03 Kasım 2002 tarihinde iktidara gelen Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidarının ilk yıllarından itibaren Başkanlık sistemini istediğini ancak bu talebinin hayata geçmesin için gerekli siyasi iklim bir türlü bulunamayınca böylesi bir sisteme geçemediğini bütün Türkiye çok yakından biliyor.
2007 yılında çok istediği halde Cumhurbaşkanı adayı olmayan bunun yerine “AK Partinin Cumhurbaşkanı adayı kardeşim Abdullah Gül’dür” diyerek bir dönem daha sabreden Erdoğan’ın bu beklentisi bilindiği gibi bir referandum sonrası ete-kemiğe bürünmüş ardında “Ben terleyen bir Cumhurbaşkanı olacağım” ifadesi ile Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çok istediği ancak hayata geçiremediği bu sistem MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli’nin “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” tanımlanıp “Eğer Ak Parti böyle bir teklif getirirse bizde gerekeni yaparız” denilince Türkiye bir anda kendisini 24 Haziran tarihinde sandık başında buldu.
24 Haziran tarihinde yapılan seçimde Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimi tekrar kazanınca ismi ister “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ister “Yarı başkanlık sistemi” yada ne olursa olsun Türkiye 25 Haziran tarihi itibarı ile Türk tipi Başkanlık sistemine “Merhaba” dedi.
AK Parti'nin önerdiği Başkanlık sistemi birçok yönden ABD'deki modelden ayrılıyor. Başkan doğrudan halk tarafından 5 yıllığına seçilecek. Başkan olmak için 40 yaşında ve üniversite mezunu olma şartı korunacak. Bir kişi iki dönem başkanlık yapabilecek. Başkan, seçimler öncesinde başkan yardımcısını da halka açıklayacak.
Sistemde Üniter yapı korunacak, tek parlamento olacak. Meclis'in milletvekili sayısı 550 olarak korunacak. Parlamento seçimleri ile başkanlık seçimi eş zamanlı 5 yılda bir yapılacak. Ancak “3 yılda bir parlamentonun yarısının yenilenmesi” formülü üzerinde de çalışılıyor. Bu durumda, yenilenecek üyeler kurayla belirlenecek.
Başkan Meclis'e değil sadece halka karşı sorumlu olacak. Bu nedenle güvenoyu ve gensoru uygulamaları kaldırılacak. Bu yolla başkan ve kabinenin düşürülmesi imkanı da olmayacak. Başkan kabinesini parlamento içinden seçmeyecek. Milletvekili olanlar bakan olamayacak. Amerikan sistemin farklı olarak büyükelçi gibi üst düzey bürokratlar başkan tarafından atanacak. Meclis onayı aranmayacak. Bütçeyi başkan hazırlayacak, Meclis'in bütçeyi attırma ya da eksiltme yetkisi olacak.
Modele göre başkan, Cumhurbaşkanının halen sahip olduğu yetkilerin yanı sıra bakanları da atayacak. Hükümetin olduğu gibi partinin yönetimi de başkana geçecek. Parti içinde başkan olduğu sürece partili kimliğinin sürebileceği, parti lideri olmayabileceği formülleri üzerinde de duruluyor.
Başkan, vatana ihanet gibi belli başlı bazı suçlardan yargılanabilecek. Yargılamayı Yüce Divan sıfatı ile Anayasa Mahkemesi yapacak. Başkanı, YüceDivan'a gönderme yetkisi ise Meclis'te olacak. Meclis, bu kararı nitelikli çoğunluk ile verecek. Başkan hakkında yargılama kararı verilmesi için 367 kabul oyu aranması planlanıyor.
Başkanlık sisteminin Türkiye’ye ne getirip ne götüreceği ile ilgili tartışmalar bir yana artık bu yoldan dönüş olmayacağı da çok net bir şekilde ortaya çıkmış bulunuyor, Dünyada Başkanlık ile yönetilen ülkelerdeki hayat standardının bizde nasıl netice vereceğini de önümüzdeki yıllar gösterecek.
Normal şartlar altında Türk milleti zaten başkanlık modeline uzak bir toplum değil, Bu sistem zaten yıllar yılı yerel yönetimlerde uygulanıyor, Türk milletinin öteden beri bir kişiyi omuzlayıp sonra onun peşinden gitme alışkanlığı zaten Başkanlık modelinden başka bir şey değil.
Başkanlık sistemini isteyenler, Parlamenter sistemde hizmetin son derece yavaş gittiğini , hizmetlerin bürokrasi dolayısı ile çok aksadığını bu aksaklığında Başkanlık modeli sayesinde ortadan kalkacağını ve kararların daha seri bir şekilde alınabileceğini söylüyorlar.
Bu saatten sonra siyasi partilerin ortaya çıkıp “ Biz başkanlık sistemini istemiyoruz” demelerinin artık toplumda bir karşılığının olacağını sanmıyoruz, zira 17 Nisan tarihi itibarı ile başlayan Erken seçim sürecinde bir taraf “Kazanırsak başkanlık sistemini getireceğiz” diye propaganda yaparken diğer tarafta “Kazanırsak Başkanlık sisteminden vaz geçip, parlamenter sisteme geri döneceğiz” fikrini savundu ve “Başkanlık sistemine geçeceğiz” diyenler kazandı.
Türk seçmeni 24 Haziran tarihinde Başkanlık sistemini savunan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Başkan yaptı, Şimdi bizde bu halkın bir parçası olarak ,seçmenin kararına saygı duyup, yeni sistemin hayatımıza katacaklarını bekleyeceğiz.
Dileriz 25 Haziran tarihinden itibaren hayatımıza giren Başkanlık sistemi hepimizin hayatına güzellikler getirsin, memleketin refah düzeyini yukarılara çıkarsın, Mesele insanımızın hayat standardının yukarıya çekilmesi olduktan sonra sistemin yada modelin ne olacağının pek bir önemi yok.
Bugün sembolikte olsa İngiltere’de Kral var, Ürdün’de Kral var, Dünyada çok ileri gitmiş ülkelerin bir çoğunda Başkan var, Türk milletinin de deneyeceği bu Türk tipi Başkanlık modelinden fayda görmesi bizim en büyük beklentimiz.
Başkanlık sistemi Türk milletine hayırlar getirsin.