İSTANBUL (AA) - Aksu Vital Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Aksu, " Tarım Bakanlığı nezdinde ruhsatlandırılan gıda takviyelerinin, en azından Avrupa standartlarına, AB’de kabul edilmiş sağlık beyanlarının kabul edilmesi ve Türkiye’de de uygulanması gibi bir zorunlu ihtiyaç var. Bir şeyin doğrusu tarif edilmezse yanlışı asla sınırlandırılamaz." dedi.
Aksu Vital ve Düzce Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen "Geleneksel Tıp Uygulamalarında Kalite ve Standardizasyon 2. Çalıştayı"nda akademisyenler ve sektörün öncüleri standartlarının belirlenmesi için çalışma yaptı.
Çalıştayın açılışında bir konuşma yapan Aksu, Türkiye’nin geleneksel ve tamamlayıcı tıp alanında gelişen ülkelerin gerisinde kaldığını ifade ederek, bu alanda süratle çalışılması gerektiğini söyledi.
Aksu Vital’in 30’uncu kuruluş yıl dönümünü kutladığını ifade eden Aksu, “Otuz yıllık uğraş ve serüvende her gün daha iyisini yapmanın peşinde koştuk. Ülkemizle beraber, sektörle beraber biz sektörü, sektör bizi büyüttü. Hep beraber öğreniyoruz ve gelişiyoruz.” bilgilerini verdi.
Aksu Vital’in 150 çalışanıyla, 10 bin metrekare kapalı alanda 400’e yakın ürün ürettiğini anlatan Aksu, Düzce Üniversitesi ve diğer üniversitelerin katkılarıyla ilerlediklerini anlattı.
Gıda takviyeleri üretiminde ürünlerin standardizasyonunda zorluk yaşadıklarını anlatan Aksu, kullanılan bitkilerin miktar ve standartlarının ölçülememesi ve beyan edilememesi sorunuyla karşı karşıya bulunduklarını ifade etti.
Konuyla ilgili Prof. Dr. Halil İbrahim Uğraş ile bir görüşmeleri esnasında iş birliği fikrinin doğduğunu anlatan Aksu, “Oluşacak standartlar haksız rekabeti ortadan kaldıracağı gibi aynı zamanda tüketicinin neyi ne kadar kullandığını, ne kadar kullanması gerektiğini bilmesine yardımcı olacak. Dolayısıyla katkılarımızı önemsiyoruz.” ifadelerini kullandı.
- “Hocalarımızdan destek istiyoruz”
Bugün yapılan çalıştayla önemli çıktılar alınmasını umduklarını aktaran Aksu, şarlatanların geleneksel ve tamamlayıcı tıbbı suistimal etmesinin önüne geçilmesi gerektiğini kaydetti.
Şarlatanların kutsal değerleri de işe katarak ürün tanıtımı yaptığını dile getiren Aksu, profesyonel çalışan firmaların kendisini yeterince ifade edemediğini, kuş diliyle konuşur gibi ilerlediğini kaydetti.
Aksu şöyle konuştu:
“Şu anda Tarım Bakanlığı nezdinde ruhsatlandırılan gıda takviyelerinin, en azından Avrupa standartlarına, AB’de kabul edilmiş sağlık beyanlarının kabul edilmesi ve Türkiye’de de uygulanması gibi bir zorunlu ihtiyaç var. Bir şeyin doğrusu tarif edilmezse yanlışı asla sınırlandırılamaz. Doğrusu bilinmeyen şeyin yanlışı konumlandırılamaz. Öyleyse bu konuda Sağlık Bakanlığı’mızın ve değerli hocalarımızın da katkılarıyla sağlık beyanlarının kabul edilmesi ve tanımlanması konusunda adım atılmalı. Bu noktada hocalarımızdan destek istiyoruz. Aksi takdirde hem haksız rekabetin hem de istismarcıların önünü kesmenin mümkün olmadığını düşünüyorum.”
- "Mucize kremleri” satan yayınlara hala rastlanıyor"
Çalıştayın açılışında bir sunum yapan Düzce Üniversitesi Çevre ve Sağlık Teknolojilerinde İhtisaslaşma Koordinatörü Prof. Dr. Halil İbrahim Uğraş, geleneksel tıbbın özellikle çeşitli televizyon kanallarında sürekli olarak suistimal edildiğini ifade etti.
Geleneksel tıpta kalite ve standartları belirleyen bir platform oluşturmayı hedeflediklerini anlatan Uğraş, bu yapının akademisyenler ve dernekler üstü bir yapıda kurgulanmasına gayret ettiklerini kaydetti.
İşini gerçekten düzgün yapan geleneksel tıp firmalarıyla “merdiven altı” işletmelerin birbirinden ayrılmasını sağlamayı hedeflediklerini anlatan Uğraş, şöyle konuştu:
“Esasında yönetmelikler var ama dünyada görüyoruz ki bağımsız organizasyonlar ve ve bunlar halk nezdinde bazen daha ön plana çıkabiliyorlar. Uluslararası standartlara bağlı kalıyoruz biz ülke olarak. Dedik ki ‘Neden biz kendi standartlarımızı belirlemiyoruz?’ Geleneksel tıpta biz diğer ülkelerden çok daha geride kaldık. 2014 yılında sağ olsun Sağlık Bakanlığı’mız bu işi gerçekten olması gereken yere oturtmaya karar verdi ve bence de çok doğru bir karar verdi.”
