"Yandı yürekler yandı, Yağan kar ile sönmez
Milyonlar bir ağızdan diyor "BAŞBUĞLAR ÖLMEZ"
Bugün Türk Dünyasının lideri Alparslan Türkeş’in aramızdan ayrılışının bugün 25. Yıl dönümü, bu vesile ile merhum Alparslan Türkeş’e bir kez daha Allah’tan rahmet Türk milletine baş sağlığı diliyoruz.
Ülkücü Hareketin var olmasının ve bugünlere kadar yaşamasının öncüsü olan Alparslan Türkeş şu an hayatta olmasa bili fikirleri dünya durdukça yaşayacak olan bir lider olarak tarihe geçmiş durumdadır.
Her Ülkücünün tartışmasız lideri olan Türkeş‘in büyüsü, hayatının her döneminde, diğerlerinden farklı olmaktı.
Hücre ile tanışmak televizyonda akan nehrin kaynağına gidiyoruz.
Anılarını okuyoruz : ' iki inzibat erinin arasında, binanın alt katına doğru yol almaya başladık.
Bir hücre kapısı açıldı....
Oraya kapatıldım.
Penceresi yoktu.
Tepemde 15 mumluk (watt) bir ampul yanıyordu.'
3 Haziran 1933‘te İtalyan bandıralı Viyana gemisinden, Türkeş, annesi - babası ve kızkardeşi ile birlikte Tophane rıhtımına inmişti.
Şimdi, aynı Tophane semtinde Askerî tutuklu ve cezaevi hücresine kapatılmıştı.
Suç iddiası Turancılık‘tı.
Hücreden tabutluğa ,
Bir süre hücrede yattıktan sonra, hastaneye gönderildi.
Oradan tabutluğa...
Sirkeci Sansaryan Han‘daki tabutluğu şöyle anlatıyor : 'Beton duvarlara oyulmuş gibi yerlerdi. Tabut şeklindeydi. Âdeta duvarlardaki dikey oyuklardı. Telefon kulübesinden çok küçük, ancak bir insan alacak kadar. Duvarlarında demirden mengeneler ve prangalar vardı. Tavan çok alçaktı. Bazılarının kapıları kapalı duruyordu. İçeriden inleyen insanların sesi geliyordu. İçeridekilerin kimi külçe gibi, kimi de üstüne abdest yapmış haldeydi.'
Tırnağı sökülüyor ,
Türkeş‘ten istenen, ihtilâl yapmayı amaçlayan bir sağcı örgütün militanı olduğunu itiraf etmesidir.
Hücre ve tabutluk vız gelmiştir.
İstenen itirafı Türkeş‘ten söküp, aldırtamamıştır.
Türkeş, bu kez tırnağının sökülüşünü anlatıyor : 'Acımasızca, parmaklarımdan birini yakalayıp, tırnağımı çektiler. Aslında, ben o görevlilere acıyordum. Yönetim, bizi faşistlikle suçluyor ama, tüm faşizan yöntemleri kendileri kullanıyordu. İçimden -bu da geçer yahu-diyordum. ..........
Emniyet müdürü ansızın kapıyı açtı.
İçerideki manzarayı gördü.
Ardından, bir sağlık görevlisini yanıma getirdiler.
Kanayan parmağımı ilaçladılar. Sardılar.'
Öngörü ,Türkeş‘i yoğuran ve oluşturan, elbette sadece cesareti, tahammülü, karşılaştığı şiddet değildi.
Güçlü sezileri ile beslenen inançlarıydı.
Örneğin...
Daha 1944‘te... Mahkemede 'Türk Birliği' tartışması yapılırken, Türkeş, mahkeme başkanı hâkime şöyle diyor : 'Efendim meselâ, 1917‘de olduğu gibi, 1965‘te veya 1990‘da, Rusya‘da bir ihtilâl zuhur edebilir. O zamana kadar, Türkiye, harp endüstrisi bakımından da, ilim ve irfan bakımından da ilerlemiş bulunur... Türkiye‘nin de yardımı ile esir Türk devletlerinin birliğine doğru da yönelinebilir.'
Türkeş‘in Sovyetler Birliği‘nin çözüleceği ve Sovyetler Birliği egemenliği altındaki Türk Devletleri‘nin serbest kalacağı tarih için öngörüsündeki isabet, çok dikkat çekicidir.
Masasında bir taş var.
Üzeri damgalı...
