Son dönemlerde olup bitenler karşısında herkes gibi bizde ne diyeceğimizi nasıl davranacağımızı , bundan sonraki hayatımızı devam ettirebilmek adına nasıl bir yol izleyeceğimizi gerçekten şaşırmış durumdayız, zira inisiyatif artık bizde değil.
Bir hafta önce yemek yediğimiz bir mekana bir hafta sonra gidip yedi gün önce ödediğimiz hesabın olabildiğince yükseldiğini gördüğümüzde yanımızdakilere “-Nereden geldik buraya.? “diye sorsak ta aslında fazla hesabın günahının o mekan sahiplerinde olmadığını da çok iyi biliyoruz.
Takip edenleriniz vardır İYİ Parti genel başkan yardımcısı ve Sakarya milletvekili Ümit Dikbayır’ın çok uzun yıllardır çıktığı pazar alış verişini günü gününe kaydettiğini bunu da belli zamanlarda kamu oyu ile paylaştığını biliyoruz.
İçerisinde bulunduğumuz belirsizlik ortamına denk gelene kadar işin doğrusu yarınlar ile ilgili hesaplar yapabiliyorduk, En kötü kış mevsiminden çıkıldığında kısa da olsa nerede bir yaz tatili yapabileceğimizi, ailemiz ile arkadaşlarımız ile belli zamanlarda toplu halde nerede yemek yiyebileceğimizin zamanını belirleme şansımız vardı.
Şu sıralar bırakın 6-7 ay sonrasını bir hafta sonra bizi nasıl bir ekonomik tablonun beklediği ile ilgili en ufak bir bilgimiz hatta öngörümüz yok zira ipin ucu gerçekten kaçmış durumda.
Ekonomistlerin “Kuvvetli Oynaklık” diye tabir ettikleri bu belirsizlik şu sıralarda hepimizi bir noktaya doğru kilitlemiş durumda, Bir gün sonrasının ne olacağını düşündüğümüz noktalardan “-acaba bir saat sonra ekonomik tablo nasıl olacak.?” sorularına muhatap olduğumuz bir anda kuvvetli oynaklık bizi bir gölge gibi takip etmeye başladı.
Bizi sarıp sarmalayan bu açmazdan kurtulmak adına dikkat edin çok kısa zaman dilimleri içerisinde Ekonomi ile ilgili bakanlıklar değiştiriliyor, Merkez bankası başkanları yenileniyor, Ekonomi yönetimleri ile ilgili bürokratlar görevden alınıp yerine yenileri getiriliyor.
Artık anlaşıldı ki ekonomiyi çok iyi bilen isimlerde gelse bu zor durumdan kurtuluş yok, Toplum artık prim vermediği bu atamaların yerine herkese güven verebilecek bir hükümetin geleceği bir seçim talep ediyor.
Türkiye’nin bu belirsizlik içerisinde yoluna devam etmesi gerçekten zor TUİK “Türkiye’de enflasyon yüzde 20’dir” diyor ancak hükümet “asgari ücrete yüzde 50 zam yaptık” dediğinde vatandaş bu sefer “Madem enflasyon yüzde 20 o zaman neden yüzde 50 zam yapıyorsunuz demek ki enflasyon yüzde 50’den da fazla “söylemi ortaya çıkıyor.
84 milyon nüfusa sahip bir ülkenin yoluna bu şekilde devam etmesi artık mümkün görünmüyor, Devleti yönetenler ne derlerse desinler vatandaşın artık evine ekmek götüremediği bir noktada tek çıkış noktası seçim olarak görünüyor.
Adına “Kuvvetli oynaklık” denilen bu sürecin önümüzdeki aylarda daha da derinleşeceği herkesin ortak kanaati, Meydana gelen bu olumsuzlukların artık ekonomiden çok siyaseten olduğu gerçeği de orta yerde duruyorken bundan sonra ortaya konulacak hiçbir bahaneye yer olmasa gerek.
Tek gerçeklik bir seçim..
Türkiye içerisinde bulunduğu bu zor durumdan sadece ve sadece bir seçim yolu ile kurtulabilir.
Başka bir seçenek yok..