Siyasette daha da önemlisi seçimlerde bazen adı sanı duyulmayan bir adayın son derece ünlü uzun yıllar devletin her kademesinde milletvekilliği, bakanlık, başbakanlık, Meclis başkanlığı yapmış bir isim karşısında iki seçimde özellikle de anlamsız yere tekrarlanan ikinci seçimde olağanüstü bir oy farkı ile kazanılacağını ispat etmesi açısından Ekrem İmamoğlu son derece önemli bir siyasi figürdür.
Dünyanın en büyük yerleşim merkezilerinde birisi olan İstanbul’u kazanmak hemen her siyasi parti için son derece önemlidir, Dikkat edin iktidara gelme amacında olan her siyasi parti yola çıkarken “Yerel seçimde İstanbul’u kazanan genel seçimde Türkiye’yi kazanır” gerçeğinden yola çıkarak hareket ederler.
Bilindiği gibi 1994 yılında RP adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’u kazanması ile başlayan süreç 2019 yılında yapılan yerel seçime kadar isimler değişik olsa da Erdoğan’ın siyasetinde İstanbul bir dünya görüşünün yönetiminde kaldı.
Türkiye’de “Siyasetin başkenti Ankara’dır ama paranın başkenti İstanbul’dur, bu yüzden olsa gerek İstanbul belediye başkanlığını kazanan siyasetçinin dönem sonunda hedefi Başbakanlıktır, Cumhurbaşkanlığıdır yani Türkiye’yi yönetmektir” şeklinde bir tanımlama mevcuttur.
İstanbul büyükşehir belediye başkanlığından sonra Erdoğan’ın siyasette var olan tüm makamları kazanmış olması buna en iyi örnektir, Bu durumu var eden gerekçe de o dönem okuduğu bir şiir dolayısı ile Pınarhisar cezaevine konulan Erdoğan için “Muhtar bile olamaz “denildiği günlerde milletin kendisini nasıl sahiplendiği gerçeği asla unutulmamalıdır.
Ekrem İmamoğlu 31 Mart 2019 tarihinde yapılan seçimde İstanbul belediye başkanlığını kazandı, 13 bin fark ile ilgili pek çok söylenti olunca YSK 2019 yılının haziran ayında seçimi bu kez bilindiği gibi 800 bin oy farkı ile kazandı.
2022 yılının mart ayında seçilen tüm belediye başkanları ile birlikte Ekrem İmamoğlu’da üçüncü yılını dolduracak, 2019 yılında İmamoğlu’na belediye başkanlığı için oy veren seçmen belediye meclisinde çoğunluğu AK Partiye verince büyükşehir belediyesinde zaten İmamoğlu açısından sıkıntı üzerine sıkıntının yaşanmasına vesile oluyor.
2023 yılının haziran ayında yada daha önce yapılacak bir Cumhurbaşkanlığı seçiminde ismi adaylık için geçen isimlerden birisi hatta en önemlisi Ekrem İmamoğlu’dur, her ne kadar CHP Genel başkanı Kemal Kılıçtaroğlu “Belediye başkanları aday olmayacak” dese de yapılanların İmamoğlu’nu adaylığa her geçen gün biraz daha yaklaştırdığı gerçeği ortaya çıkıyor.
Son birkaç gündür Ekrem İmamoğlu ile ilgili içişleri bakanı Süleyman Soylu’nun twitter üzerinden “başlattım” dediği soruşmanın gerekçesini de “ İstanbul büyükşehir belediyesinde alınan personellerin bir takın yasa dışı terör örgütlerine üye oldukları noktasında bir anlayış var” şeklinde konuşması İmamoğlu’nu bir kez daha ülke gündemine taşımış oldu.
Siyaset kurumu “İşbaşına seçimle gelen bir siyasetçinin bulunduğu makamdan gitmesi yine sandık vesilesi ile olmalıdır” ilkesinden hareket eder, Bu anlayış demokrasi ile yönetilen tüm ülkelerde başucu yazısıdır.
Bu çerçevede 2019 yılında yapılan seçimde İstanbul belediye başkanlığını kazanan Ekrem İmamoğlu’nun bulunduğu başkanlık koltuğundan kendisini 800 bin oy farkı ile o makama oturtan seçmen tarafından olmalıdır.
Dikkat edilirse İçişleri balkanı Süleyman Soylu’nun, İmamoğlu ile ilgili suçlamalarının netliği yok, bu durumda seçmen tarafından “İmamoğlu’na haksızlık ediliyor” şeklinde algılanıyor.
Bırakın büyük kurum ve kuruluşları 5 kişinin 10 kişinin çalıştığı işyerlerinde çalışmak için başvurandan bile “Sabıka kaydının” istendiği bir ülkede kesin bilgiler yerine varsayımlar ile hareket edilmesi Türk Devlet geleneği ile uyuşmasa gerek.
Ekrem İmamoğlu’nun bu olup bitenlerden son derece faydalı çıktığı hemen herkes tarafından dillendiriliyor,
Ancak bunların dışında bizim asıl anlatmak istediğimiz Seçmenin anasının ak sütü gibi oyları ile seçilen siyasetçilere müdahale edilmemesi oy ile gelenin oy ile gitmesidir.
Bu konuda büyük acılar yaşamış bir memleketin insanı olarak suyu akışına bırakmanın , seçmenin kanaatine müdahale etmemek, her şeyin demokrasi kuralları çerçevesinde cereyan etmesini sağlamak hepimizin en başta gelen görevidir.
Bu durum Ekrem İmamoğlu içinde geçerlidir ,
Sınırlarımız içerisinde siyaset yapanlar içinde geçerlidir.