Öne Çıkanlar dış işleri - 30 Ağustos Zafer Bayramı bilgi yarışması gözaltına alındı sahibinden.com

Donanma Komutanlığı'ndaki darbe girişimi davası

KOCAELİ (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 50'si tutuklu, 15'i firari 90 sanığın yargılandığı davada sanıklar, esasa ilişkin savunma yaptı.

Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatlar ve sanık yakınları katıldı.

Davaya müdahil olan Cumhurbaşkanlığı adına avukat Ömer Furkan Yayla da duruşmada hazır bulundu.

Mütalaada, "Darbe girişimini organize eden ve yönlendiren konumda olduğu, Sıkıyönetim Darbe Planı'nda görevlendirilmesinin bulunduğu, 11 Temmuz 2016'da sanıklardan 'Mert" kod isimli 'mahrem abi' Yakup Dalkılıç ile İstanbul Ümraniye’de örgüt üyelerinin katılımıyla düzenlenen eski Kuzey Deniz Saha Komutanı Kurmay Başkanı Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık'ın organize ettiği darbe toplantısına katıldığı, bu toplantıda darbe ile ilgili olarak talimatları aldığı, Donanma Komutanlığı ve bağlı birliklerde darbe girişimini yönlendiren, sevk ve idare eden amirallerden olduğu, darbe girişimi gecesi darbeyi yönlendiren üst tepe yönetimi ile sürekli irtibat halinde olduğu, amiraller Ahmet İskender Yıldırım ve Yalçın Payal'ın gözaltına alınıp cezaevi aracıyla İstanbul'a gönderdiği, Donanma Komutanlığı’nda kendisine karşı gelen bazı subayları gözaltına aldırarak nezarete koydurduğu, Cumhurbaşkanının çağrısı üzerine sokağa çıkan ve Donanma Komutanlığı kapısı önünde toplanan vatandaşların dağılması amacıyla askeri personele ateş emri verip, ateş ettirdiği, kendisinin de ateş ettiği, darbe girişimi nedeniyle SABKOR nedeniyle kaldırılan gemilerin donanma limanına yanaşmasının yasak olduğunu, yaklaşacak gemilere ateş açılacağı şeklinde anons yaptırdığı, darbe girişiminin başarısız olması sonrasında diğer amiraller Ayhan Bay ve Nazmi Ekici ile kaçarak bir müddet Kocaeli'de, sonrasında da İstanbul'da saklandığı" belirtilen, "Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası ile TCK'nın 266, 53, 63, 58/9, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 5/1-2 maddesinin tatbiki talep edilen, örgüt tarafından "Seçkin" kod ismi verilen tutuklu sanıklardan eski Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren, esasa ilişkin savunma yaptı.

İmren, 15 Temmuz 2016'da akşam saatlerinde evinde olduğu sırada, dönemin Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay'ın, sabotaj olacağı gerekçesiyle Donanma Komutanlığı'nda turuncu alarm verdiğini, birliğin kapılarını kapattırdığını ve daha sonra alarmı kırmızı seviyesine çıkararak, bazı personelin üsse gelmesi için mesaj çektirdiğini duyduğunu anlattı.

Kendisinin de üsse giderek, birliğin emniyeti için gerekli tedbirleri aldırdığını belirten İmren, "O sırada TRT'de sıkıyönetim bildirisinin okunduğunu gördüm. Personele de izlemelerini söyledim. Daha sonra Genelkurmay Başkanlığı'ndan sıkıyönetim mesajı geldi. Gelen emirde, amiraller Ahmet İskender Yıldırım ve Yalçın Payal'ın gözaltına alınması isteniyordu. Zor kullanmadan iki amirali Merkez Komutanlığı'na götürdüm. Daha sonra da cezaevi aracına bindirerek, İstanbul'a gönderdim." diye konuştu.

