İçerisinde bulunduğumuz günlerde ortalık toz duman, Erken seçim kararı alınması ile başlayan süreçte İYİ Parti’nin seçime katılacağının YSK tarafından açıklanması sonrasında devam eden baş döndürücü sürecin anladığımız kadarı ile 24 Haziran akşamı sandıklar açılıncaya kadar yavaşlayacağı yok.

Türk insan siyaseti batılılara göre biraz daha fazla seviyor, İnsanımız siyasette daha duygusal, daha açık bir ifade ile Türk insanı siyaseti aklı ile değil duyguları ile yapıyor bu nedenle de var olan gerginlik siyaseti bir an olsun hayatımızdan çıkmak bilmiyor.

Bizim yaşımızda olanları bir kenara bıraktığımızda yeni nesil daha çok 12 Eylül 1980 ihtilali sonrasında seçimin yapıldığı 1983 yılını hatırlıyor, O gün iktidara gelen Turgut Özal sonrası, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit derken 03 Kasım 2002 yılından bu zamana kadarda Tayyip Erdoğan ile hayatına devam eden bir Türkiye gerçeği var.

Belki yıllar yılı “Her Türk Asker doğar” sözünü kendimize rehber edindiğimizden olsa gerek şartlar ne olursa olsun aradan ne kadar zaman geçerse geçsin, Türkiye’yi yönetecek olan kadroların askerlik mesleğinde olduğu gibi atama ile değil de seçim yolu ile geldiğini unutuyoruz.

Halbuki bizim memlekette her 4 yılda bir seçim yapılıyor ve bu seçime iyi hazırlanan kendisini topluma iyi anlatan siyasi partiler iktidara geliyor ve AK Parti örneğinde olduğu gibi kendini iyi anlattığından olsa gerek 16 yıldır iktidarda kalma başarısını gösteriyor.

24 Haziranda üstelik AK Parti hükümetine en başından beri destek veren ve aylar öncesinden “Bizim Cumhurbaşkanı adayımız Tayyip Erdoğan’dır ve MHP Cumhurbaşkanı adayı göstermeyecektir” diye açıklama yapan MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’nin isteği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ında “tamam” demesi ile yapılacak olan bir seçim var.

Bu meyanda AK Parti ile MHP’nin genel seçime birlikte girebilmek adına İttifak yapacakları seçmen listesinde beraber yer alacakları, bir partinin alacağı oyun diğer partinin de almış olarak sayılacağı bunun gerekçesinin de ittifakın bir ortağının baraj derdinin olmaması adına yapılması dikkat edilirse hep siyasi partiler yasası çerçevesinde hayata geçirilmiş çalışmalar.

AK Parti ile MHP kendilerine bir kez daha seçim kazandıracak böyle bir model ile seçime hazırlanırken muhtemelen “ biz böyle bir birliktelik içerisinde oluruz, Türkiye’de var olan diğer siyasi partilerin de zaten böyle bir oluşuma imza atmaları mümkün değil, dolayısı ile daha ilk turda hem Cumhurbaşkanlığını kazanırız hem de 600’e çıkan milletvekili sayısının çoğunluğunu alır işimize bakarız” diye düşünüyorlardı ki işer bir anda hiç kimse tarafından hesaplanamayan bir noktaya doğru evrilmiş oldu.

Normal şartlarda seçim öncesi Batı ülkelerinde bu şekilde gerginlik olmaz, oradaki seçmen yıllar içerisinde yapılan seçimleri ölüm kalım mücadelesi olarak görmez, seçim kaybetmenin dünyanın sonu olmadığını bilir, Demokrasiye olan inanç dolayısı ile bugün kaybedenin yarın yeniden kazanacağını bilir ve seçimi bir bayram olarak değerlendirir.

2002 yılında iktidara gelen AK Parti iktidarda kaldığı 16 yıllık dönem boyunca kabul etmek gerekir ki kemikleşmiş bir seçmen kitlesi oluşturdu, bu seçmen kitlesi her şart ve ortamda AK Partiye oy veriyor, parti yöneticileri hangi söylemi yapıyorlarsa onu doğru olarak kabul ediyor ve yıllarda böyle geçip gidiyordu.

Geçtiğimiz hafta içerisinde AK Parti ile MHP’nin yaptığı İttifakın karşısında seçime girip giremeyeceği son dakikaya kadar belli olmayan İYİ Partiye CHP’den 15 milletvekilinin katılması bu zamana kadar var olan tüm ezberleri bozdu, var olan bütün alışkanlıkları değiştirdi.

AK Partili dostlarımız sanıyoruz ki birden bire kendilerini ters köşe yapan bu hareketi beklemiyor olmalılar ki ilk anın şaşkınlığı ile ağızlarına gelen her küfrü her hakareti sarf etmekten bir dakika bile geri durmadılar CHP’nin İYİ Parti’nin seçime girmesini sağlayacak 15 milletvekilini vermesinin etik olmadığı noktasında geçmişte hangi belge varsa anlatmaya, paylaşmaya başladılar.

Aslında bugün yapılanın dün daha geniş çaplı yapıldığı AK Partili dostlarımızın bir kısmı tarafından bilinmiyor, bilenlerde muhtemelen bilmezlikten geliyor, Halbuki MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 08 Temmuz 2002 tarihinde Bursa/Kocayayla’da “Türkiye 03 Kasım 2002 tarihinde erken seçime gitmeli” dedi, Seçim yapıldı AK parti iktidar oldu. CHP 13 Aralık 2002'de TBMM'de 3 maddelik anayasa değişikliği Tayyip Erdoğan'ın seçilmesinin önündeki en büyük engeli oluşturan 76`ncı maddeyi değiştirdi. AK Partinin başına geçen ve son derece başarılı bir liderlik profili çizen Tayyip Erdoğan’da o gün bu gündür Partisinin iktidar olmasını sağladı.

MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli 17 Nisan tarihinde TBMM’de” Erken seçim 26 Ağustos'ta yapılmalı” çağrısını yaptı. 13 Aralık 2002 tarihinde Recep Tayyip Erdoğan’ın önünü açan CHP ,bu kezde Meral Akşener’in seçime katılabilmesinin önünü açtı.

Devlet Bahçeli’de, CHP’de 16 yıl önce yaptıklarını bugün yine yapıyorlar, AK Partili ve MHP’li dostlarımızda bu duruma ateş püskürüyorlar. Aslında her şey yerli yerinde, Her şey Anayasaya uygun, tek değişiklik Bahçeli ve CHP o gün Tayyip Erdoğan’ın önündeki engelleri kaldırmışlardı bugün Meral Akşener’in engelini kaldırıyorlar.

İngilizler derki “Deha Çok uzun bir sabırda gizlidirDevlet Bahçeli’deki sabır hiç kimsede yok CHP’nin hafızası da başka hiçbir siyasi kurum ve kuruluşta yok. Siyasi Partiler kanununda var olan ancak kullanılmasına bu gün gerek duyulan çalışmalar için seçmen neden birbirine giriyor anlayabilmiş değiliz.

Seçim eşit şartlarda yapılmalı, Her siyasi görüş TBMM’de temsil edilmeli, Cumhurbaşkanı olmak isteyen kim varsa yarışa katılabilme imkanları elinden alınmamalı, ancak bu şartlar sağlanırsa biz kendimizi “Demokrat” ülkemizi de “Demokrat bir ülke” haline getirebiliriz.

Gerisi kuru laftan ve hamasetten başka hiçbir şey değildir.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263