Bizden başka dünyada var olan ülkelerin hangisinde akşam sabah “tasarruf tedbirleri” konuşulan ancak bu konuşmaların hiçbir işe yaramadığı bir ülke varmıdır.?
Doğrusu bilmiyoruz.
Normal şartlarda işlerin iyi gittiği zamanlarda tasarruf ibaresi hiç kimse için bir anlam ifade etmez ancak bizim gibi aradan çok uzun yıllar geçmesine rağmen ekonomik krizin bir türlü bitmediği bir ülkede tasarruf tedbiri dilden dile pehlivan tefrikası gibi nesilden nesile geçer durur.
Bizim yeraltı-yerüstü kaynağımız yok, üretimini ve satışını yapabildiğimiz taktirde ülke ekonomisine katkı sağlayacak bir ürünümüzde yok.
Dünyanın ileri gitmiş ülkeleri ile aramızda sürekli açılan makas dolayısı ile onlarla yarışacak ve onların pazarına ortak olabilecek bir süreci de maalesef kaybetmiş durumdayız.
Böyle olumsuz bir durum karşısında geriye bir tek şey kalıyor oda “ayağını yorganına göre uzatmak”
Bundan 20-30 yıl önce övünerek anlattığımız “dünyada kendi kendine yeten yedi ülkeden birisi” söyleminin de artık para etmediğini dost düşman herkes biliyor.
Hal böyle olunca geriye tasarruf etmekten, ayağımızı yorgana göre uzatmaktan başka da hiçbir çaremiz kalmadığı bir gerçek.
Türkiye’de başta makam araçları olmak üzere, lojmanlar, Kamu kurum ve kuruluşlara ait misafirhaneler, tatil köyleri gibi memleketin üzerine karasaban gibi çökmüş olan ağırlıklar yüzünden aradan yıllar geçse de hükümetler değişse de bir türlü iki yakamız bir araya gelmiyor.
İşin kötüsü başta siyasetçiler olmak üzere hiç kimsenin de bu durumu düzeltmek adına kılını bile kıpırdattığı yok.
Türkiye son 50 yılın en ağır ekonomik krizi ile karşı karşıya kalmış durumda, Bizim yukarıda anlatmaya çalıştığımız üretimsizlik ve o üretimsizliğe bağlı olarak muhatap olduğumuz yoksulluk herkesin belini iyiden iyiye bükmüş durumda.
Böyle bir durumda siyasetçiler durumu idare etmek adına bir araya gelip “ Tasarruf tedbirlerini açıklıyoruz, bu tedbirler ilk olarak kamu kurumlarından başlayacak” açıklamasını yapar ve göstermelik olarak birkaç makam aracının satışını yaparlar.
Dünyanın ileri gelen ülkeleri ile bizim ülkemizde kullanılan makam araçlarının mukayesesi hemen her yıl yapılır, yapılır yapılmaz da gözler anında kamu kurumlarında kullanılan makam araçlarına çevrilir.
Bizim siyasetçiler oldum olası tasarrufu kendi üzerlerinden değil de çemberin dışındaki bürokratlardan başlatırlar, Halbuki Türkiye Cumhuriyetinin en tepesinde bulunan siyasetçilerden son derece samimi bir şekilde başlatılmayan tasarruf tedbirleri hiç kimseye inandırıcı gelmez.
Cumhurbaşkanlığında, Bakanlıklarda, Kamu kurumlarında, belediyelerde ve STK’larda başlatılacak geniş kapsamlı bir tasarruf tedbirleri Türkiye Cumhuriyetinin ayağa kalkmasında birinci derecede rol oynayabilir.
Yıllar yılı dillendirilen ancak bir türlü uygulamaya konulamayan tasarruf tedbirlerinden vatandaş olarak biz bıktık usandık, Bünyesinde çalıştırdığı personelinin maaşını veremeyen ancak dudak uçuklatacak marka makam aracı kullanan belediye başkanları, özel sürücüsü ve koruma müdürü olmadan adım atmayan başkan yardımcıları, En az 3-4 makam aracı ile anılan üst düzey bürokratlar üzerinden yapılamayan tasarruf tedbirleri artık hiç kimseye inandırıcı gelmiyor.
Kendi kendimizi kandırmaktan vazgeçtiğimiz gün gerçek manada uygulanacak tasarruf tedbirlerinin ülkenin kalkınmasına ne büyük ölçüde katkı sunacağımızı bide biliyoruz ülkeyi yönetenlerde biliyor.
Yeter ki samimiyet olsun.