12 Eylül 1980 ihtilali sonrası Demokrasiye geçişte yapılan ilk seçimi Turgut Özal’ın başında bulunduğu ANAP kazanmış sonrasında ise bütün kadrolarda başlayan bürokratik atamalar ile Devlet yönetimi vatandaşa daha sivil bir hizmet sözü vermişti.

O günden bu zamana kadar Türkiye’de çok sayıda siyasi parti iktidara geldi, iktidarda az kalan oldu çok kalan oldu ancak “Oligarşik bürokrasi” denilen kavram dolayısı ile ortaya çıkan şikayet bir türlü sona ermedi.

İktidara gelen her siyasi partinin genel başkanı daha ilk günden itibaren “Oligarşik bürokrasinin kökünü kazıyacağız “şeklinde açıklama yapmasına rağmen hepimizin gördüğü gibi hükümetler gitti ama ortadan kalkacak denilen “Oligarşik bürokrasi” hiçbir zaman hükümranlığından taviz vermedi.

Aslında sürekli şikayet konusu olan “Bürokrasi” dolayısı ile  ortaya çıkan şikatey bugün ortaya çıkmış değil, 1432 yılında doğan çağ açıp çağ kapatan ve 1453 yılında İstanbul’u alan Fatih Sultan Mehmet 49 yıllık ömrünü 03 Mayıs 1481 yılında Gebze Hünkar çayırında tamamladığı an kendisinden sonra ne olacağı ile ilgili soranlara “Benden sonra yerime geçecek olan Cem’dir” diyerek aslında niyetini açık bir şekilde ortaya koymuştu.

Fatih’in 4 oğlu olmasına rağmen 1459 doğumlu olan ve abisi İkinci Bayezid’den 12 yaş küçük olmasına rağmen kendisini daha iyi yetiştirmiş olan Cem Sultan’a da hemen herkes Fatih’ten sonra Osmanlı’nın yeni padişahı olarak bakıyordu.

Fatih’in 1481 yılında hayata veda ettiği tarihte İkinci Bayezid Amasya’da diğer oğlu Cem Sultan’da Konya’da Vali olarak görev yapıyor ve babalarının sağlık durumu ile kendilerine gelen en son bilgileri değerlendiriyorlardı.

Yapı itibarı ile daha mülayim bir kişiliği olan ve “Çelebi” olarak ta anılan İkinci Bayezit’in aksine Cem Sultan daha atak daha gözü pek bir kişilik olarak anılıyor ve değerlendirmelerde bu iki yapı arasında yapılıyordu.

Geleneğe göre Vefat eden padişah sonrası tahta kim geçecekse Saray bürokrasisi tarafından ona Ulak gönderilir ve kendisine “Gel tahtın başına geç, babandan sonra Devleti idare et” haberi gönderilirdi.

İşte böyle bir anda toplanan Saray bürokrasisi kapıları kapattıktan sonra “ Arkadaşlar Cennet mekan Fatih Sultan Mehmet 30 yıldan fazla bir süre Devletin başında kaldı, bu 30 yıllık zaman dilimi içerisinde biz seferden sefere koştuk, uyku uyumadık, rahat yüzü görmedik, Evimize gidemedik, at sırtında o memleket senin bu memleket benim demeden dolaştığımızdan eşlerimizin çocuklarımızın yüzünü göremedik, eğer İkinci Bayezid yerine ulakları Cem Sultan’a gönderirsek ve Tahta Cem Sultan geçerse bir 30 yıl daha rahat yüzü göremeyiz, eğer rahat bir şekilde 20-30 yıl geçirmek istiyorsak Ulakları Cem Sultan yerine daha hızlı bir şekilde İkinci Bayezid’e göndermemiz gerekecek” kararı almakta gecikmediler.

Bu memlekette dünde bugünde isterse Bürokrasinin neler yapabileceği daha da önemlisi Bürokratların aldığı bir karar ile kocaman bir devletin nereden nereye gideceğini anlatmaya çalışıyoruz, Bürokrasinin hışmına uğramasa ve Devletin başına geçebilse idi “Acaba Cem Sultan’ın idaresindeki Osmanlı nasıl bir Coğrafyada hüküm sürecekti.? sorusu o gün bu gündür bizim aklımızdan bir türlü çıkmıyor.

