İSTANBUL (AA) - Bezmialem Vakıf Üniversitesi Gastroenteroloji Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Başaranoğlu, Türkiye'de tanımlanan 88 bin 790 çölyak hastası bulunduğunu belirterek, "Çölyak hastalığında bilinen tek tedavi, glutenin ömür boyu diyetten çıkarılması olarak gösteriliyor." ifadesini kullandı.
Prof. Dr. Metin Başaranoğlu, "Çölyak Farkındalık Ayı" kapsamında yaptığı yazılı açıklamayla Çölyak hastalığına dair önemli bilgiler verdi.
"Genetik olarak bu hastalığı barındıran kişilerde buğday ve buğday ürünlerini tükettiğinde antikorlar (vücudun belli yapı taşlarını yabancı algılayan protein parçacıkları) oluşur." değerlendirmesini yapan Başaranoğlu, " Bu antikorlar hedef organ olan ince bağırsaklarda tahribat yaparak çölyak hastalığına neden olur. Türkiye'de tanımlanan 88 bin 790 çölyak hastası bulunuyor. Çölyak hastalığında bilinen tek tedavi, glutenin ömür boyu diyetten çıkarılması olarak gösteriliyor. Kadınlarda ve erkeklerde eşit oranda görülen Çölyak hastalığı; bazen ishal, karında şişkinlik, anoreksiya, kilo kaybı ya da kilo alamama gibi şikayetlere neden olurken bazen de karın ağrısı, kusma, kabızlık gibi belirtilerle ortaya çıkabiliyor. Hastalık esasen kendisini 6-24 aylık çocuklarda göstermeye başlıyor. Büyüme ve gelişme geriliği, büyümenin yavaş olması ve boy kısalığı, kilo kaybetme, huzursuzluk ve ergenliğin gecikmesi, diş minesinde kalıcı lekeler şeklinde belirtiler veriyor." yorumunda bulundu.
- "Demir eksikliğinin nedeni çölyak olabilir"
Başaranoğlu, bağırsakların tahrip olunca, tüketilen gıdaların sindirim ve emiliminin bozulduğunu belirterek, "Bu da yağ, protein ve karbonhidratların yanı sıra başlıca vitaminlerin ve mineralin eksikliklerine yol açar." ifadesini kullandı.
Başaranoğlu, demir eksikliği ve çölyak ilişkisine değinerek, "Çölyak hastalığı olanlarda demir eksikliğine bağlı kansızlık da görülebilir. Çölyak hastalığının neden olduğu bir demir eksikliğinin tedavisinde, ağızdan alınan demir ilaçları işe yaramaz. Çünkü demirin emilim yeri olan bağırsaklar hastalanmıştır. Ağızdan aldığınız demir preparatı emilip kana karışamaz ve dışkı ile atılır. İşte bu nedenle ağızdan alınan demir preparatlarına cevap vermeyen demir eksikliği olan hastalarda, çölyak hastalığının araştırılması gerekir." bilgisini verdi.
Çölyak hastalığı şüphesi olanların çölyak antikorları varlığı açısından kan testine tabi tutulması gerektiğini dile getiren Başaranoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Endomisiyal antikor IgG ve IgA, Doku transglutaminaz IgG ve IgA ve serum IgA değerleri ölçülür. Antikor sonuçları pozitif olan hastalarda, bir aşama ilerisine geçilir ve üst gastrointestinal system endoskopisi (gastroskopi-duodenoskopi) yapılır. Endoskopik inceleme sırasında ince bağırsakların ilk kısmı olarak kabul ettiğimiz duodenum mukozası incelenir. Eğer, kan ve patoloji sonuçları birbirini destekler nitelikteyse çölyak hastalığı tanısı konulur ve çölyak diyeti uygulanması önerilir. Çölyak hastalığının ilaçla tedavisi yoktur. Tek tedavisi gluten içeren gıdalardan uzak durmaktır. Sağlıklı ve kaliteli bir hayat sürmek isteyen her çölyak hastası, diyet kurallarına sıkı sıkıya uymak zorundadır. Çölyak hastalığı, diyette en ufak bir gevşekliğe izin vermez."
Başaranoğlu, "Uzun yıllardır devletimiz, çölyak hastaları için heyet raporu düzenlememize izin vermektedir. Raporlu olmak, hastanın glutensiz besinler için devletten ödenek almasını sağlıyor. Eskiden senede bir yenilenmesi gereken rapor artık 3 senede bir yenileniyor." ifadelerini kullandı.