Dün bir milletvekili dostumuzun vefat eden babasının cenazesine katıldık, Cenazenin kaldırılacağı caminin avlusundan içeriye adım attığımız andan itibaren taziye vermek adına sıraya giren insanlara baktığımızda pek çoğunun siyaset dolayısı ile birbirine selam vermekten çekinen isimlerden olduğunun farkına vardık.
Siyaset dolayısı ile birbirine “merhaba” demekten imtina eden, yan yana gelmekten korkan, “Eğer falanca siyasi parti ilçe başkanı ile fotoğrafım çıkarsa genel merkezimden yada parti büyüklerimden azar işitirim” diye çekinen kim varsa sözünü ettiğimiz cenazede bir araya geldiler, cenaze namazı için aynı imamın arkasında saf tuttular.
Cenazenin toprağa verilmesinden saatler sonra bu kez çoğunluğunun spor adamı olduğu bir etkinliğe katıldık, yaklaşık beş saat süren bir etkinliğe misafir olduk.
O etkinlikte de siyasetin en sağdan en soluna kadar çok sayıda spor adamı ile sohbet ettik, sohbetin ilerleyen anlarında bir spor adamı “-Normal şartlarda burada bulunanların birbirlerine selam vermeleri hal hatır sormaları son derece zor ancak sporun birleştirici gücü burada ortaya çıkıyor, spor sayesinde biz bugün bir arada sorunlarımızı konuşuyor bir arada olmanın keyfini çıkartıyoruz” şeklinde bir ifade kullandı.
Akşam saatlerinde yalnız kaldığımızda gün içerisindeki cenaze namazında ve sonrasındaki etkinlikte yaşadıklarımızı tekrar düşündük birbirini nerede ise 7/24 görmek zorunda kalan, aynı havayı soluyan, aynı fırından ekmek alan, aynı esnaf lokantasında yemek yiyen insanımız konu siyaset olunca bir karpuz gibi ortadan ayrılmak zorunda kalıyorlar.
Bizim gibi düşünen pek çok düşünür-yazar ve fikir adamı siyasetin ve siyasetçinin ayrıştırıcı dilinin bir an önce terk edilmesini , aynı duygular etrafında toplanan insanları birlik ve bütünlüğe yönlendirecek ifadelerin kullanılmasını istiyor.
Ancak bu talebimiz sadece istek noktasında kalıyor, Siyasetçi kendi siyasi tabanını bir arada tutmak adına söylemlerini olabildiğince sertleştiriyor daha da kötüsü parti, tabanının da bu sertlik üzerinden siyaset yapmasını talep ediyor.
Siyasi partilerin üst yönetimleri bizlerin bir arada olmasını sağlayacak söylemleri terk etmeden daha da önemlisi tabanlarına “ Hepiniz kardeşsiniz, tasada-kederde-sevinçte birsiniz, hepiniz aynı safta namaza duruyorsunuz, Kışlada hep birlikte askerlik yapıyorsunuz, bir siyasi partinin mensubu olun ancak bu mensubiyet sizi kavga ortamına, çatışma ortamına getirmesin” tavsiyelerinde bulunmadan bu ayrışmanın ortadan kalkacağına biz kesinlikle inanmıyoruz.
Bu kadar olumsuzluk sonrasında tek beklentimizin “Geçim” olduğu noktasında fikir birliği etmemiz gerekirken işi döndürüp dolaştırıp ideolojiye bağlamanın bize çok partili hayata geçmemizden bugüne kadar bir fayda sağlamadığı gibi bundan sonra da hayır getirmeyeceği gerçeği gözümüzün önünde iken ve siyasetçiler bunları bal gibi biliyorken ayrışmayı en üst noktalara taşımanın sadece ve sadece kendi iktidarlarını uzatmaya yarayacağını görüyor ve devam ettiriyorlar.
Bakalım bu olumsuzluk daha ne kadar devam edecek.?