- Vatandaşlara "zombi" benzetmesi

O sırada dışarıdan seslerin geldiğini, Cumhurbaşkanının sokağa davet etmesiyle halkın Donanma'nın önünde toplandığını gördüklerini aktaran İmren, şunları öne sürdü:

"Halk galeyana gelmiş, içeriye girmeye çalışıyordu. Cumhurbaşkanı halka sokakları çıkın demişti, askeri birlikleri basın mı demişti ki, insanlar kapıya dayandı. Zombi gibi kapıya dayanmışlar, içeri girmeye çalışıyorlardı. Eylemlerinizi Anıtpark'ta yapın, buradan uzaklaşın diye uyardım. Beni linç etmek için üzerime yürüdüler. Elimle ittim. Belimdeki boş olan tabancamı çekerek, korkutmak amacıyla havaya doğru kaldırdım. Bu hareketimi askerler de ateş serbest olarak anladılar ve havaya ateş ettiler."

- "Emir versem orayı kan gölüne çevirirlerdi"

Sanık İmren, Garnizon Komutanı olarak 14 birliğin kendisine bağlı olduğunu ancak 2 birlikten asker görevlendirdiğini belirterek, "Orantısız güç kullanmadım. İstesem bütün birliklerden askerler alıp, kapıdaki kalabalığa müdahale edebilirdim. Askerlere, üssün önünde toplananlara ateş edin emri versem, hiç tereddütsüz yerine getirirlerdi. Öl desem ölürler, vur desem vururlardı. Orayı kan gölüne çevirirlerdi. Ama yapmadım. Sivillerin üzerine ateş emri verecek kadar aklımı yitirmedim." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanına hakaret etmediğini, askerlere halkın üzerine ateş edin emri vermediğini ileri süren İmren, aleyhinde ifade veren bazı tanık ve sanıkların kendisine iftira attığını savundu.

-"Rambo gibi dolaşırım, kimse bana karışamaz"

Genelkurmay Başkanlığı'ndan gelen emirleri yerine getirdiğini öne süren Hayrettin İmren, şöyle konuştu:

"Darbeyi ve FETÖ'yü övmedim. Fetullah Gülen için 'mehdi' veya 'mesih' gibi övücü bir söylemim olmadı. Ülkede ekonomi kötüye gidiyor şeklinde bir şey söylemedim. 15 Temmuz'da ekonomi gayet iyiydi. Ben sadece üs komutanı olarak birliğimi korudum. Sonuçta Deniz Ana Üs Komutanıydım. Üs benim. Rambo gibi giyinir, dolaşırım. Kimse bana karışamaz. O akşam halk, kovboy filmlerindeki Kızılderililer gibi üssün etrafından dolaşıyordu. Ne yapsaydım, evde mi otursaydım. Beni sadece Deniz Kuvvetleri Komutanı görevden alabilir. O akşam kendisine mesaj atarak görevimin başında olduğumu söyledim. Bana görevden alındığıma dair bir mesaj atmadı, telefon edip sözlü bir şey de söylemedi. 15 Temmuz'da görevimin başındaydım. Daha sonra KHK ile meslekten atıldım."

Savaş gemilerinin seyre çıkarılması emrini firari amiral Ayhan Bay'ın verdiğini, bu konuda kendisinin hiçbir bilgisinin olmadığını ileri süren İmren, gemiler kaldırıldığında Poyraz Liman'nın savunmasız kaldığını, sivil teknelerin yaklaşması durumunda ateş edileceği yönünde telsizden anons ettirdiğini belirterek, "Seyre kalkan gemiler nasıl olduysa bu anonsu duymuşlar. Bu anonsun kendileri için yapıldığını sanmışlar. Bu nedenle limana geri dönmemişler. Halbuki, bizim tüfekle ateş açmamız savaş gemilerini etkilemez. Hem biz kendi gemimize niye ateş açalım." ifadelerini kullandı.

Dönemin Gölcük İlçe Emniyet Müdürü Mustafa Faruk Keskin'e silah çektiği suçlamasını da kabul etmeyen İmren, o gece kendisini hiç görmediğini savunarak, "Mustafa Bey bu iddiasını kanıtlarsa, kendisine cezaevinden özür mektubu yazacağım." dedi.

İmren, iki amiralin bulunduğu cezaevi aracında görevlendirdiği Merkez Komutanlığı Koruma Tim Komutanı tutuklu sanık Murat Göktürk'ün bu görevi yerine getirmek istemediğini ancak kendisinin onu zorla araca bindirdiğini ve emirlerini yerine getirmesi konusunda sert uyarılarda bulunduğunu söyledi.

