Cenaze namazını kılmak için Caminin avlusundayız, Bir dostumuz babasını kaybetmiş, yaşı kaç olursa olsun annesini, babasını kaybedip yetim kalmanın ne demek olduğunu bilen birisi olarak babasını kaybeden dostumuzun acısına ortak olmaya çalışıyoruz.
Birazda gazetecilik refleksi ile cami kapısını ve kapıdan girenleri rahat görebileceğimiz bir noktaya konuşlanıyoruz, namaz saati yaklaştıkça camiye olan akın daha da fazlalaşıyor, Vatandaş cenaze namazı olması vesilesi ile bambaşka bir ruh ile caminin cümle kapısından içeriye giriyor.
Bulunduğumuz yerden dikkatlice bakıyoruz daha birkaç gün önce medya aracılığı ile birbiri hakkında son derece yakışıksız ithamlarda bulunan iki siyasi parti temsilcisi el ele caminin cümle kapısından içeriye giriyor, Cenaze sahibine sarılıp “Başın sağ olsun, Allah rahmet eylesin” temennilerinde bulunuyorlar.
Ezanın okunma saati yaklaştıkça kalabalık en üst noktaya çıkıyor, caminin avlusunun her köşesinde beşli-altılı onlu gruplar halindeki vatandaşlar hararetli ama bir o kadarda samimiyet dolu sohbete dalmış gidiyorlar.
Daha dün birbirlerine karşı ağıza alınmayacak ifade kullanan siyasetçiler, birbirlerini gördüklerinde “karşılaşıp birkaç kelam edersem başıma iş alırım, neme lazım görmemiş gibi yapıp yolumu değiştireyim” diyen çok sayıda vatandaş kol kola girmiş herkesi kıskandıracak bir şekilde muhabbet ediyorlar.
Kendi aralarında son derece seviyeli son derece iyi niyetli bir sohbete dalan siyasetçilere “ Keşke her zaman böyle olsanız, birbiriniz dinleseniz, anlasınız, karşınızdakinin fikrine saygı gösterebilseniz” diyoruz, Hepsi de başka bir dünya görüşüne sahip olan vatandaşlar “Bizim birbirimiz ile bir derdimiz yok ancak Türkiye’de siyaset çok acımasız, herkesi bir tarafa fırlatan siyaset maalesef bu tür güzel görüntülere pek izin vermiyor” şeklinde konuşuyorlar.
Ezan okunmaya başlar başlamaz, Cami avlusunda kim varsa bu kez yine el ele gönül gönüle namaz kılmak için caminin içine giriyorlar, binlerce ayrı dünya görüşüne sahip vatandaş Hep birlikte aynı secdeye yöneliyor, hep beraber ellerini duaya açıyor, İmam’ın “Allah’ım sen birliğimizi, bütünlüğümüzü bozma” şeklindeki duasına binlerce insan hep bir ağızdan “Amin” diyor.
Namaz sonrası cami çıkışı ve avluda kılınan Cenaze namazı ile birlikte tabutta yatan ebediyete intikal etmiş merhum için hep birlikte helallik isteniyor, İmamın “hakkınızı helal ediyor musunuz?” Sorusuna binlerce insan “Helal olsun” cevabını veriyor.
Bir anda yaşlı, genç, zengin, fakir, işi olan, olmayan kim varsa tabutun altına giriyor, aramızdan ayrılan merhuma son görevi yapmak için adeta bir yarış içerisine giriliyor, tabut büyük bir sükûnetle cenaze arabasına konuluyor ve ebedi istirahatgahına doğru uğurlanıyor.
Cenaze arabasının camiden ayrılmasından sonra normal zamanlarda kesinlikle bir araya gelmesi mümkün görünmeyen pek çok siyasetçi veda zamanı geldiğinden bu sefer hiçbir siyasi görüş, sınıf, Zengin, Fakir ayırımı yapılmadan birbirlerine sarılıyor ve “Allah’a emanet” denilerek vedalaşılıyor.
Bizim yazımızın başından beri anlatmaya çalıştığımız “Bir arada olma” duygusu aşağı yukarı cenazelerin tamamında bir miktarda düğün cemiyetlerinde tekrarlanıyor, Belki de “Cenazede küslük, dargınlık olmaz” ifadesinde kendisini bulan bu durum öteden beri toplumun en hassas noktası olarak değerlendiriliyor.
“Bir arada olma duygusu” belli zamanlarda siyasetçiler tarafından en üst noktada torpilleniyor, Sırf siyaset uğruna sırf biraz daha fazla oy alma uğruna aslında bir arada olmak birbirine sarılmak için can atan kitleler birbirlerine düşman ediliyor.
Türk insanının zor zamanlara var olan sıkıntıları aşmak adına tüm önyargılarını bir tarafa atıp aynı noktada olmasına en büyük örnek 15 Temmuz akşamı yaşadıklarımızdır, Tankların önüne yatan, namluların üzerine yürüyen bu millet “yarınlarımız daha rahat olsun” diye ölümü bile hiçe sayan bir tavır göstermiştir.
Belli noktalarda üzeri küllenen “Birlik ve bütünlük” duygusunun tekrar hayat bulması var olan dargınlıkların giderilmesi adına siyasetçilere çok önemli görevler düşmektedir, siyasetçilerin bu yönde atacağı çok ufak adımlar bile var olan olumsuzlukların bir anda hayatımızdan çıkmasına vesile olacaktır.
Dünyada var olan ülkelerde yaşayan insanların nasıl bir hayat sürdüklerini aşağı yukarı hep beraber seyrediyoruz, bir arada olan, karşısındakini dinleyen rakibinin fikirlerine önem veren ülkeler hemen her alanda güzel günlere doğru çok büyük adımlarla yol alırken tersini yapan ülkelerde ise kan ve gözyaşı bir türlü bitmiyor.
Türk halkı siyasetçilerden bu “Birlik ve Beraberlik” duygusunu yıllar yılı bekledi durdu, siyasetçilere hep saygı duydu, onların başarılı olması için gereken ne varsa yaptı, Şimdi sıra siyasetçilerde, Vatandaşların rahatı, huzuru adına bugünlerde atılacak minicik adımların bile bizim vatandaşımızı ne kadar mutlu edeceği herkes tarafından biliniyor.
Siyasetçilerin cami avlularına daha fazla gitmeleri gerekiyor, orada tüm olumsuzluklara rağmen halkın birbirine ne kadar sıcak duygularla sarıldıklarına biraz daha fazla dikkat etseler, muhtaç olduğumuz “Beraberlik” olgusunun hayatımıza girmesinin hiçte zor bir iş olmadığını çok rahat anlayabileceklerdir.
Siyasetçiler cami avlusunda daha çok bulunup, vatandaşın birbirine karşı olan durumlarını gördüklerinde bizimde ne dediğimizi, ne anlatmak istediğimizi daha iyi anlayacaklardır.