Bundan 20 yıl önce 25 yıl önce bulunduğu yerleşim merkezinde yapılan seçim sonucu belediye başkanlığı koltuğuna oturan siyasetçinin karşı karşıya bulunduğu sorunlar ile bugün baş başa kaldığı ve çözmek zorunda kaldığı problemler farkında olmasak bile olağanüstü bir değişim geçirmiş durumda.
Özellikle 12 Eylül 1980 ihtilali sonrası tekrar demokrasiye geçişte yapılan yerel seçimde henüz büyükşehir kavramı kimsenin aklımda yokken ve dönemin başbakanı Turgut Özal tarafından hayata geçirilen uygulamalar ile sekiz yüz nüfuslu bin nüfuslu yerleşim merkezlerinin bile belediye yapıldığı dönemlerde kabul etmek gerekir ki sorunlar da büyük değişiklikler gösteriyordu.
Köyden kente olan göçün henüz başlamadığı yılarda Türkiye’nin ihtiyaçlarının da bugüne kadar farklı olması belediye başkanlarının da bir noktadan sonra ellerinin kollarının bağlanmasına vesile oluyor, dönemin iktidar partisinin kendisinden olmayan diğer partilere mensup belediye başkanlarına göz açtırmaması işlerin iyiden iyeye zorlaşmasına vesile oluyordu.
O tarihlerde köyden kente olan göçün de aniden başlamasıyla özellikle Büyük şehirlerin etrafında da birden bire sayısı binlerle on binlerle telaffuz edilen Gecekondular ile tanıştık, Akşam karanlık bastıktan sonra son derece iptidai bir şekilde sabah güneç çıkıncaya kadar bitirilen bitmeyen kısımları da hafta sonu tamamlanan bu gecekondular vasıtası ile çok kısa bir zamanda şehirlerin etrafı kuşatılmış oldu.
Özellikle seçime çok kısa bir zaman kala başlatılan bu Gecekondu harekatına mevcut yada kazanma ihtimali olan başkan adayları da “oy kaygısı” sebebi ile karşı duramayınca herkesin “kanunsuz” olarak tanımladığı bu yapıların sahipleri kısa bir zaman sonra “Elektrik isteriz-su isteriz-imkan varsa yol ve asfalt isteriz” şeklindeki taleplerini de bir bir sıraladılar ve çoğunluklada bu taleplerine de hem yerel hem de genel iktidarlar tarafından karşılık buldular.
Dolayısı ile o yıllarda belediye başkanı seçilenlerin nerede ise tamamı Köyden kente olan göç sebebi ile bir türlü durdurulamayan taşınmalara “daha insani bir yaşam” adına kol kanat germek durumunda kaldılar, Anadolu’nun her hangi bir kentinden çıkıp büyük şehirlerin “varoş” diye tabir edilen kesimlerinde bir şekilde gecekondu yapmayı başaran kim varsa onların arkasından önce akrabaları sonra orada kalan komşuları taşındı, bu durum beraberinde ister istemez “Falanca ilin filanca ilçesinin falanca köy derneklerinin “bir anda hem siyasette hem de sosyal hayatta egemen olmasını öne çıkardı.
Türkiye yaklaşık on yada on beş yıl bu şekilde ortaya çıkan Göç problemi ile uğraştı, Bir anda olağanüstü sayılara kadar çıkan nüfusun en temel ihtiyaçlarını karşılamaktan başka bir çaresi olmayan belediye başkanı ve kendilerine bağlı birimler ile trafik için yol açmaya, Kanalizasyon ağı örmeye, ve daha önce dışarıda olmasına rağmen refah düzeyi artıkça evlerin içerisine alınan banyo-Tuvalet gibi ihtiyaçların karşılanması adına gerekli olan beklentileri karşılamaya çalıştılar.
Sayıları binlerle ifade edilen ancak kendi personelinin maaşlarını bile ödemekte zorlanan Büyükşehirlerin bünyesindeki belde belediyelerinin artık bir anlamı kalmadığını fark eden iktidar önce son derece haklı bir karar ile beldeleri bir araya getirerek daha güçlü ilçe belediyelerini hayata geçirdi, her kafadan bir ses çıkmaması adına da bu ilçeleri İhdas edilen Büyükşehir Belediyelerine bağladı ki işler daha çabuk ilerlesin.