Genelkurmay'dan gelen emirleri yerine getirdiğini savunan İmren, "Avukatımın savunma yapmasını istemiyorum. Etkin pişmanlıktan yararlanmak istemiyorum. Bana daha fazla ceza verilsin. Burada yargılanan silah arkadaşlarımdan sonra cezaevinden çıkmak istiyorum. Onlardan önce dışarı çıkarsam hayat bana haram olsun. Eğer vatan haini değilsem, Allah beni ve arkadaşlarımı buradan çıkarsın." ifadesini kullandı.

Mahkeme Heyeti Başkanı Yusuf Sevimli'nin, "Cezaevindeki darbe ve FETÖ sanıklarında, Anayasal ve demokratik düzenin değişeceğine olan inanç var mı?" sorusuna ise İmren, "Ben tek kişilik hücrede kalıyorum. Allah ile baş başayım. Kimseyle konuşmuyorum. Neler konuşuluyor, bilmiyorum." şeklinde cevap verdi.

Sanık avukatı Çiğdem Gündüz Hanoğlu, müvekkilinin yaklaşık 2 yıldır hürriyetinden yoksun bırakıldığını, bu durumun masumiyet karinesine aykırı olduğunu savunarak, "Müvekkile isnat edilen suçlamalar haksız ve mesnetsiz olup, atılı suçlardan beraat kararı verilmesini ve tahliyesini talep ediyoruz." diye konuştu.

Başkan Sevimli, "Hala amiral mi sanıyorsun kendini? Rütbelerin sökülmedi mi?" şeklindeki sorması üzerine İmren, "Onu Allah bilir." diye cevapladı.

- Enver Kılıç'ın savunması

Mütalaada, "Örgüt içinde üst seviyede mahrem/sivil abi konumunda olduğu, diğer mahrem abilerle firari darbeci amiraller Ayhan Bay, Nazmi Ekici ve Hayrettin İmren'in Kocaeli'de saklanmalarına ve barınmalarına yardımcı oldukları, yine kendi sevk ve idarelerindeki otomobille 09 Ağustos 2016'da İstanbul'a gitmelerini sağladıkları, giderken aracıyla eskortluk yaptığı ByLock kullanıcısı olduğu" belirtilen, "Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası ile TCK'nin 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1-2 maddesinin tatbiki talep edilen tutuklu sanık eski öğretmen Enver Kılıç, esasa ilişkin savunmasında suçsuz olduğunu ileri sürdü.

Üst seviyede mahrem abi olduğu iddiasını kabul etmeyen Kılıç, terör örgütü üyesi ve yöneticisi olmadığını, darbe planı yapmadığını ve darbeyle ilgili kimseye telkinde bulunmadığını öne sürdü.

Firari amiralleri tanımadığını, onları saklamadığını ve İstanbul'a götürmediğini savunan Kılıç, şöyle konuştu:

"Bu suçlamalarla ilgili bazı sanık ve tanık beyanları olsa da dosyada somut delil yoktur. PTS kayıtlarının ise saatlerinde hatalar vardır. Ben o gün İstanbul'a gidip gitmediğimi hatırlamıyorum. Gitsem de bu çok doğal bir şeydir. Çünkü ben İstanbul'a doğdum ve büyüdüm. Ailem, akrabalar oradadır. Sık sık İstanbul'a giderim, akrabalarımı ziyaret ederim. Zaten amiraller Hayrettin İmren ve Nazmi Ekici savunmalarında beni tanımadıklarını beyan etmişlerdi. Ayrıca ByLock kullanmadım. Kime mesaj atmışım, kimden mesaj gelmiş kayıtlarda böyle bir bilgi yok. Ben mor beyin mağduru olabilirim."

Sanık Kılıç, suçsuz olduğunu ifade ederek beraatini ve tahliyesini talep etti.

Sanık avukatı Murat Altun da müvekkili hakkındaki suçlamaların mesnetsiz olduğunu ve dosyada somut delil olmadığını ileri sürdü.

