Kaç zamandan beri burasının biran önce yapılıp devreye sokulması için çaba gösteriyorduk.
2015 yılının bir yaz gününde, Gebze Ticaret Odası’nın Kurucu Başkanı Başaran Grup Onursal Yönetim Kurulu Başkanı, İşadamı İbrahim Başaran, gazetenin önüne özel aracı ile gelerek beni telefonla aradı.:” Yılmaz, vaktin varsa gel sana önemli bir yeri gösterip, sıfır maliyetle çok önemli bir proje olabilecek bir konuyu bizzat yerinde aktarayım çocuğum” dedi…
Arabasına atlayıp hemen TEM otoyolunun arkasında bulunan GOSB sahası içindeki TÜembelova’ya gittik. Sayın Başaran bu noktada TEM viyadüğünü göstererek, TEM Arapçeşme Viyadüğü’nün altından geçen dere yatağından sıfır masrafsız bir yol girişi yapılarak Tembelova ve GOSB başta olmak üzere Güzeller OSB, Gebze Plastikçiler Organize Sanayi Bölgesi (GEPOSB) Bölgelerine geniş bir yolla giriş-çıkış imkanı olabileceğini yerinde gösterdi.
Sayın Başaran bize projenin yapılabileceği yeri böyle göstermişti...
Tabi çok heyecan verici bir durumdu aslında bu…
Çünkü GOSB’a giriş çıkış yapan araçlar her gün sabah ve akşamları Balküpü Köprüsü üzerinde uzun kuyruklar oluşturuyor ve trafik adeta kilitleniyordu…
GTO Kurucu başkanı İbrahim Başaran, Sıfır maliyetli projenin Büyükşehir tarafından kabul görmesi halinde, bu trafik sorununun tamamen ortadan kalkacağını heyecanla anlatmıştı bize.
Heyecan duymamak elbette elde değildi…
Gel zaman git zaman, GTO Eski Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Başaran tarafından önerilen projenin Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından 2015 yılının başlarında İzmit’te Dönemin Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu tarafından açıklanan “Yeni Kocaeli Yeni 100” isimli projenin içinde de yer almamıştı. Öneri sahibi ise açıklamada, sıfır maliyetle yapılması düşünülen projenin kabul görmediğini, bunun yerine ikinci bir köprünün yapılacağını duyduğunu ifade etmiş ve üzüntüsünü dile getirmişti…
Gel zaman git zaman biz bu projeyi hep gündemde tuttuk…
Bu satırların yazarı konuyu defalarca gündeme getirdi…
Ve yaklaşık 4 yıl sonra Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Doç.Dr. Tahir Büyükakın koltuğuna oturmasıyla beklediğimiz bu proje devreye girdi ve sadece yaklaşık birkaç aylık bir sure içerisinde yapılan Balküpü trafiği kabusu viyadük altına yapılan sanayiye geçişle sona erdi.
Büyükşehir tarafından geçtiğimiz günlerde bitirilen proje muhteşem oldu ve yan yol tek yönlü şeritle daha da rahatladı.
İnanın bu projenin fikir babası Sayın İbrahim Başaran’dır, projenin kamuoyuna duyurulması ve benimsenmesi için de şu yazıyı yazan garibin de biraz katkısı olduğuna inanıyorum..
İyi oldu, güzel oldu…
Balküpü Kavşağı'ndaki trafik düne kadar böyle idi...
...Şimdi ise böyle...Sessizlik ve huzur hakim...
Ben bu projeyi hayata geçiren Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne Başkan Tahir Büyükakın’ın şahsında teşekkür ediyorum.
Bilmiyorum İbrahim Abi( Başaran) kendisinin fikir sahibi olduğu ve yani yapılan bu projeyi yerinde gördü mü bilmiyorum ama davet ederim ve birlikte gideriz ve yerinde görürüz inşallah!
***
SARI BAŞAK TARLALARI VE GELİNCİKLER…
Küçüklüğümüzün sarı başaklı tarlaları ne kadar güzel ve huzur vericiydi…Büyüklerimiz orak ile ekin biçerken ve terler iken bizleri tarlanın ortasındaki derin ve serin gölgeli ceviz ağacının altında kurulan salıncaklara öğlen uykusu için yatırırlardı…
Yaz mevsiminin gökyüzü de bulutsuz ve koyu mavi idi… Keskin güneş ışıkları yakıcı ve kavurucu etkisi ile her tarafı sessizliğe büründürür sadece cırcır böceklerinin sesini duyardık. Arada sırada hafif esen meltem de yakıcı sıcaklığa bir çözüm olmazdı…Rengarenk kelebekler uçup dururdu uçsuz bucaksız başak denizinin üzerinde… Te, heyyy biraz uzaktaki mor dağlardan kalkıp yükselen kartal ara sıra devriye gezer gibi bulutsuz gökyüzünün üzerinde kavis çizer daha sonra tekrar o taraflarda kaybolup giderdi…
Sayısız gelincik çiçekleri başaklarla birlikte ahenkle dans ederdi…
Sıcak yaz günlerinin bile bir huzuru, bir güzelliği vardı…
Gitgide çirkinleşen ve ruhsuzlaşan şehir hayatı o zamanlarda daha çok uzaktı…
Yalnız atlar otlardı sararmış otlaklarda, ara sıra kuyrukları ile kendilerine musallat olan eşek sineklerini kovarak…
Huzurlu çobanlar, da eteklerinde kaval çalar, öğlen sıcağında hayvanlarını dinlendirirdi…Dağ doruklarından kopup gelen buz gibi sular derelerden ırmaklara, ırmaklardan nehirlere doluşur, şırıl şırıl aşağılara akıp biran önce denizle buluşmaya çabalardı sanki…