Bu şekilde uygulamalar devam ederken bir taraftan da yıllar içerisinde yavaş yavaş azalmaya başlayan göç sonrası köyünden çıkıp herhangi bir büyükşehrin kenarına konuşlanan vatandaşlarımızın güç bela yaptıkları gecekondularda bir anda kıymetlenip birbiri ardına müteahhitlere “kat karşılığı” verilmeye başlanıp bu vasıta ile hayat standartları da yükselmeye başlayınca vatandaşın ihtiyaçlarında da değişkenlikler yaşanmaya başladı.
Bugün artık şehirlerde zaten yer kalmadığından gecekondu yapımı nerede ise yok gibi, Yetkileri her geçen gün biraz daha arttırılan Büyükşehir Belediye başkanları da imkanları ölçüsünde bu tür kaçak yapılaşmaya izin vermiyorlar.
Bununla birlikte insanımızın hayatına giren TOKİ nerede ise Türkiye’nin her tarafında inşa ettiği konutlar ile vatandaşın yaşam koşularının da iyi noktaya doğru evrilmesine vesile oluyor, Son derece büyük konut projelerine imza atan TOKİ vatandaşları sadece konut yapmakla kalmıyor, konutların hemen yanı başında okul-Alışveriş merkezi-ibadethane gibi en başta gelen ihtiyaçları da vatandaşın hizmetine sunuyor.
İşte böyle bir aşamada vatandaşların yükselen hayat standartları beraberinde ihtiyaçlarında değişmesine vesile olmuş durumda, Vatandaş artık “akıllı” olarak tanımladığı konutlarına taşındığı anda elektrik-su-doğalgaz- İnternet gibi en temel ihtiyaçlarının da hemen karşılanacağını bildiğinden kendisini sıkıntıya sokacak herhangi bir ihtiyacının olmayacağını da kanıksamış durumda.
Belediye başkanları ve kendilerine bağlı birimler bugün kendi yerleşim merkezindeki vatandaşlara daha üst düzey bir hayat sağlamak adına koşuşturuyor, Yol-alt yapı-gibi bir dertleri olmayan vatandaşlar için bu günlerde daha yeşil bir çevre-hayatlarına değer katacak kültürel etkinlikler ve kendilerini en kısa yoldan büyük metropollere ulaştıracak bağlantı yollarını talep ediyorlar.
Bu yüzden olsa gerek belediye başkanları daha çok kültür merkezine sahip olmaya çalışıyorlar, Emeklilerin, ev hanımlarının ve engellilerin kendilerini daha iyi ifade edecek kültürel etkinlikleri sağlayabilecek faaliyet alanlarını bölgelerine kazandırmaya çalışıyorlar.
Aşırı göçün getirdiği nüfus kalabalığı özellikle şehir merkezlerinde aşırı bir trafik yoğunluğunu da beraberinde getirdi, Bize göre bugünlerde şehirlerin en büyük sorunu trafik, artan nüfus bir taraftan hemen her gün trafiğe katılan araçların getirdiği yoğunluk bir taraftan derken belediye başkanlarının çözmesi gereken en önemli sorun galiba trafik sıkışıklığı.
Önümüzdeki mart ayında Türkiye yerel seçime gidecek, İş başında olan ve bir kez daha başkan olmak isteyen başkanlarda, mevcut başkanların yerine geçmek isteyen adaylarında seçmene bu aşamadan sonra daha temiz bir çevre- daha az bir trafik ile kapalı ve açık alanlarda olabildiğince internet gibi beklentilere cevap bulmak zorundalar.
Dünya değişti, Türkiye değişti meydana gelen bu baş döndürücü değişimler ister istemez insanımızın yerel yönetimlerden olan beklentilerini de değiştirdi, bu yüzden olsa gerek partiler şu sıra harıl harıl yeni nesil seçmenin taleplerini karşılayabilecek ve daha çok “kültürel noktada” gelecek talepleri karşılayacak aday arayışı içerisinde bulunuyorlar.
Zira artıkl eski tip siyasette biti eski tip siyasetçide.