Türk medyasında bundan birkaç yıl öncesine kadar dünya görüşleri birbirinden farklı siyasetçiler-gazeteciler-düşünürler karşı karşıya gelir o gün gündem ne ise o konu ile ilgili fikir tartışması yaparlardı.
Sonraları saflar iyiden iyiye netleşti, medyanın çok büyük bir bölümünü elinde tutan siyaset tüm alanı sadece ve sadece kendi dünya görüşüne mensup konuşmacılara az sayıda ki medya kuruluşları da yine kendi dünya görüşlerine mensup tartışmacılara kapı açtılar.
Sözünü ettiğimiz bu konuşmacılar dünyada ve Türkiye’de gelişmeler hangi yöne giderse gitsin kesinlikle ilgilenmiyorlar o gün kendi görüşlerine sahip siyaset ve siyasetçilere ne lazımsa hiç durmadan o görüşü savunmakta hiçbir sıkıntı görmüyorlar.
Bu konuşmacıların anlattıkları tamamen iç siyasete dönük olduğundan belli oranda prim yapmıyor da değildi ancak dikkat edin ne zamanki sınırlarımız dışında belli başlı olaylar gelişiyor ve olaylarda mecburen bize etki ediyor o zaman işler sarpa sarıyor.
Hemen her konuda fikri olan bu taraf olmuş tartışmacıların bir tanesi de “-Yahu bir takım konularda aslı astarı olmayan fikirleri peş peşe sallayıp duruyoruz ancak ara sıra bizimde anlamadığımız hadiseler olsun” diye kesinlikle tevazu göstermiyorlar.
Bu tür her işi bilen yorumcuların son birkaç gündür Rusya ile Ukrayna arasında başlayan savaş ile ilgili yaptıkları yorumları ve anlattıklarını duyunca “-Allah Allah bunların söylediğimi doğru yoksa bize öğretilenler mi yanlış” diye kara kara düşünmeye başlıyoruz.
İşin garip tarafı bu tür ipe sapa gelmez fikirleri anlatan yorumcuları yarım yamalak dinleyen vatandaşlarımız da caddede-sokakta-otobüste-metroda yada bulabildikleri her ortamda “Birer savaş uzmanı” olup çıkmış durumdalar.
Artık kendilerini birer “Uzman” olarak gören ve bu uzmanlığın verdiği özgüven ile söze “Ben böyle düşünüyorum” diye başlayan hiç kimseye konuşma imkanı vermeyen bu çok bilmişler yüzünden bizde işin doğrusu yolumuzu şaşırmış durumdayız.
Çaresiz bir şekilde “Allah aklımızı korusun” diye dua etmekten başka elimizden hiçbir şey gelmiyor artık.