Yapılan düzenlemelere rağmen televizyon kanallarını gezinirken “Mucize kremleri” satan yayınlara hala rastladığını belirten Uğraş, şu örneği verdi:
“Adam yayında ‘mucize kremi’ satıyor. Yanında teyzeler, amcalar var ve diyor ki, ‘Amca görüyorsunuz yürüyemiyor, 10 dakika sonra buradan koşarak gidecek.’ 59 liraya, iki paket lanet zehir parasına. Bakın söylemler çok önemli, pazarlamayı biliyorlar gerçekten. Dikkat ettim, bir müddet sonra sedef ve mantara da iyi geldiğini söyledi. Durmadı devam ediyor. Bir müddet sonra ayak kokusuna da iyi geliyor dedi. Ertesi gün baktım aynı adam bu sefer cinsel destek haplarına dönmüş. Bu noktanın ortadan kalkması için biz bilim insanlarına çok fazla iş düşüyor.”
- “Bürokratik olarak ulaşamadığımız yerlere bağımsız organizasyonlarla ulaşabiliriz”
Uğraş, “Geleneksel tıbbın sınırlarını belirlemediğimiz zaman ne yazık ki bu iş şarlatanların eline düşüyor. Doğru yapanlarla merdiven altları birbiriyle karışıyor. Evet devletimiz çalışma yapıyor ama bağımsız organizasyonların da çalışma yapması lazım. Bürokratik olarak ulaşamadığımız yerlere bağımsız organizasyonlarla ulaşabiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve Kalkınma Bakanlığı’nın başlattığı Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması kapsamında Düzce Üniversitesi’nin 5 üniversite ile beraber pilot üniversite seçildiğini anımsatan Uğraş, Düzce Üniversitesi’nin ihtisaslaşma alanı olarak geleneksel ve tamamlayıcı tıbbı seçtiğini söyledi.
Standartları belirleyen bir platform oluşturmak için harekete geçtiklerini anlatan Uğraş, “Kuruluş aşamasında olduğumuz Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp uygulamalarında Kalite Standardizasyon Platformu, bu alanda standartları belirleyecek. Örneğin bir aktar ada çayı satıyorsa bu adaçayını tescil ettirdiğini koymamız lazım. Bu ada çayını kim tescil edecek bunu yazmamız lazım. Adaçayının nem değeri ne olmalı, bu ada çayının toksik bileşenlerin limit değeri ne olmalı? Bir krem satıyorsak bu kremin içindeki etken maddenin değeri ne olmalı? Veya bir hacamat uygulaması var ise bu hacamat uygulaması nasıl olmalı? Gibi somut verilerin olması gerekiyor.” diye konuştu.
Uğraş, yapılacak çalıştaylarla standartların belirleneceğini belirterek, ardından standartları halka tanıtacaklarını söyledi. Tüm standartları kısa sürede belirlemelerinin zorluğuna işaret eden Uğraş, ilk etapta en yaygın bitki ve uygulama türlerine odaklandıklarını kaydetti.
Uğraş, standartların belirlenmesinde sonra kurumsal kimliğin oluşmasıyla ilgili faaliyetlere yöneleceklerini söyledi.
- “Türkiye’de 44 yetkili uygulama merkezi var”
Sağlık Bakanlığı Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Daire Başkanı Dr. Mehmet Zafer Kalaycı, bakanlığın 2014’te yayınlanan yönetmelikle öncülük yaptığını ifade ederek, geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın üniversiteler eliyle gelişmesini beklediklerini kaydetti.
Gelinen noktada Düzce Üniversitesi’nin konuyu sahiplenip bu alanda çalışmalar yapmasından memnuniyet duyduklarını anlatan Kalaycı, “Kanıta dayalı çalışmalar çok önemli. Dünyada bu alanda geri değiliz, çünkü bunu bir üniversite sahiplendi. Bu iş standardize olacak.” dedi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) 2014-2023 Stratejik Planı’nda gelinmesi gereken nokta olarak tabir edilen noktaya Düzce Üniversitesi’nin şimdiden ulaştığını aktaran Kalaycı, Sağlık Bakanlığı’nın da bu alanda dünyanın ilerisinde olduğunu kaydetti.
Ekim ayı verilerine göre Türkiye’de 44 tane üniversitede yetkili uygulama merkezi bulunduğunu aktaran Kalaycı, bunun 24 tanesinin bakanlığa bağlı eğitim ve araştırma hastanelerinde, 15 tanesi devlet üniversitesi ve 5 tanesinin de vakıf üniversiteleri bünyesinde bulunduğunu belirtti.
Çalıştaya Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nigar Demircan Çakar’ın yanı sıra pek çok akademisyen, bürokrat ve sektör temsilcisi katıldı. Çalıştay açılış konuşmalarının ve sunumların ardından farklı ihtisas alanlarında faaliyet gösteren akademisyenlerin kendi branşlarıyla ilgili masalarda çalıştay için hazırladıkları notlarını paylaştılar.