“5 yılın insan hayatında kapladığı alan ne kadardır.?” şeklinde bir soru yöneltsek muhataplarımız muhtemelen yüzlerce cevap vereceklerdir, bu zaman dilimi kimine göre oldukça uzun, kimine göre de son derece kısa bir zaman dilimi olarak kabul edilecektir.

31 Mart tarihinde yapılacak yerel seçime artık sayılı günler kaldı, siyasi partiler belediye başkan adaylarını, belediye meclis üyesi ve il genel meclis üyesi adaylarını ilgili seçim kurularına teslim ettikten sonra önce mevcut belediyeleri muhafaza etmek sonrada var olan belediyelerin sayısını çoğaltmak adına sahada kıran kırana bir mücadele veriyorlar.

Başta AK Parti olmak üzere 31 Mart tarihinde seçime katılacak siyasi partilerin genel merkezleri mevcut belediye başkan adaylarını çok büyük oranda değiştirdiler, bundan 5 yıl önce 10 yıl önce hatta 15 yıl önce başkanlık koltuğuna oturan ve “bir dönem daha aday olabilirim” umudu ile yaşayan mevcut başkanların nerede ise yüzde 90’lık bir bölümü tekrar aday gösterilmediler.

İçerisinde bulunduğumuz günlerde Türkiye’nin 81 ilinde ve bu illerle bağlı ilçe-Belde belediyelerinde mart ayı meclis toplantıları yapılıyor, bundan iki yada üç dönem önce başkanlık koltuğuna oturan siyasetçiler bu son mecliste yıllar yılı beraber görev yaptıkları meclis üyeleri ile vedalaşıyorlar.

Türkiye’de kabul etmek gerekir ki Belediye başkanlığı son derece önemli bir makamdır, Özellikle de nüfusu biraz fazla olan, bünyesine hatırı sayılır miktarda sanayi kuruluşu bulunan, Gelirleri iyi olan bir yerleşim merkezinde belediye başkanlığı yapmak milletvekilliğinden daha da önemlidir.

Bilindiği gibi bizim memlekette seçim akşamı sandıkların açılıp seçimi kazanan aday beli olduğunda o andan itibaren seçimi kazanan adayın etrafında olağanüstü “Sen çok yaşa” diye tempo tutan büyük kalabalıklar oluşur, Sabah saatlerinden itibaren bitip tükenmeyen “Hayırlı olsun-tebrik ederiz” ziyaretleri günlerce hatta aylarca bitmek bilmez.

Bu tür seremonilerden yakasını kurtarmayı başarabilen yeni belediye başkanı önce makam odasına bakar, odayı dolaşır dolaşmaz çoğunlukla başkanın ağzından çıkan ilk ifade “Bu belediye binası bizim halkımıza küçük geliyor, ilk fırsatta büyüklerimiz ile konuşup buraya yeni bir belediye binası yapmak için kolları sıvayacağız” olur.

Belediye başkanı sonra Makam arabasını inceler, kendisinden önce aynı aracı kullanan başkanın makam aracını genellikle hor kullandığını düşündüğünden fırsat bulduğu ilk anda makam aracını da değiştirir.

Makam aracı ile birlikte başkanın koruması, makam soförü, Özel kalem müdürü, Basın yayın servisi ilk önce değişecek ekibin başında gelir,  İlk aşamada bu kadar değişimi yeterli gören ve “Göç yolda düzelir” diye düşünen belediye başkanı bu aşamadan sonra makam odasına oturur ve “Önümüzde hayli uzun sayılabilecek bir beş yıl var bu uzun süre içerisinde bakalım halkımıza nasıl hizmet edeceğiz.?” sorusunun cevabını aramaya koyulur.

Sonraki günler artık belediye başkanlarının yönettiği kentte “Kral” olduğu dönemlerdir, Başkanın gittiği yerde olağanüstü kalabalıklar oluşur, sözü “kanun” olarak kabul edilir, yaptığı espriler komik olmasa bile vatandaş başına bir iş gelmesin diye kahkahalar ile güler başkanı alkışlar durur.

Bu şekilde siyaset yapmaya başlayan belediye başkanı ikinci yada üçüncü dönem önce partisinden adaylık için vize alıp sonra halk tarafından seçildiğinde karizmasına karizma katar, kendisini daha fazla vatandaşı daha az önemseyen bir sürecin kapısında bulur.

Kış mevsiminde koltukları ısıtılmış, yazın klima ile soğutulmuş makam aracı başkanın evinin kapısına park edildiğinden başkan daha ilk adımda makam aracına oturur, alışkanlılarını bilen korumaları tarafından mevsime göre kahvaltılar araçta yapılır, herhangi bir törende üşüdüğünü hissettiği an elini kaldırdığında kendisini bilemediniz en fazla bir metre geriden takip eden koruması tarafından başkanın paltosu anında yetiştirilir.

İşte en z beş yıl böylesi bir hayat süren belediye başkanları  makam arabalarını, makam odalarını, kendisine hizmet eden yakın çalışma ekibini bilemediniz 25 gün sonra tamamen terk edip bambaşka bir hayata yani bizim aramıza dönüp “Merhaba” diyecekler.

Dolayısı ile başkanların şu sıralarda veda ederken neler hissettiklerini, nasıl hüzünlendiklerini siyaseti nerede ise 30 yıldır takip eden bir gazeteci olarak çok yakından biliyoruz, Dolayısı ile çok istedikleri halde partileri tarafından aday gösterilmeyen başkanların da bu durumu bir “ölüm-kalım” meselesi yapmamaları olanları kabullenmeleri gerçeği ile karşı karşıya olmaları gerektiğini düşünüyoruz.

Zira siyasette şartları biz değil partilerin genel merkezleri belirliyor.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263