Anne ile ilgili anneler ile ilgili belki milyonlarca hikâye-deneme-şiir yazılmıştır. Okyanuslar gibi ucu bucağı olmayan bir sonsuzluk içerisinde her yazı başka bir anlam bulsa da anneler ile ilgili bizi en çok etkileyen ifade Yavuz Bülent Bakiler’in bir ana duası olarak kabul edilen ve bizi mest eden;
Anamın duaları üzerimde olmasa
Yıkılır sırtımı verdiğim duvar
Kopar, elime gelir tutunduğum dal
Kapımı çalmaz bahar.
mısralarıdır.
Şu an hayatta bulunmayan ve hepimizin Bozkırın tezenesi olarak bildiği rahmetli Neşet Ertaşanneler için 'Onlar insandır, biz insanoğlu' diyerek annelerin ne kadar olağanüstü varlıklar olduğunu müthiş bir şekilde tanımlıyor.
Şair Erdem Bayazıt ise 'Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair' şiirinde anneleri;
Kadınlar bilirim ülkeme ait
Yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak
Göğüsleri Çukurova gibi mümbit
Dağ gibi otururlar evlerinde
Limanlar gemileri nasıl beklerse
Öyle beklerler erkeklerini
Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi.
diyerek annelerin gönlümüzdeki yerini anlatır.
Büyük Şair Bahtiyar Vahapzade'de 'Menim Anam' isimli şiirinde;
Savadsızdır
Adını da yaza bilmir
Menim anam…
Ancak mene
Say öğredip
Ay öğredip
İl öğredip
En vacibi dil öğredip
Menim anam.
Bu dil ile tanımışam
Hem sevinci
Hem de gamı
Bu dil yaratmışam
Her şiirimi
Her nağmemi,
Yoh men hecem
Men yalanam
Kitap kitap sözlerimin
Müellifi: 'Menim Anam' diyerek analarımızın ne kadar mukaddes olduğunu hepimize tane tane ifade eder.
Pek çok kere pek çok gazetede yazdık. Bizim annemiz de 10 çocuk doğurmuş, okuması yazması olmayan, ancak çocuklarının okuması daha iyi şartlarda hayat sürmesi adına gece gündüz demeden saçını süpürge edip son nefesine kadar bu amacından vazgeçmeyen bir Anadolu kadınıydı.
Her evlat gibi biz de maalesef sağlığında annemizin kadrini kıymetini bilemedik. Yılların hep aynı vaziyette kalacağını, bizim de, annemiz için de ölüm olmayacağını ve dünya durdukça yaşayabileceğimizi, bizi sürekli görmek isteyen annemize de kendimizin istediği kadar zaman ayıracağımızı düşünüyorduk.
Yakın çevremizdeki dostlarımız bilirler bizim hayatımızın çok önemli bir bölümü 'Vatan-Milet-Sakarya' ilkesi çerçevesinde siyaset yapmakla, sabahın erken saatlerinden gece yarılarına kadar vatandaşlarımızın içerisinden çıkmadıkları sorunları çözmek için geçti gitti.
Bu bakımdan bizim evde çok uzun, çocuklarımız akşam yemeğine hasret bir şekilde ömür geçirdiler. Vatandaşın bitip tükenmez sorunları sebebi ile kâh şehir içinde kâh şehir dışında yapmak zorunda kaldığımız günlerin sonunda, gece yarıları çoğu zaman da sabaha doğru eve gelmek zorunda kalırdık.
Hayata veda ettiği güne kadar bizim evimiz ile annemin evi hep karşı karşıyaydı. Babamızın 1992 yılında vefat etmesinden sonra yalnız kalmayı seçen annemi bir türlü bizimler ya da diğer kardeşlerimizle birlikte kalmaya ikna edemeyince ısrarlardan vazgeçmek zorunda kaldığımızı hatırlıyoruz.
Bizim iş-güç dolayısı ile eve ancak sabah saatlerinde uğramak zorunda kaldığımız anlarda bile, saat kaç olursa olsun aracımızı park edip karşıya yani annemin evine doğru baktığımda, mutlaka pencerenin perdesinin bir kısmının açık olduğunu, dolaysı ile ben eve gelmeden daha da önemlisi evin cümle kapısından girmeden annemin penceresindeki yarı açık olan perdesinin kapandığını asla hatırlamıyoruz.
Annem bana çok dua ederdi, bir gün bile vakit namazını geçirmeyen, şeker hastası başta olmasına, geçirdiği kalp krizi sonrası hayatının son 20 yılını kalp pili ile geçirmeye mahkûm olmasına rağmen, mübarek Ramazan ayında tek bir gün orucu kaçırmayan annemin ettiği duaların beni sağlıklı ve zinde tuttuğundan bir gün bile şüphe duymadık. Bundan sonra da duymayacağız.
Bugün annem hayatta olsaydı muhtemelen onunla geçirdiğim daha doğrusu geçirdiğimi sandığım zamanı çok daha uzun sürelere çıkartır, zaten son derece üst seviyelerde olduğunu bildiğim sevgi bağını hak etmek adına gecemi gündüzüme katardım.
Millet olarak yakınlarımızın değerini ancak onları kaybettikten sonra anlıyoruz. Bizim durumumuzda aşağı yukarı bu şekildedir. Ancak bir kere kaybettikten sonra ağlamanın, sızlamanın hiç kimseye bir faydasının olmayacağını başta annelerimiz olmak üzere, sevdiğimiz kim varsa kıymetlerini bugün bilmemiz gerektiğini düşünüyoruz.
Annem şimdi yok. Bizim de yaşadığımız hayata ne zaman veda edeceğimiz, daha doğrusu ne şekilde öleceğimiz belli değil. Ancak bir kere daha ifade etmek istiyoruz ki anamın duaları olmasa hayat benim için bu kadar kolay olmazdı.
Anamın duaları üzerimde olmasa
Yıkılır sırtımı verdiğim duvar.
Kopar, elime gelir tuttuğum dal
Kapımı çalmaz bahar...