Son zamanlarda hep ciddi olaylar yaşıyoruz, hep tedirginiz…
Ekonomik sıkıntılar,
Ekonomik krizin tam göbeğindeyiz…
Akabinde bizim siyasette bitmek bilmeyen kavgalar..
Dışarıda ise kavga eder kargalar…
Ardından Suriye’ye harekât…
(Allah burada Mehmetçiklerimize kolaylık versin, ayaklarına taş değdirmesin inşallah)
Bunlar hep ciddi şeyler…
Yani özledik huzurlu yaşamayı, gülmeyi, kahkaha atmayı…
Aslında bazen hayatı tiye almak gerekiyor…
Tüm bunları düşünüyordum otobüste Çarşı’ya gelirken…
Bir de şunu düşündüm, ya ben yazı yazmada niye son günlerde biraz kaytarıyorum…
Aslında yazmak bizim yaşam tarzımız, aynı nefes almak gibi bir şey…
Ama sanıyorum benim yazı yazma tutkumu körelten biraz da artık insanların okuma alışkanlıklarından yavaş yavaş vaz geçmeleri…
Yazılı gazeteler çıkıyor. Bir ton masraf…
Kim okuyor kardeşim?
Bir çok gazeteyi ambalaj kağıdı olarak kullanıldığını biliyoruz…
İnsanlar ellerinde akıllı cihazlar okumayı bırakmışlar…
Eh okuma da bırakılınca biz yazıları ne için kimin için yazacağız?
Otobüste bunları düşünürken hemen karşımda oturan bir genç bayan boyuna telefonla konuşuyor… Bir ara sanki otobüsün radyosundan ses geliyor gibi geldi bana…
Bakınca anladım ki genç bayan habire telefonda birisiyle konuşuyor…
Ta Çarşı durağına kadar hep konuştu…
Hani karşısında birisi ile muhabbete koyulsa inanın bu kadar uzun sürmeyecek…
Dünya hali işte…
***
Gebze suratı asık ve biraz da çisentili bir havaya uyandı bugün…
Bu asık yüzlü ve kapalı hava da zaten moralsiz insanların genel hlavasını daha da kaçırıyor iyice…
Ne sinema…
Ne tiyatro…
Ne şenlik etkinliklerinde pek göremiyoruz insanları…
Bizi neşelendirecek hazır nüktedan kişilikleri olan Neyzen veya Cüce Şevkiler, Şair Eşrefler yok artık…
***
Neyzen’i tedavi eden doktorlar kesinlikle içmemesi için onu uyarmışlaardır… Bu doktorlardan biri bir gün Neyzen’i elinde rakı şişesiyle iskelede görür:
“Nereye gidiyorsun Tevfik?”
“İbrahim Çallı’ya”
“Elindeki ne?”
“Kiloluk rakı”
“Kilo ile içmeye utanmıyor musun?”
“Hepsi benim değil, yarısı Çallı”nın” der.
“Kendi hisseni dök öyle ise”
“Buna imkan yok!...Benim payım şişenin altında çünkü…” diye cevap verir…
***
Bir gün Talat Paşa, Neyzen Tevfik’e memurluk önermişti… Neyzen, Talat Paşa’nın bu önerisine gülerek şu cevabı verdi:
“Memur olunca ne olacağım?”
Talat Paşa, memurluğun erdemlerini saydıktan sonra :”Hiç…” der…
Neyzen, Paşa’ya dönerek:
“Ben bugün de bir ‘hiç’im, sıkıntıya ne gerek var?” der…
Bugünlük bu kadar sağlıcakla kalınız!