Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan 80 milyon civarındaki vatandaşımız güne uyandıklarında sıcak yataklarından çıkarken “Acaba dün akşam Tavuklu Pilavdan zehirlenip hastanelerin kapısında bekleyen kaç kişi var.?” sorularını yıllar yılı sorup duruyorlar.
İşin latifesi bir tarafa Türk milleti bu Tavuklu pilav zehirlenmeleri ile büyüdü, Tavuklu pilav zehirlenmeleri ile olgunlaştı aynı nesil şu an yaşlılık dönemini de Tavuklu Pilav zehirlenme hikayeleri ile tamamlamak üzere.
Düşünebiliyormusunuz yıllar yılı birbirini seven ve bu sevgilerini ömür boyu perçinlemek adına evlenmek isteyen sevgililer düğüne gelen eş-dost-akraba-hısımları ile birlikte orkestranın çaldığı güzel oyun havaları ile oynamışlar, takılar takılmış düğüne gelenlerde artık düğün yemeğini yedikten sonra evlerinin yolunu tutmak üzere saatlerine bakıyorlar, işte o ara salon görevlileri tepsiler içerisinde “Tavuklu Pilav” ile yanında ayran dağıtmaya başlıyorlar, bütün misafirler ile birlikte gelin ve Damat “düğün yemeğinden tatmak adettendir” diye pirinç pilavının üzerine serpiştirilmiş tavuk etini yedikten sonra mutlu geceyi sonlandırmak adına gerdeğe girmeye niyetlenmişken, Tavuklu Pilav’dan dolayı başlayan rahatsızlık dolayısı ile hadi bakalım cümbür cemaat en yakın sağlık kuruluşunun yolunu tutuyor ve bütün geceyi serum yiyerek geçirmek zorunda kalıyorlar.
Askeri birliklerde sabah saatlerinden itibaren başlayacak ve zor geçecek çalışmalara hazırlanılırken bir önceki akşam yemeğinde yedikleri Tavuklu Pilav sebebi ile sabaha kadar mideleri bulanan yüzlerce bazen binlerce asker önce Revirin arkasından da en yakındaki sağlık kuruluşunun kapsında uzun kuyruklar oluşturmak zorunda kalıyorlar.
Sabah TEOG yada Üniversite sınavı var, Öğrenciler yıllardır dirsek çürütüp ezberledikleri derslerden sınav olup istedikleri liseler yada Üniversitelere kayıt yaptırabilmek adına bilgilerini son kez tazelerken akşam yatmadan önce ailesi tarafından sınav boyunca kendisini tok tutsun diye ikram edilen Tavuklu Pilavı yedikleri için sabah sınava girecekleri okul yerine en yakın hastanenin yolunu tutuyorlar.
Bizim memlekette kaybettiğimiz bir yakınımızı toprağa verdikten sonra cenazeye katılan cemaate yemek yedirmenin sevap olduğuna inanılır, Hayatını kaybeden insan toprağa verildikten sonra duayı okuyan İmam “Muhterem cemaat merhumun ailesi tarafından falanca adreste yemek ikram edilecek, Allah kabul etsin” dedikten sonra cemaat soluğu imamın belirttiği adreste alır.
Son dönemlerde Cenaze yemeklerini çoğunlukla Belediyeler üslenmiş durumda, Yıl içerisinde Cenaze hizmetlerinde ikram edilecek yemek için ihaleye giren ve yıllar yılı bu işi yapan akıllı müteşebbisler tarafından Tavuklu Pilav-ayran ve Burma tatlısı şeklinde ikram edilen cenaze yemeğine katılan cemaat sanki aylardır hiç yemek yememiş gibi tavuklu pilava saldırıp hatta birkaç kez yemek kuyruğuna girdikten sonra önce “Allah kabul etsin” der ancak çoğunlukla Tavuklu Pilav zehirlenmesi yaşayan cami cemaati bir taraftan “öldüm-mahvoldum” diye yakınırken bir taraftan da “bu tavuklu pilavı bana yedirenin ……” diye söver durur.
Biz gazeteciler için “Düğünde şu kadar kişi tavuklu pilavdan zehirlendi, Cenaze evinde cemaate ikram edilen Tavuklu pilavdan şu kadar vatandaş hastanelerde sabahladı, Falanca öğrenci yurdunda tavuklu pilav yiyen öğrenciler zehirlenerek hastanelere kaldırıldı” şeklindeki haberler artık iyiden iyiye sıradanlaştığından artık haber değeri bile taşımamaktadır.
Böylesi zehirlenmelerde genellikle suç tabak-çanağın üzerine yıkılır, eğer zehirlenen vatandaş sayısı 15-20 kadarsa o yerleşim merkezinin Sağlık grup başkanı, Sayı yüzlerle ifade ediliyorsa Sağlık bakanı “Hazır böyle bir durum meydana gelmişken televizyon kameralarının karşısına çıkıp bir kaç kelam edeyim” diye düşünür, Televizyoncuların “Hazırız sayın bakanım” ifadesi ile birlikte yukarıda belirttiğimiz gibi en fazla 3 dakika “meydana gelen zehirlenme yemeklerin ikram edildiği tabak-çanağın steril olmamasından kaynaklıdır, zehirlenen vatandaşlarımızın sağlık durumları iyiye gidiyor, Muhalefet Partilerinin Hükümetimizi düşürmek için her türlü atraksiyonu çevirmeleri bir işe yaramayacaktır, Yol yaptık-Köprü yaptık, Türkiye yüzde 1 büyüdü” diyerek meseleyi birkaç gün sonra meydana gelecek yeni bir Tavuklu Pilav zehirlenmesine kadar kapattıklarını düşünürler.
Yukarıda da belirttik bizim gibi 50 yaşını çoktan devirmiş bir nesil hayatının büyük bir bölümümü Tavuklu Pilav Zehirlenmelerini, dinleyerek-okuyarak, televizyonlardan seyrederek heba etti ancak bu kadar eziyete rağmen gidin bakın hangi düğün-cenaze-mezuniyet yada başka bir etkinlik varsa Tavuklu Pilavın masalardan eksik olmadığını göreceksiniz.
Bir noktadan sonra artık “Gelenekten-Geleceğe” sloganı ile bundan sonraki hayatımızda da var olacağına inandığımız “Tavuklu Pilav zehirlenmeleri” konusunda Yerel yönetimlerin “Tavuklu Pilav zehirlenme Komisyonu” kurmaları daha büyük felaketler içinde var olan bakanlıklara “Tavuklu Pilav Zehirlenme Bakanlığı” kurulması artık zaruri bir noktaya gelmiş vaziyettedir.
Bizden sonraki nesillerinde “Tavuklu Pilav Zehirlenme” haberlerinden habersiz kalmamaları adına herkesin seferber olması da bir başka anlayış, Seçim öncesi hangi partinin yüze kaç oy ile kaç milletvekilini TBMM’ye getireceğini eksiksiz bilen araştırma şirketleri bu meseleye eğildiklerinde bizim ailemiz dahil Türkiye’de herhangi bir şekilde Tavuklu Pilavdan zehirlenmemiş bir Allah kulu olmadığını da çok net bir şekilde bulacaklardır.
Son tahlilde Tavuklu Pilavdan zehirlenmenin önüne geçecek bir bilim adamının Nobel barış ödülüne aday gösterilmesi de bizim değişmez düşüncelerimiz arasındadır.