Televizyon kanallarındaki dizi film izleme alışkanlığımız yıllar önce Kurtlar Vadisi isimli dizinin yönlendirme bir senaryo haline dönüşmeye başladığı anlarda sona ermişti, Normal şartlarda her kesinin severek izleyeceği en ortalama televizyon dizilerinin içerisine buram buram siyaset bir o kadarda yönlendirme konulunca televizyon dizileri ile olan muhabbetimiz bir anda sona erdi.
Günün yoğunluğu içerisinde zaten bırakın televizyon dizilerini kafamızı bile çevirmeye zaman bulamadığımızdan ve Gazetecilik mesleği dolayış ile zaten 7/24 haber peşinde koşmak zorunda kaldığımızdan Televizyon ile olan dostluğumuz nerede ise bitmiş duruma geldi.
Hemen her akşam gazetenin ertesi gün çıkacak sayısına günlük köşe yazımızı yetiştirmek adına bilgisayar başına geçtiğimizde televizyondan kulağımıza hoş gelen birkaç ifade duyduğumuzda ev halkına “Nedir bu dizimidir, belgeselmidir.?” diye sorduğumuzda evdekiler “Falanca kanalda Vatanım Sensin isimli bir dizi başladı, aslında biraz kafanı çevirsen pekala hoşuna gidecek sahneler bulabilirsin” cevabını aldık.
Televizyon kanalındaki diziye biraz üstünkörü birazda “ne oluyor” diye merak içerisinde bakınca dizinin Kurtuluş savaşı yıllarında Türk milletinin yedi düvele karşı yaptığı ve daha çok Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün etrafında şekillenen olaylardan derlenen bir kesit olduğunun farkına vardık.
Geçtiğimiz yıllarda TRT-1 Ekranlarında bizimde severek izlediğimiz İpsiz Recep isimli bir dizi vardı, o dizide de bir grup vatanseverin Yunan çetecilere karşı verdikleri mücadeleyi seyrederken var olan bir kişiliğin etrafından şekillenen tarihi olayları seyrederken senaryo olduğunu bildiğimiz halde olup bitenlerden keyif alırdık.
İpsiz Recep isimli diziyi keyifle seyrederken dizinin durduk yerde yayından kaldırıldığını sebebinin de Yunan Dışişleri bakanlığının Türk dışişleri bakanlığını arayarak “Dizi yolu ile yunan halkı aşağılanıyor, bu vesile ile iki ülke arasındaki dostluğun zarar göreceği anlaşılıyor, lütfen gerekeni yapın” şeklinde ricacı olunca dizi de yayından kaldırılmış.
Vatanım sensin isimli dizide bizim sevdiğimiz saygı duyduğumuz ve bu topraklar için canını vermekten çekinmeyen başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere diğer kahramanların isimlerini ve sanatçıların canlandırdığı o kahramanları gördüğümüzde doğrusu büyük bir keyif alıyoruz.
Daha çok yurdumuzun Ege bölgesinde işgalci kuvvetlerin o zamanki taşeronu yunan Ordusunun işgali altında olan yerleşim merkezlerinde yaşayan vatandaşlarımızın kurtuluş adına verdikleri ve bizimde zaten tarihten bildiğimiz kahramanlıkların anlatıldığı sahneler film bile olsa gerçekten hoşumuza gidiyor.
Her ülkenin kendi kurtuluş mücadelesi o ülkede bulunan insanların hoşuna gider, Dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun o toprakların kazanılmasında ve yurt yapılmasında katkısı olan kim varsa büyük saygı görür yıllar geçse de o saygıda asla azalma olmaz.
ABD’nin kurtuluş günü olan 04 Temmuz ile ilgili yaptıkları sinema filmleri, Bizleri televizyon başından ayırmayan Rambo ve Rocky filmlerini seyrettikten sonra o filmlerin etkisinden kendisini kurtaramayan çok sayıda vatandaşımızın ABD’li sinema kahramanlarının yerlerine kendilerini koyduklarına pek çok kez şahit olmuşuzdur.
Ülkeler elbette ki sinema filmleri ile Televizyon dizileri ile kurtulmazlar, Ancak bu sektörde olanların da Türk milletinin kurtuluş mücadelesini veren kahramanların hayatını bugünkü nesillere anlatmak onları bu milletin evlatlarına daha fazla tanıtmak gibi tarihi bir görevleri bulunmaktadır.
Özellikle Kurtuluş savaşı yıllarında verilen destansı mücadelenin kahramanlarının hayatının genç nesillere aktarılması, o mücadelenin hangi şartlarda, bütün imkansızlıklara rağmen nasıl verildiğini, Türkiye’nin o yıllardaki Sosyo-ekonomik durumu ile birlikte verilmesi lazımdır ki bugün vatanımızın kıymeti daha net bir şekilde bilinsin.
30 Temmuz 1896 yılında tutuklanan ve 25 ay cezaevinde kalan Talat Paşa ile birlikte aynı cezaevinde bir yunan subayı da bulunmaktadır, Bir sohbet sırasında Yunan Subay “Talat birgün buradan kurtulup Yunan topraklarına ulaşabilirsem işim yunan topraklarını öpmek olacaktır, Sen ne yapacaksın.?” diye sorduğunda Talat Paşa, Yunan Subaya “Ben Türk toprağını öpmekle doyacağımı sanmıyorum bir gün o topraklara tekrar kavuşursam o toprağı öpmekle yetinmeyecek toprağı yiyeceğim” şeklinde muhteşem bir cevap veriyor.
Yurt savunması için bir gül bahçesine girer gibi toprağın kara bağrına giren kahramanlarımızın bu memleketin insanlarına yeniden hatırlatılması adına Sanata-Sanatçılara çok büyük görevler düşmektedir, Kahramanlarını unutan, onlardan bir haber hayat süren bir milletin manevi değerlerine sahip olmalarını nasıl bekleyeceğiz ki..?