Müvekkilinin darbeci amiralleri koruduğu, sakladığı ve İstanbul'a götürdüğü suçlamalarını kabul etmediklerini belirterek, şunları kaydetti:

"Darbe girişimi, 16 Temmuz 2016 sabahı suç olarak sona ermiştir. Müvekkilimin amiralleri götüren araçlara eskortluk yaptığı doğru bile olsa, bu olay 9 Eylül'de gerçekleşmiştir. Dolayısıyla müvekkilime 'Anayasal düzeni zorla değiştirme' suçundan ceza verilemez. Ancak TCK'nin 283. maddesi uyarınca, suç işleyen bir kişiye araştırma, yakalanma, tutuklanma veya hükmün infazından kurtulması için yardım etmekten ceza verilebilir. Ayrıca, Cumhurbaşkanlığı avukatının bu dava ile Akıncı Üssü davasının benzer bir dava olduğu yönündeki beyanına katılmıyoruz. Çünkü Akıncı Üssü'nde sivil mahrem abiler de yakalandı. Ama Donanma davasında böyle bir şey olmadı."

Altun, müvekkilinin beraat ve tahliyesini istedi.

Mahkeme heyeti, diğer sanıkların esasa ilişkin savunmalarını yapmaları için duruşmaya yarına kadar ara verdi.

- Mütalaada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemi

Mütalaada, eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren ve eski Güney Grup Görevi Komutanı Tuğamiral Nazmi Ekici ile kurmay albayların da aralarında bulunduğu 51 sanık hakkında, "anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs" suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.

Eski Donanma Komutanı emekli Oramiral Veysel Kösele ile Komodor Levent Kerim Uça'nın derdest edildiği TCG Yavuz Gemisi Komutanı eski Kurmay Yarbay Sezai Özgür Öztürk ve 15 personeli ile İstanbul Moda açıklarında top atışı yapılan TCG Kemalreis Gemisi Komutanı Yarbay Arif Çıtlık, TCG Turgutreis Gemisi 2. Komutanı Kurmay Yarbay Ali Kocamanoğlu, TCG Salihreis Gemisi 2. Komutanı Sami Tulgar, TCG Oruçreis Gemisi 2. Komutanı Özgür Gencer, bu suçtan cezalandırılmaları istenen sanıklar arasında yer alıyor.

- İddianameden

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı şüpheli olduğu iddianamede, eski Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hakan Üstem, eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren, eski Kuzey Deniz Saha Komutanı Kurmay Başkanı Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık, eski Güney Grup Görevi Komutanı Tuğamiral Nazmi Ekici, eski Sahil Güvenlik Komutanlığı Harekat Başkanı Süleyman Yarayan, eski Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay, eski Deniz Hava Komutanı Tuğamiral Tezcan Kızılelma, eski Genelkurmay Konsept Teşkilat ve Harbe Hazırlık Daire Başkanı Gürel Kaynak, eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Muharrem Aslan, eski Harp Filosu Komutanlığı Kurmay Başkanı Murat Erdem ile Donanma Komutanlığı'nda görevli askerlerin "mahrem abileri" konumundaki 18 sivil ve 1 asker öğretmenin de aralarında yer aldığı 90 şüpheli bulunuyor.

İddianamede, terör örgütü elebaşı Gülen hakkında, "cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs", "silahlı örgüt kurma veya yönetme" ve "silahla birden fazla kişiyle birlikte yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ile 19 yıldan 36 yıl 6 aya kadar hapis cezası isteniyor.

Şüpheli askerlerle irtibatlı olan, onları darbe toplantılarına götüren ve kaçtıkları dönemde saklayan, Donanma Komutanlığı'nda görevli askerlerin "mahrem abileri" konumundaki 18'i sivil, 1'i asker öğretmen ile Donanma Komutanlığı'nda darbe girişimini yönettiği belirtilen tutuklu sanıklar Hakan Üstem, Hayrettin İmren, Ömer Faruk Harmancık, Nazmi Ekici, Süleyman Yarayan, Tezcan Kızılelma, Gürel Kaynak, Muharrem Aslan ve Murat Erdem ile firari sanık Ayhan Bay hakkında ağırlaştırılmış müebbet ile 19 yıldan 36 yıl 6 aya kadar hapis cezası istenen iddianamede, diğer sanıkların ise ağırlaştırılmış müebbet ile 7 yıl 6 aydan 29 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263