Kale Grubu Başkanı Zeynep Bodur Okyay, "Bu ülke için yatırım yapma sevdasında olan insanlar var. Buradan para kazanıyor ve bu parayı geri koyuyor olmak lazım. Geri koymak tarafında kendi adımıza hiçbir çekincemiz yok. Çünkü daha büyük amaçlar için bunu yapıyoruz. Bu ülke için yapıyoruz. Bunu önde tutuyoruz." dedi.
Zeynep Bodur Okyay, basın mensuplarıyla bir araya geldiği toplantıda, Kale Grubu’nun “yapı ürünleri” ile “savunma ve havacılık” olmak üzere iki ana eksende büyüdüğünü ifade etti.
Bu yıl iç piyasada inşaat işlerinin nasıl gittiğine yönelik soru üzerine Okyay, “Kendi adımıza markalarımız, sektörde lokomotif marka olduğu için bir sıkıntımız yok. Ama genel olarak seçimler ve hükümet kurulması süreçleri bir beklenti yaratır. Beklenti olunca da inşaat piyasası hemen nezle oluyor. ‘Dur bakalım, bir görelim’ diyenler oluyor. Kararlar erteleniyor ya da öne çekiliyor. Bunun etkilerini yaşıyoruz. Bizim satışlarımıza şu anda direkt yansıyan bir şey yok ama etkilenmedik demek de doğru olmaz.” yanıtını verdi.
Piyasada bir likidite sıkıntısı olduğunu ifade eden Okyay, her ne kadar yerlileştirme gayretleri olsa da girdilerin bir kısmının ithal olmasından dolayı dövizdeki hareketliliğin de etkilerini yaşadıklarını söyledi.
- “Düşük faizli ve uzun vadeli kredi imkanına ihtiyaç var”
Türkiye’de sanayide yatırımın geri dönüşünün uzun süre aldığını anlatan Okyay, şunları kaydetti:
“Sanayide 5 yılın altında bir geri dönüş göremezsiniz. Hatta bu bazen 10 yıla kadar çıkıyor. Dolayısıyla öngörülebilirlik sanayici için olmazsa olmaz. Bir de bunun finansmanı çok kritik. Faizlerin artmış olmasına gelirsek; İstanbul Sanayi Odası’nda da uzun süredir Türkiye’nin bir kalkınma bankasına ihtiyacı olduğunu söylüyoruz. Avrupalı rakiplerimizin sahip olduğu gibi düşük faizli ve uzun vadeli kredi imkanına ihtiyaç var. Bu olmayınca, sanayiciler gidip yabancı para cinsinden krediyle borçlanıyor. Tabi bu sefer kur riskini de sırtlarında taşıyorlar. Bugün geldiğimiz bazı noktalarda da sıkıntıları görüyoruz. Ama Türkiye’nin sadece bu dönem değil, her zaman bir kaynak problemi oldu.
Eğer sanayileşmek istiyorsak buna köklü bir çözüm gerekiyor. İhracat tarafında da Eximbank çok büyük problemlerimizi çözdü ama gidilecek daha çok yol var. Sanayici tek başına kendi gücüyle dayanabildiği kadar ilerlemeye çalışıyor ve aşırı ödeme riskleri alıyor. Bunları yönetmek, bu sefer sizin büyümenizi engelliyor. Çünkü o riskleri almayınca da bazı kararları erteliyorsunuz veya daha küçük adımlarla gidiyorsunuz. Dolayısıyla şirketlerimiz hızlı büyüyemiyor. Türkiye’nin esas problemi bu. Ama bu, bugünün problemi değil. Bu hep oldu.”
Okyay, sanayi ile finansmanın karşıt kutuplar değil, iç içe olduğuna işaret ederek, “Biri olmazsa diğeri olmaz. Biz iş yaptığımız, yatırım yaptığımız, kaynak kullandığımız için bu geri dönüşlere uygun bir şey istiyoruz. Doğruya doğru konuşmak gerekiyor. Burada sanayinin de kendine bakması, verimli yatırım yapması, devletin imkanlarını doğru yerde kullanması gerekiyor. Bizim de kaynakları doğru ve yerinde kullanmamız lazım. Netice itibarıyla biz bu ülkenin kaynaklarını kullanıyoruz, vergilerimizle oluşan imkanları alıyoruz, işimize kanalize ediyoruz. O yüzden devletin de önünü açmak için fırsatları ehil ellere ve doğru firmalara kaydırması gerekiyor. O firmaların da bunun kıymetini bilip doğru kullanması gerekiyor. Sanayi desteksiz olmaz.” yorumunu yaptı.
- "Eylül, ekime doğru işlerin biraz daha normalleşeceğini ümit ediyorum"
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişi de değerlendiren Okyay, “Sistem değişikliği kolay bir iş değil. Bunu koordineli ve hızlı bir şekilde yapıyor olmak önemli. İşler hızlı işler yapılır da önü açılırsa, plan ve projeler devreye alınırsa, bu da istişareli bir şekilde yapılırsa o zaman frenlenen yatırımlar tekrar gelir diye düşünüyorum.” dedi.