Sonrası zaten biraz tarih bilenlerin malumu, belli bir süre iki kardeş arasında geçen kavga sonucu bir şekilde Rodos Şövalyelerinin eline “düşürülenCem Sultan’ın Saray ile ilişkisi kesilince İkinci Bayezit yaklaşık 31 yıl fazla hareketli olmayan bir süreçte Padişahlık yapmış oldu.

Biz kendimizi bildik bileli Osmanlı Döneminde de Osmanlı Bakiyesi Türkiye Cumhuriyetinde de değişmez bir şekilde “Oligarşik bürokrasiden” bahseder, İktidarda kimin kaç yıl kaldığının pek önemli olmadığını belirleyici unsurun ise “Bürokrasi” olduğunu dilimizin döndüğünce anlatmaya çalışırız.

Biz bu sütunlarda “Bürokrasinin gücü siyasetçinin güçsüzlüğü” başlığı ile Bürokratlar ile ilgili bir yazı yazıp görüşlerimizi açıklasak , inanıyoruz ki yazı sonrası bizi çok sayıda vatandaşımız arayacak ve Bürokratlar ile ilgili daha çok olumsuz anılarını içeren yüzlerce anısını birbiri ardına sıralayacaktır.

Bizden öncede çok sayıda yazar-çizer Bürokrasi ile ilgili çok sayıda fikir beyan etmişlerdi, muhtemelen bundan sonra da Bürokrasi ile ilgili eleştiriler kesinlikle bitmeyecek, Devletin çıkardığı kanunlardan ziyade kendi kafalarına göre görev yapan Bürokratlar yüzünden hep korktuğumuz ve ortadan kalkmasını istediğimiz “Ceberrut Devlet Anlayışı da” bir türlü hayatımızdan çıkmıyor, çıkmamaya direniyor.

Bütün bir ömrünü “Vatandaşların işini nasıl kolaylaştırırım” şeklindeki soruya cevap aramak yerine “Vatandaşın işini nasıl zora koşarım.?” diye düşünerek geçiren ve “her ne kadar vatandaşlardan aldıkları oylar ile Devlet yönetimine gelseler bile bunun hiç bir önemi yoktur zira Devletin yönetimi siyasetçilerde değildir, bürokratlardır” diye düşünen bu kesim çoğu zamanda 15 Temmuz örneğinde olduğu gibi “Durumdan vazife çıkartarak” siyaset mekanizmasını ortadan kaldırıp Devleti tamamen ele geçirmeye çalışıyor.

“Fatih Sultan Mehmet’in ölümünden sonra Devleti kim idare edecek.?” sorusuna bile kendi çerçevesinden bakan Bürokrasinin 1481 yılından günümüze kadar olan 535 yıllık zaman dilimi içerisinde bırakın zayıflamayı daha da güçlendiği dönemlerin sona ermesi adına 24 Haziran tarihinde yapılacak seçim öncesi “ Hantal Devlet yapısının ortadan kaldırılması, bürokrasinin direncinin kırılması ve daha çabuk  hareket edilmesi “adına vatandaştan vize istenmişti.

Seçmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu talebine olumlu cevap verdi, 25 Haziran itibarı ile de Yeni sistem adına bakanlık sayısı azaltıldı, Pek çok kurum ve kuruluş bir şemsiye altına alındı, İçerisinde bulunduğumuz günlerde de de bu birleştirmeler devam ediyor.

Temennimiz yıllar yılı herkesin şikayetçi olduğu bu “Oligarşik bürokrasinin” bir an önce ortadan kaldırılması, Türkiye yönetiminin de artık bürokrasinin değil de siyasetin emrinde olması.

Oligarşik bürokrasinin ortadan kaldırılması bile bizim için başlı başına bir Devrim niteliğindedir.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263