belli, hiçbir siyasi parti “ben iktidara değil muhalefete talibim” diye kurulmaz amaç iktidardır, Muhsin Yazıcıoğlu’da BBP’yi kurarken iktidarı hedefliyordu Oktay Öztürk’te ATP’de siyaset yaparken iktidarı düşünüyordu ancak iktidar konusunda liderlerden çok seçmenin ne düşündüğü önemli olduğundan siyasette milletin talebi doğrultusunda şekilleniyor.
İYİ Partiyi kötüleyeceğim, Meral Akşener’in önünü keseceğim derken olmadık bir hadiseyi olmuş gibi kamuoyuna sunmak hiç kimseye fayda sağlamaz olsa olsa bu işten nemalanmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürer.
Böylesi bir noktada herkesin son derece sağduyulu bir şekilde davranması gerekiyor, En azından geçmişin hatırına….