İki Berlin‘i birbirinden ayıran duvardan koparılmış. 9.11.1989 tarihini taşıyor.
Sovyetler Birliği‘nin fiili çöküşü, 1989‘un sonu.
Ve dikkat ediniz. Türkeş, Turancılık‘tan yargılanırken, Sovyetler Birliği‘nin çöküş tarihi olarak 1990‘ı telâfuz etmiş.
İki ay yanılmayla aynı tarihi öngörmüş.
Kişileri liderliğe taşıyan, doğasındaki bazı üstün yeteneklerdir.
İnanmak ve inandırmak ,
Ancak, gerçekten inananlar inandırıcı olabilir.
Kızlarının adlarına bakıyoruz....
Ayzıt..... Göktürkler‘de fazilet ve güzellik ilâhesi....
Umay.... Göktürkler‘de fazilet ve şefkat meleği.
Sevenbige..... Kazan‘da hükümdarlık yapmış, yüksek ahlâklı bir bayanın ismi.
Selcen.... Dede Korkut hikâyelerindeki Selcen Hatun‘dan geliyor. Anlamı, hamaratlık, güzellik ve fazilet.
Oğlu Tuğrul da, adını Türk büyüklerinden almış.
Hayatının her boyutunda Türklük tutkusu ve heyecanı var.
Köklü inancıyla yarattığı karizması, dalga dalga inanan kitleler yaratmış.
Hayatının daha sonraki bölümlerinde de, karizmanın ilmik ilmik dokunuşunu görüyorsunuz.
Hepimiz bilirizki insan ömrü, bir kronolojidir.
Son yılları özellikle önemlidir.
Çünkü, nihaî formasyonu ve sentezi yansıtır.
Türkeş, yaşadığı zaman zarfında bir siyaset bilgesiydi.
Aramızdan ayrılışının 25. yılında Allah rahmet eylesin.
"""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""
BAŞBUĞ'A MEKTUP
.
Sana bu mektubu bir gece yarısında yazıyorum
Azatlığın zirvesinde sohbete dalmış yıldızlar
Zühre bir aşkı tutturmuş Bâbil’ de kalan
Zavallı dünya habersiz, zavallı dünya sağır
Bir Hârût’la Marut bir de ben dinliyorum
Derken kayıp gidiyor yıldızlardan birisi
Bir intikam fişeği gibi saplanıyor karanlığın karnına
Senin namına yıldızları kıskanıyorum.
Kim bilir kaç ışık yılı uzakta
Öfkeyle kollarını çeviriyor yalancı fecir
İmanım gibi biliyorum vakit asılmak vaktidir
Ve taksim gazinolarında trahomlu şairler
Mısra arıyorlar masaların altında
Kanını içiyorlar bilmeden “Cennet atları” nın
Ben yurdumun en sert tütününden bir sigara sarıyorum
Dumanı ciğerlerime değil iliklerime çekiyorum
Ne kadar ürkek ceylan varsa Asya çöllerinde
Domaniç yaylasında ne kadar dizginsiz at
Başlıyorlar koşmaya kılcal damarlarımda
Sıcak solukları yalarken alnımı
Toynaklarını hissediyorum alyuvarlarımda.
Sana bu mektubu evimin balkonunda yazıyorum
Sağ elimi koyuyorum tam yüreğimin üstüne
Çankaya yokuşunda söylediğimiz marşı duyuyorum
Ulu kayalar parçalanıyor beynimin bir yerinde
Bir yerinde demirden dağlar eriyor
Atlas yelkenli gemileri unutmuş birkaç levent
Viski kokulu bulvarlarda yavaş yavaş ölüyor
İstediğin o seccadeyi hemen gönderiyorum
Üstünde Kabe resmi ve anamın duaları var
Ve bildiğin sebeplerden ben gelemiyorum.
Yine biliyorsun ki , Sevmedim ülküden başkasını
Başı dumanlı dağları, dolunayı, ufukları
Bir de Çankaya yokuşunda rüzgara tutulmuş saçlarını
Önce Allah, sonra genlerim şahit.
Sevgimi üçbin yıl sonra doğacak torunuma yolluyorum
Trahomlu şairler doğruluyorlar masaların altından
Elleri fahişelerin karanlık saçlarında
Benim kalemimden kan değil süt damlıyor
Geceler boyu böyle geleceği emziriyorum
Kahrolayım sevmedim ülküden başkasını
Bir de seni çok seviyorum
Dilaver Cebeci