Öne Çıkanlar Bilecik Bursa ziyaret öğrenci Turkcell

SAKARYA (AA) - ÖMER FARUK CEBECİ - Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Selvi, bütün meselelerde olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti'nin Ermeni meselesinde de çözümün kendi içinde olduğunu belirterek, "Avrupa ve diğer devletler karşısında kendi yolunu ve geleceğini çizen bir Türkiye var, bu Türkiye istenmiyor. Ermeniler bu yüzden dışarıdan bir siyasi baskı aracı olarak kullanılıyor ama daha tehlikelisi PKK silahlı bir araç olarak kullanılıyor." dedi.

Selvi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti'nin karşı karşıya kaldığı en önemli meselelerden birinin Ermeni meselesi olduğunu, bu konunun Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik sürecinde önüne konulduğunu söyledi.

Türkiye'nin, uluslararası alanda 1915 olaylarının bir soykırım olmadığını tarihçilerle ve belgelerle kanıtlayabilecek durumda olduğunu ifade eden Selvi, "Bu işi, tarafsız akademik tarihçiler otursun, arşiv belgelerini ele alsınlar, soykırım mı değil mi buna Ermeni ve Türk tarihçiler karar versin. Buna, Avrupa parlamentoları Fransız, İtalyan, Amerikan, Rus ve Alman parlamentoları karar vermesin. Uluslararası alanda Türk hükümetlerini sıkıştırmak isteyenler her zaman bu Ermeni dosyasını Türkiye'nin önüne sunmuşlardır." diye konuştu.

- "Avrupa, Ermenileri Türklere karşı araç olarak kullanmaya devam ediyor"

Selvi, ne 1915'te ne de Sultan Abdülhamid döneminde Ermenilere karşı kasten ve bilinçli bir imha politikası olduğunu vurgulayarak, "soykırım" kavramının İkinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıktığını ve bu tarihten sonra uluslararası alanda Türkiye'yi sıkıştırmak isteyen ülkeler tarafından kullanıldığını anlattı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, 24 Nisan'ı sözde Ermeni soykırımını "anma günü" ilan eden kararnameyi onaylamasına işaret eden Selvi, Macron'un Fransa'da karşılaştığı sorunları aşabilmesi, seçimde 400 bin Ermeni'nin oyunu alabilmesi için bu adımın önemli olduğuna değindi.

Türkiye'nin bu konuda uluslararası alanda sesini yükseltmesi ve akademik çalışmaların artması gerektiğini dile getiren Selvi, şöyle devam etti:

"Avrupa, her zamanki gibi, nasıl bu Ermenileri 1915'te sevk edip bir araç olarak kullandıysa bugün yine Türklere karşı bir araç olarak kullanmaya devam ediyor. Bütün meselelerimizde olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti'nin Ermeni meselesinde de çözümü kendi içindedir. Avrupa ve diğer devletler karşısında kendi yolunu ve geleceğini çizen bir Türkiye var, bu Türkiye istenmiyor. Ermeniler bu yüzden dışarıdan bir siyasi baskı aracı olarak kullanılıyor ama daha tehlikelisi PKK silahlı bir araç olarak kullanılıyor."

S-400 alımı konusuna değinen Selvi, "Mesele, Türkiye'nin kimden silah alacağı meselesidir, Türkiye'nin Orta Doğu'da kiminle müttefik olacağı meselesidir, Türkiye'nin ithalat ve ihracat dengesinde kimlerle alışveriş yapacağı meselesidir, iktisadi ve askeri bir meseledir. Ermeniler bu meselenin içinde 1915'teki gibi sadece araç olarak kullanılan küçük bir nüvedir." ifadesini kullandı.

Selvi, Ermenilerin yaşanan tüm olaylara rağmen lobi faaliyetlerine devam ettiğini, dünyanın her yerinde propaganda yaptıklarını, Türkiye'nin de bu alanda sahada olması gerektiğini söyleyerek, Avrupa'daki ve Amerika'daki bilgi birikimini tersine çevirecek akademik yönden çalışmalar, konferanslar, bilgilendirme toplantıları, makaleler hazırlanması gerektiğine işaret etti.

- "24 Nisan, bugünkü manada teröristlerin yakalanmasıyla alakalı bir karar"

SAÜ Türk Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Fikrettin Yavuz da 1915'te yaşananların bir anda vuku bulmadığını, 19. yüzyılda milliyetçilik akımının ve bu akımın desteklediği ayrılıkçı grupların ortaya çıktığını anlattı.

Ermenilerin bağımsızlık için nüfuslarının fazla olmadığı bir yerde terörü kullanmak istediklerini belirten Yavuz, "24 Nisan 1915'te alınan karar aslında çete başı ve komitecilerin yakalanmasıyla alakalı. Bugün Fransa'da Macron'un verdiği kararın çıkma sebebinin onların 'soykırım' dediği tehcirle hiçbir alakası yok. 24 Nisan'da alınan karar bugünkü manada teröristlerin yakalanmasıyla alakalı bir karar. Bu, uygulanıyor fakat ayaklanma devam ettiği için mayıs ayının sonunda tehcir kararı çıkarıyor." şeklinde konuştu.

Tehcir kararının, savaş bölgesinde yaşayan Ermeniler'in, yine devletin içerisindeki başka bir bölgeye devlet eliyle nakledilmesi manasını taşıdığının altını çizen Yavuz, tarihe bakıldığında bu kararın sadece Osmanlı tarafından uygulandığı yönünde bir algının olduğunu ancak dünyadaki birçok ülkenin bunu yaptığını dile getirdi.

Bunun en iyi örneğinin 1830'lu yıllardan Amerikan Senatosunda Kızılderililerin yerlerinden alınması kararı olduğunu aktaran Yavuz, "Kızılderililer yaşadıkları yerden alınarak bin kilometre yürütülür. Bu esnada binlerce insan ölür. Bu nereden çıkmış? Yaşadıkları yerde altın bulunuyor, Amerikalılar onları alıp oradan başka yere götürüyor. Bununla tehciri karşılaştırdığınızda, tehcirde bir zorunluluk söz konusu. Bir taraftan varlık yokluk savaşı, diğer taraftan içinizde düşmanla iş birliği yapan ya da asayişi bozan gelişmeler var. Osmanlı Devleti, savaş için böyle bir önlem aldı. Amerika örneğine baktığınızda sırf altın bulunduğu için Kızılderilileri oradan alıp öbür tarafa yürüttüler." değerlendirmesinde bulundu.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263