Sakarya Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi (İSEFAM), son günlerde yaşanan krizler ve zorlukların aynı zamanda beraberinde alternatif arayışlar, farklı bakış açıları ve birçok fırsat sunduğunu, bu nedenle İslam ekonomisinin, içinde bulunulan durumda çok daha iyi anlaşılması gerektiğini bildirdi.
İSEFAM, son günlerde Türk lirasına yapılan spekülatif atak üzerine öneriler içeren bildiri yayımladı.
Bildiride, Türkiye'nin son günlerde ekonomik bir baskı ve saldırı altında olduğu belirtildi.
Türkiye'de İslam ekonomisi ve finansı alanında çalışmalarını sürdüren merkezin, kendi uzmanlık alanına yönelik önerilerini kamuoyu ile paylaşmayı bir sorumluluk olarak gördüğü aktarılan bildiride, "Son günlerde yaşanan krizler ve zorluklar, aynı zamanda beraberinde alternatif arayışlar, farklı bakış açıları ve birçok fırsat da sunmaktadır. Bu nedenle İslam ekonomisinin, içinde bulunduğumuz durumda çok daha iyi anlaşılması gerektiğini ve söyleyecek güçlü bir sözümüzün olduğunu düşünüyoruz." ifadelerine yer verildi.
İslam ekonomisinin sadece finans kuruluşlarından oluşmadığı, bir sistem anlayışı sunduğu anlatılan bildiride, bu anlamda, işçinin hakkı, israfın yasak oluşu, çevre ve doğal kaynakların insanlara emanet olduğu bilinci ile tüketilmesi gibi finans dışındaki konularda da hem teorik hem de pratik çalışmalara ağırlık verilmesi gerektiği vurgulandı.
Üniversitelerde İslam ekonomisi ve finansı ile ilgili derslerin yaygınlaştırılması gerektiği belirtilen bildiride, faizsiz bir ekonominin de olabileceğini gündeme getiren iktisat eğitimine ihtiyaç olduğu ifade edildi.
İslam İşbirliği Teşkilatı ve D-8 gibi oluşumların ticaret ve para birlikleri ile ilgili komisyonlarının Türkiye'nin öncülüğünde aktif hale getirilmesi gerektiğine işaret edilen bildiride, uluslararası likidite yönetimi kuruluşlarının daha işlevsel hale getirilmesi tavsiyesinde bulunuldu.
Kripto paraların, dünya ticaretinin dolara olan bağımlılığını azaltabilecek fırsatlar sunduğu savunulan bildiride, Türkiye, Rusya, Çin, Hindistan, Pakistan, İran gibi ülkelerin merkez bankalarının ortaklık ve denetiminde üretilecek bir kripto paranın bölgedeki tüm ticari faaliyetlerde kullanılabileceği kaydedildi.
İslam ekonomisinin temelinde, üretime dayalı riskin adil bir şekilde paylaşıldığı kar-zarar ortaklığının yattığına dikkati çekilen bildiride, "Dünyadaki uygulamalarda olduğu gibi Türkiye'de de İslami açıdan belirli kriterler kullanılarak borsada işlem gören şirketlere yönelik İslami endeksler oluşturulmuştur. Bu endekslerin daha sağlıklı bir yapıya kavuşturularak daha geniş bir yatırımcı kitlesine hitap etmesi sağlanmalıdır. Bu şekilde tasarruflar, uzun vadeli yatırımlara yönlendirilmelidir." ifadelerine yer verildi.
Bildiride, "karz-ı hasen"in kurumsallaşması adına karz-ı hasen vakıflarının ve sandıklarının oluşturulması noktasında dünyadaki ve tarihteki tecrübeler dikkate alınarak kurumların tesis edilmesi gerektiği aktarılarak, zekatın kurumsallaşması ve teşvik edilmesi açısından devlet bünyesinde bir zekat kurumu ihdas edilmesi gerektiği belirtildi.
Önerilerin eksik ve geliştirilmesi gereken yönleri bulunduğuna işaret edilen bildiride, şunlar kaydedildi:
"Akademiden kamu kurumlarına kadar tüm paydaşların iş birlikleri ile bunların hayata geçirilmesi imkansız değildir. İçinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntılar, alternatifler üzerine daha fazla düşünmemize ve kenetlenmemize imkan sağlamaktadır. Türkiye’de İslam ekonomisi ve finansı alanında çalışma yapan bizler, bu önerilerin geliştirilmesinde ve hayata geçirilmesinde üzerimize düşenleri yapmaya hazır olduğumuzu belirtiyor ve ülkemizin bu sıkıntıları hep birlikte daha çok çalışarak atlatacağına ve daha da güçleneceğine inancımızın tam olduğunu vurgulamak istiyoruz."