Herkesin kabul edeceği gibi son dönemlerin en büyük sıkıntısı kendisini hemen her konuda “otorite” kabul eden ancak  dağarcığında en ufak bilgi olmayan bir kitlenin pıtırak gibi çoğalmasıdır, Bu anlatmaya çalıştığımız “Kerameti kendilerinden menkul”  bilgi depolarını hiçbir konu fark etmeksizin 7/24 konuşan yorumcular sanki bir köşe başına saklanmış ve oradan tanıdık birisini bekliyor gibi hazır görebilirsiniz.

Herhangi bir konuda eğitim almamış, biraz oradan biraz buradan duydukları ile nefes almadan,nokta koymadan insanın beynini dumura uğratan bu “bilgi depolarına söz sırasında “Türkiye’de kaç il var.?” Yada “Falanca ilimizin trafik plakası kaçtır.?” diye sorduğunuzda karşınızdakinin ne kadar bilgisiz, ne kadar boş, ne kadar çapsız olduğunun farkına varıyorsunuz ancak bizimkinin bildiği sandıklarını anlatacak yeni kitlelere doğru yol almasını engellemek mümkün olmadığından bu durum  uzun bir süredir tekrarlanıp duruyor.

 Bizim yaş grubumuzda olup ta “Dağ-şehir-nehir” oyununu daha doğrusu bilgi tazeleme adına yapılan bilgi yarışmasını bilmeyen, hatırlamayan yok gibidir, 5-6 kişiden oluşan bir arkadaş grubu ile birlikte yapılan ve kesinlikle çalışmaya, araştırmaya dayanan “Dağ-Şehir-Nehir” diye başlayan bilgi yarışması bizimde en çok itibar ettiğimiz klasik yarışmalardan birisiydi.

Bir masa etrafında toplanan yarışmalar genellikle A-4 ebadındaki kağıt üzerine “Dağ-şehir-Nehir-Hayvan-bitki-Eşya-Ülke-İsim” diye başlayan pek çok konu başlığını yazar, masanın etrafında bulunanlardan birisinin mesela “A harfi ile başlayın “talimatı ile A ile başlayan Dağ-şehir-Nehir-Hayvan-bitki-Eşya-Ülke-İsim” ve diğer konu başlıkları bir çırpıda yazılmaya başlanırdı.

Masada hakem olanın tanıdığı süre zarfında herkes bildiği cevapları yazar, cevapları yazılmış A-4 kağıtlarında yazılan cevaplar puanlamaya tabi tutulur, istenilen harf ile başlayan cevaplardan aynı olanlara beş puan cevabı yalnız bilenlere de onar puan verilir, var olan zaman zarfında hangi harfe kadar gelinmişse alınan puanlar toplanarak o geçenini en çok puan alanı yani birincisi ilan edilirdi.

Bilgi hazinemizi sürekli canlı tutan bu “Dağ-Şehir-Nehir “yarışmasından kaçış kesinlikle olmadığından ve o gece çok az puan alanlar yenilgiyi asla hazmetmediklerinden ertesi gün buluşulmak üzere toplanılan yerden ayrılan yarışmacılar bir sonraki gün başarılı olmak için gece gündüze demeden ellerinde o dönemin ansiklopedileri bilgiler yenilenir ve hazırlıklar son dakikaya kadar aksatılmadan yapılırdı.

Biz tamamen bilgiye ve araştırmaya ama ondan da önemlisi çok çalışmayı gerektiren bu oyunu çok severdik, Sözünü ettiğimiz yarışmalarda başarılı olmak adına Yurt içindeki coğrafi bölgeleri ve o bölgeler içerisinde bulunan Dağları-Şehirleri, o şehirlerden doğan nehirlerin hangi yolları takip ederek nerelere döküldüklerini aşağı yukarı ezberlemiş durumdaydık.

Bilgisine biraz daha güvendiğimiz yarışmacıları da bulduğumuzda kendilerine “Siz zeki çocuklarsınız, gelin bu yarışmayı yurt içinden birazda yurt dışına taşıyalım, Oradaki coğrafi hareketleri de soralım ki bilgi hazinemiz daha fazla genişlesin” tavsiyelerinde bulunurduk.

O günlerin üzerinden çok uzun yıllar geçti, biz sözünü ettiğimiz “Dağ-Şehir-Nehir” ile başlayan bilgi yarışmasını çocuklarımız henüz ilk okul yıllarında iken belli bir zaman devam ettirdik, çocuklar büyüdükten sonra bizim “hadi bilgilerimizi tazeleyelim” şeklindeki talebimize “Baba biz büyüdük sayende de Türkiye coğrafyasını tam anlamı ile ezberledik” cevabını alınca fazlada ısrar etmenin hiç kimseye bir faydasının olmadığını anlamış olduk.

Bugünlerde farkına varıyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde var olan coğrafi alanları hep okul yıllarımızdaki kendi aramızda düzenlediğimiz bu bilgi yarışmasında öğrenmişiz, tamamen araştırmaya dayalı bir sistem üzerine kurulmuş bu oyun sayesinde hiç gitmediğimiz şehirlerde var olan tabiat harikalarını nerede ise isim isim biliyoruz.

Türkiye’de şu sıralar taraflı tarafsız herkes eğitim sisteminden şikayetçi,yıllar yılı  en fazla değişen bakanlığın Milli Eğitim olduğu her gelen bakanın da kendisine özel bir sistem kurmak istemesine rağmen başarılı olamaması zaten hepimizin  en büyük sıkıntısı.

Yanlış giden eğitim sistemi dolayısı ile çocuklar bilgisiz, daha da kötüsü ilgisiz, zaten boş olan zihinler artık ilk okula başlayan çocuklarımızın bile elinde bulunan akıllı telefonlar dolayısı ile tamamen boşaldı ve ortaya matematik bilmeyen, tarih bilmeyen, coğrafyadan haberi olmayan bir nesil çıktı.

Bugün lise çağındaki bir öğrenciye “Türkiye’nin en yüksek dağı hangisidir” diye sorun cevap alamazsınız, aynı öğrenciye “Türkiye’de il sayısı kaçtır” diye sorun yine cevap alamayacaksınız, “Türkiye’de kaç coğrafi bölge var” diye sorduğunuzda öğrencinin size boş gözler ile baktığının farkına varacaksınız.

Şimdi gelde “Dağ-şehir-nehir” ile başlayan bilgi yarışmasını arama!!!!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263