Yaklaşık 10 gün önce “biraz değişiklik olsun” diye uçağa bindikten 2 saat sonra kendimizi KKTC/ Güzelyurt’taki evimizde bulduk, Evde kaldığımız 3 günlük zaman zarfında sol gözümüzde belli bir kızarıklık olduysa da “birkaç gün içerisinde geçer” diye önemsemedik.
KKTC’den Cuma günü döndük, döner dönmez ayağımızın tozu ile Cumartesi Pazar günü “önce “dünyanın Gözü” olarak bilinen Amasra’ya oradan Safranbolu’ya geçtik, bu iki yerleşim merkezinde de arkadaşlarımızla son derece keyifli anlar geçirmemize rağmen gözümüzdeki sızı ve seğirme bir türlü geçmedi.
Yaklaşık bir hafta süren seyahat sonrası Pazartesi günü gazeteye geldiğimizde gözümüzdeki acının dinmediğini fark edince özel hastanesi olan bir hekim arkadaşımıza “gözümde sıkıntı var, baktırman lazım” dedik, Hekim arkadaşımızda “Abi hemen gel önce bir nörolojiye baktıralım oradan Göz muayenesi yaparız” dedikten 15 dakika sonra nöroloji uzmanının “sizde nörolojik olarak hiçbir rahatsızlık yok” teşhisi ile kapısından girdiğimiz göz doktorunun gözümüze damlattığı damladan beş dakika sonra “Üstadım sizde Retina dekolmanı (Retina yırtığı) var ve işin kötüsü son aşamaya gelmiş bugün günlerden pazartesi eğer Cuma gününe kadar ameliyat olmazsanız maalesef gözü kaybedeceksiniz” dediğinde şaştık kaldık.
Hastaneden çıktık, "bakalım durum gerçekten bu kadar ciddimidir” diyerek başka bir özel hastanede bulunan dostumuzu ardık, Saat 14.00 gibi iki, göz doktoru arkadaşımızın son derece detaylı muayenesi sonucu kanaat getirdik ki en kısa zamanda "göz ameliyatı" olmamız gerekiyor.
Her iki özel hastanedeki dostlarımıza “ peki bu operasyonun bize maliyeti ne olacak.? “diye sorduğumuzda “Retina dokulmanı ameliyatı yaklaşık 14 bin lira civarında bir maliyet getirir, ancak KOÜ’de bu işin nirvanası Prof.Dr. Levent Karabaş hocamız var, eğer şansızınız yaver gider de Levent Hocayı bulabilirseniz, hem daha sağlıklı hemde daha ekonomik bir operasyon geçirebilirsiniz” bilgisini verdiklerinde kendilerine teşekkür edip istikametimizi KOÜ’ye yönelttik.
Birkaç telefon görüşmesinden sonra Ulaştığımız Prof. Dr. Levent Karabaş’a hekim arkadaşlarımızın teşhislerini dakikalar içerisinde ulaştırınca Levent Hocamdan “ Yarın (Salı) saat 14.00 gibi gelin gerekli muayeneleri yapalım” daveti aldık.
Ertesi gün KOÜ’ye ulaştığımıza bütün birimler gibi Göz bölümünde de yüzlerce hastanın doktorlara ulaşmak için verdikleri mücadeleye şahit olduk, Yaklaşık 40 dakikalık bir ön evrak tamamlama ve kontrol işlemleri sırasında sohbet ettiğimiz hastaların anlattıkları ile farkına vardık ki Levent Karabaş hoca binlerce insana şifa dağıtmış halen daha da dağıtmaya devam ediyor.
Sıramız gelip Muayene için odaya girdiğimizde manzara şöyleydi, Bizden birkaç yaş daha büyük Levent Hoca cihazların başında oturuyor, bir taraftan sırası gelen vatandaşları muayene ederken diğer taraftan sanki bir çay bahçesinde dostları ile birlikteymiş gibi kraker yiyordu, Diğer hastalar gibi bizi de uzun sayılabilecek bir süre inceledikten ve yanındaki asistanlara ne yapılması gerektiğini bir Üniversite hocası edası ile anlattıktan sonra “Üstad durum çok ciddi, bugün gitti seni Perşembe gecesi saat 01.30’da olmazsa sabaha doğru 04.30 gibi ameliyat edip sağlıklı bir şekilde eve göndereceğiz” dedi.
Perşembe günü sabah saatlerinde KOÜ’de bulunan Turan Temel ve Başhekim Dr. Zafer Cantürk’ün ama özellikle de Doç. Necmi Özdemir’in ilk dakikadan beri 7/24 gayreti ile ameliyat sonrası dinleneceğimiz özel oda işini de çözüme kavuşturunca aynı gün saat 17.00 itibarı ile ameliyat öncesi bekleyeceğimiz ve ismime “Derleme” denilen 8 yataklı alana “ne zaman gidebileceğiz” diye düşünürken odanın kapısından giren bir görevli “Yüksel Bey hazırlanın gidiyoruz” dediği an kendimizi “Derleme odasında” bulduk.
