İSTANBUL (AA) - Medicana Internatıonal İstanbul Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Songül Şerefhanoğlu, löseminin kadınlara oranla erkeklerde daha sık görüldüğünü ve lösemiye özellikle beyaz ırkta, siyah ve sarı ırka göre daha fazla rastlandığını bildirdi.
Şerefhanoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, akut ve kronik lösemiler hakkında bilgi verdi.
Hematoloji kanserlerin (akut ve kronik lösemiler, lenfomalar ve Multiple Myeloma) hayatı tehdit eden erken tanı ve tedavi başlanması gereken kanserler arasında olduğunu belirterek, "Toplumda kan kanserinin türlerinden biri olarak bilinen lösemi, kemik iliğinden kaynağını alan ve kan üreten kök hücrelerinden birinin, çeşitli etkenlerin bir araya gelmesi ile gelişiminin bir basamağında duraklaması ve kontrolsüz aşırı çoğalmaya başlamasıdır. Lösemi öncelikle kemik iliğini, sonrasında da tüm organları ele geçirir. Vücudun kan üretim sistemi olan kemik iliği ve lenfatik sistemi etkileyen lösemi, tedavi edilmezse ilerleyici seyir gösteren kötü huylu kanserlerdendir." ifadelerini kullandı.
- "Halsizlik ve çabuk yorulma lösemi belirtisi olabilir"
Löseminin, olgunlaşmış akyuvarların kontrolsüz artışına bağlı oluşursa kronik ve yavaş seyirli olduğunu dile getiren Şerefhanoğlu, şunları kaydetti:
"Olgunlaşmamış akyuvarların kontrolsüz artışına bağlı gelişenler ise akut yani hızlı seyirli olarak tanımlanır. Hızlı seyirli olan kan kanserleri sıklıkla ani başlangıç gösterip özellikle 1-2 ay içerisinde klinik bulgu ve belirti verir. Bu nedenle kısa sürede tanı konulmalı ve en kısa sürede tedaviye başlanmalıdır. Löseminin tam olarak nedeni bilinmese de özellikle radyasyon, benzen gibi kimyasallara ve tarım ilaçlarına maruz kalmanın lösemi riskini artırdığı bilinmektedir.
Kan kanserlerinin en bilinenlerinden biri olan lösemi, hedefe yönelik akıllı ilaçların yanı sıra hastaya özel kök hücre nakil seçenekleri sayesinde başarıyla tedavi edilebilmektedir. Lösemi belirtileri diğer kan kanserlerinde gözlenen bazı bulgularla ortak özellikler gösterebilir. Kansızlığa bağlı olarak solukluk, halsizlik, çabuk yorulma, efor sırasında nefes darlığı gibi belirtiler gözlemlenir. Lösemi belirtileri arasında bağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle gelişen enfeksiyonlar sonucu diş etleri, burun ve cilt altında beklenmeyen kanamalara, morarmalar ve toplu iğne başı büyüklüğünde, basmakla solmayan kırmızı döküntülere rastlanır."
- "Tedavi edilebilen bir hastalık"
Şerefhanoğlu, löseminin tedavi edilebilen bir hastlaık olduğuna dikkati çekti.
Akut lösemi belirtilerinde solukluk, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, gece terlemesi, sık tekrarlayan ateş, enfeksiyonlar, kemik ağrıları, cilt altında kanama, burun ve diş eti kanamaları, boyun ve koltuk altı lenf bezlerinde, karında şişlik ve diş etlerinde kabarma bulgularının görüldüğünü belirten Şerefhanoğlu, şöyle devam etti:
"Akut lösemi tanısını koymak çok da zor değildir. Lösemi tedavi edilebilen bir hastalık olup, son yıllarda keşfedilen pek çok yeni yöntem ile tedavinin başarı oranı da her geçen gün artmaktadır. Yeni kemoterapötik ajanların keşfi, hedefe yönelik moleküler ilaçlar ve biyolojik ilaç tedavilerinin günlük kullanıma girmesi, gelişmiş radyoterapi cihazlarının geliştirilmesi, kemik iliği nakliyle ilişkili gelişmeler, hastaların yaşam sürelerinin uzatılmasında ve hastalığın tam olarak tedavi edilmesinde büyük aşamalar kat edilmesine sebep olmuştur.
Lösemi tedavisi için akla gelen ilk tedavi yöntemi kemoterapidir. Kemoterapi ilaçlarının tipi, dozu, uygulama yolu löseminin tipine göre farklılık gösterebilir. Yaklaşık 24 ay süren kemoterapi tedavisi dışında kemik iliği nakli de bazı lösemi türlerinin tedavisinde akla gelen bir diğer yöntemdir. Ülkemizde lösemi tedavisinde ulaşılan başarı oranları, gerek kemoterapi gerekse kemik iliği nakliyle dünya standartlarındadır."
- "Lösemi teşhisi konan 10 çocuktan 8’i tedavi olabiliyor"
Löseminin kadınlara oranla erkeklerde daha sık görüldüğünü aktaran Şerefhanoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Özellikle beyaz ırkta, siyah ve sarı ırka göre daha fazla rastlanır. Yetişkinlerde lösemi tanısı sıklığı, çocukların 10 katından fazladır ve yaş ilerledikçe risk de artar. Çocukluk çağında lösemi 4 yaşın altında daha sıktır. Bazı lösemilerde genetik yatkınlık önemlidir. Down sendromu gibi genetik hastalıklarda akut lösemi türlerinin daha sık görüldüğü bilinmektedir. Akut lösemi yüzde 35’lik oranı ile çocukluk çağında en sık görülen kanser türüdür. Bir kadın veya erkeğe tüm yaşamı süresince lösemi tanısı konulma olasılığı yüzde 1,5 olarak tahmin edilmektedir. Günümüzde lösemi teşhisi konan hastaların 10 yıldan uzun yaşama oranı 70’li yıllara göre 4 kat artmıştır. Lösemi teşhisi konan 10 çocuktan 8’i tamamen tedavi olabilmektedir."