Kale Grubu Başkanı Okyay, “Ülkeyi seven insanlar var. Bu ülke için yatırım yapma sevdasında olan insanlar var. Buradan para kazanıyor ve bu parayı geri koyuyor olmak lazım. Geri koymak tarafında kendi adımıza hiçbir çekincemiz yok. Çünkü daha büyük amaçlar için bunu yapıyoruz. Bu ülke için yapıyoruz. Bunu önde tutuyoruz. Ama hiçbir şey de zararına yapılmaz. Sonuçta o işletmenin yaşaması gerekiyor.” görüşlerini kaydetti.
Türkiye’de şu anda bir maliyet enflasyonu olduğunu anlatan Okyay, “Girdi maliyeti artınca, özellikle kurlar üzerindeki bu artış olduğu sürece bunu bir şekilde yansıtmak durumundasınız. O fiyatı da biz yüzde 100 yansıtamıyoruz. Sonuçta kar marjından feragat etmek zorunda kalıyoruz. Dolayısıyla buralarda iyileşme gerekiyor.” diye konuştu.
Enflasyonla mücadelenin çok kritik olduğunu vurgulayan Okyay, “Bu milletin ahlakını da bozan bir şey. Eskiden stoklaşma, stok kültürü, stokçular vardı. İş buna doğru gidiyor. Her şeyin enflasyonu kötü. Dolayısıyla normalleşme şart. Bu bir numaralı mücadele olmalı. Çünkü ahlak da bozuluyor. İnsanlar iş yapmıyor, yatırım yapmıyor, önünü göremiyor. ‘Bu işin kolayı var. Hub yaptım para kaptım’ oluyor. Bunu gidermek lazım. Planlar, programlar devreye alındıkça eylül, ekime doğru bu işlerin biraz daha normalize olacağını ümit ediyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
- “Türkiye’nin sanayisiz bir geleceği asla olamaz”
Türkiye’nin ihtiyaçlarına uygun kompakt iş modelleri kurmak gerektiğine dikkati çeken Okyay, şöyle devam etti:
“Biz Türkiye’de her şeyi biraz bölük pörçük yaptık. Teknoparklar, serbest bölgeler, organize sanayiler. Bunların modelleri çok karışık. Uzak Doğu’nun, Yakın Doğu’nun nasıl büyüdüğüne bakmak lazım. Bunlar da mutlaka düşünülüyordur. Türkiye’nin sanayisiz bir geleceği asla olamaz. Bizim tek kaynağımız insan kaynağı ve bunu en iyi şekilde değerlendirmemiz lazım. Katma değer, insan kaynağıyla olabilir. Bu bir ekosistem. İklim çok önemli. Devletin verdiği teşvikler, sanayinin bunu nasıl kullandığı, eğitim sistemi, sanayi stratejileri, ülkenin büyümesi için niş alanlar… Bunlara bütünsel bakılmalı. Sayısı azalan bakanlıklar eğer güçlendirilirse, birtakım kararlar da planlandığı gibi hızlı olunabilinirse, bu işler daha bütünsel düşünülür ve daha doğru yapılabilir diye ümit ediyorum. Bütünsel bakış, holistik bakış, ülke yönetiminde ve özellikle sanayide çok önemli.”
Zeynep Bodur Okyay, sanayicilerin halka arza yaklaşımına ilişkin soruyu ise “Şartlar oluştukça bunlar da olacak. Herkes düşünüyor. Hepimizin gündeminde. Ama sermaye piyasalarının derinleşmesi lazım. Yani siz şirketinizin, o kadar emeğinizin spekülatif hareketlerle ertesi gün yok olmasını istemiyorsunuz. Babam 1994’ten beri halka arzı düşünürdü. Ama ya sırası değil diyerek ya da bu tür endişeler yüzünden rafa kaldırdık. Çünkü 60 yılınızı veriyorsunuz. Saçınızı ağartıyorsunuz. O yüzden buralarda enstrumanlar çok önemli. Şirketleri büyütmek için ucuz kaynak buralardan gelir. Buralarda daha inovatif şeyler olması lazım. Mutlaka o kurumlara büyük görev düşüyor. Burada güven çok önemli.” şeklinde yanıtladı.
“Finansman ve sermaye kuş gibi ürkektir. Sıktın mı ölüyor, bıraktın mı uçuyor.” diyen Okyay, “Dolayısıyla güven ve tutarlılık çok önemli. Ne söylüyorsan onu yapacaksın, ne yapıyorsan o söylemi devam ettireceksin. Bu kredibilite ve algı meselesi. Kredibilite olmazsa zaten sistem çalışmıyor.” ifadelerini kullandı.