Derleme odasında bizim gibi 7 hasta daha vardı, bunların bir kısmı Katarakt denilen kısa süreli operasyona girecekken diğer birkaç kişi bizde “Retina Dokulmanı” dolayısı ile yarım saat bilemediniz 40 dakikalık bir ameliyat düşünüyorduk.
Ameliyat için sıra bize saat 22.00 gibi geldi, Operasyona girmeden önce uyuşsun diye gözümüze 2 iğnenin vurulduğunu hatırlıyoruz, ameliyat masasına sırt üstü yattıktan sonra önce iki görevli gözümüzün biraz daha uyuşması adına bir iğne daha vurarak ameliyatı başlattılar, yaklaşık yarım saat sonra da Prof.Dr. Levent Karabaş operasyona dahil oldu.
Bizim saat 22.00’de başlayan ameliyatımız 01.00’e kadar yani tam olarak 3 saat sürdü, operasyonun yapıldığı 3 saatlik zaman dilimi boyunca Levent hoca bir taraftan gerekli müdahaleleri yapıyor, bir taraftan da kendisi ile birlikte ameliyata giren diğer hekim yada görevlilere bu tür ağır ameliyatlarda nasıl davranılması gerektiği ile ilgili ders veriyordu.
Ameliyat esnasında gözümüze ne tür mercek konuldu, hangi lens oturtuldu, rahatsızlığımıza sebep olan retina yırtıklarının tekrar kaynaması içine kadar silikon konuldu, bunları bilmek zor, ancak Levent Karabaş hoca yönetimindeki ekibin bir kuyumcu edası ile yaptıkları olağanüstü tedaviyi asla ama asla unutmayacağız.
Gece 01.00 gibi ameliyat sona erdi, görevli arkadaşlarımız bizi yine odamıza getirdiler, Levent Hoca’nın isteği üzerine ameliyat sonrası verilen serum ile birlikte ameliyat olan sol gözün tekrar işlev yapması için “hastanede kaldığımız zaman zarfında yüzüstü yatacaksın" talimatını yerine getirmekten başka çare kalmadı.
KOÜ’de Cumartesi gününe kadar kaldık, hastanede kaldığımız zaman zarfından nerede ise 15 dakikada bir odamıza girip gözümüze damla damlatan hemşireler, kısa zaman dilimi içerisinde tansiyonumuzu, ateşimizi, nabzımızı ölçen hekimlerin gayreti bizi gerçekten duygulandırdı.
Cumartesi sabahı son bir kontrolden sonra içerisinde Kortizon bulunan bir serum aldıktan sonra taburcu edildik, Gözümüzde bandaj, elimizde bir sürü ilaç 18 Aralık Çarşamba günü sabah saatlerinde tekrar Kontrole gelmek üzere evin yolunu tuttuk.
18 aralık Çarşamba günü yapılan kontrol sonrası var olan bandaj çıkartıldı, aldığımız ilaçlar ve damlalar azaltıldı, Yatış düzenimiz rahatlatıldı, Yemeklerimiz tekrar normale döndü ve bize “ İyileşme en üst seviyede devam ediyor, ilaçlarınızı aksatmayın, 27 Aralık Cuma günü tekrar kontrole gelin” ricasında bulunuldu.
Allah izin ederse Göz sağlığımıza Prof.Dr. Levent Karabaş sayesinde tekrar kavuşacağız, Özel hastanelerde olağanüstü paralar kazanabilecekken bunu yapmayarak KOÜ’de kalan, tüm hastanenin saygısını kazanan Levent hoca gibi hekimlerin çoğalması en büyük dileğimiz.
Hastanelerdeki yoğun hasta hücumu karşısında bir an bile “Oh” demeyen son derece zor şartlar altında olağanüstü bir çalışma temposu gösteren Prof.Dr. Levent Karabaş’a ve arkadaşlarına bir kere daha minnet duyuyoruz, Türkiye’nin dört bir tarafından “Benim gözüme Levent Hocam baksın” ifadesini söyletmek öyle kolay bir iş olmasa gerek.
Başından beri biden ilgisini esirgemeyen, Dr. Hakan Höbek’e, Dr. Turan Tabzık’a, Dr. Erol Turan’a, Dr. Efdal Gümülü’ye, Doktor Mustafa Ekinci'ye, Dr.Zafer Cantürk’e, Doç. Necmi Özdemir’, Turan Temel’e sonsuz teşekkür ediyorum, böylesi zor bir zamanda sağlığımız için bütün ekibi 7/24 seferber eden Prof. Dr. Levent Karabaş’a bir kez daha teşekkür ediyor, ederken de “Allah Levent Karabaş gibi hekimlerin sayısını artırsın” dileklerimi bir kez daha yeniliyorum.
Ve ekliyorum, Gözünüze gözünüz gibi bakın, ihmal etmeyin, ötelemeyin…