İSTANBUL (AA) - İbn Haldun Üniversitesinde (İHÜ) görevli akademisyenleri akademik tartışma ortamında buluşturmak amacıyla başlatılan “Kolokyum ve Rektör Çayı” buluşmasında “Gençlik ve Radikalleşme” konusu ele alındı.
İbn Haldun Üniversitesi açıklamasına göre, 12 Mart’ta dördüncüsü gerçekleştirilen kolokyumda, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Doç. Dr.Talha Köse “Türkiye’de Gençlik ve Radikalleşme” üzerine bir sunum yaptı.Köse’nin İpek Coşkun ile birlikte yazdığı Türkiye’de Üniversiteler ve Radikalleşme kitabı geçtiğimiz aylarda Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından yayınlanmıştı.
Radikalleşmenin siyasi ve toplumsal bağlamının yanı sıra kavramsal arka planının ve radikalleşme süreçlerinin detaylı bir şekilde incelendiği kitapta, konuya dair uluslararası literatür taranarak güncel tartışmalara da yer veriliyor. Araştırmada özellikle 2015’te Türkiye’de şehir merkezlerinde yaşanan bombalı saldırılarda faillerin bir kısmının üniversite öğrencisi olmasından hareketle üniversiteler ele alındı. Üniversitelerin 1960’lardan bu yana ideolojik ve etnik radikalizm ve aşırıcılık açısından önemli bir odak noktası haline gelmesi noktasına eğilen kitapta Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile bağlantılı olarak ortaya çıkan radikalleşmeye de değiniliyor.
Talha Köse, kolokyumdaki sunumuna radikalleşmenin tanımına, radikallerin neyi amaçladıklarına ve genel olarak ortak özelliklerinin ne olduğuna dair genel bir giriş yaparak başladı. Sunumunda radikaller ve aşırıcılık taraftarları arasındaki ortak düşünüş biçimleri ve temel bazı farklara da değinen Köse, radikalizmin şiddet içeren bir değişim ve dönüşüm biçimine sahip olmadığını fakat şiddetin onaylanması halinde bunun aşırıcı bir harekete dönüşebileceğinin altını çizdi. Mağduriyet ve grup şiddeti yaşayan, acı çeken ya da değerlerinin tahrip edildiğini düşünenlerin, radikalleşme dalgasının etkisine daha açık oldukları gibi farklı görüşleri de aktaran Talha Köse, konuşmasının devamında "Radikalleşme bir sonuç değil, bir süreçtir. Sürecin farklı aşamaları vardır ve her aşamada farklı önleme ve mücadele mekanizmaları geliştirilebilir." ifadelerini kullandı.
- 11 ildeki 14 üniversitede yerinde gözlem yapıldı
Türkiye’de radikalleşme konusuna eğilen Köse, Türkiye’de radikalleşme ve aşırıcılık olgusunun sol radikalleşme, Kemalist-devletçi radikalleşme, etnik radikalizm, dini radikalleşme, milliyetçi radikalleşme ve neo-radikalizm bağlamlarında incelenebileceğini belirtti. Talha Köse, aşırıcı grupların ağına düşmeye eğilimli üniversite öğrencilerinin profili ortaya koyularak ve radikal gruplara katılımına katkıda bulunan faktörlerin belirlenmesiyle, üniversitelerde siyasi aşırıcılığın önlenmesi için örnek modeller geliştirilebileceğini dile getirdi.
Kitabın oluşum sürecinde bir yılı aşkın sürede tamamlanan saha araştırmasında 11 ildeki 14 üniversitede yerinde gözlem yapılarak özgün veriler toplandı. Ayrıca öğrenci, akademisyen, üniversite yöneticisi, STK temsilcisi, yerel yönetici ve kamu kurumu temsilcileriyle görüşmeler de gerçekleştirildi. Talha Köse, üniversitelerde gerçekleştirdikleri söz konusu saha araştırmasından elde edilen bazı bulguları da paylaştı. Buna göre Türkiye’de radikalleşme, üniversite döneminden önce başlayıp üniversitelerde kurumsallaşıyor. Türkiye’de radikalleşmenin bireysel dinamiklerini tespit etmek zor olsa da göç ve şehirlerin kontrolsüz büyümesi, radikalleşmenin artmasında önemli bir etkiye sahip. Ayrıca, radikalleşme karşıtı çalışmalarda daha fazla uyumlaştırıcı değere duyulan ihtiyaçlar da söz konusu. Anadolu’da cemaat dışı / tarikat dışı dini faaliyetler oldukça sınırlı ve cemaatlerdeki dini faaliyetler de öğrencilere çekici gelmiyor. Gelecekten beklentileri sınırlı olan ve ekonomik olarak dezavantajlı öğrenciler radikalleşmeye daha açık oluyor.
- Akademik tartışma ortamı oluşturuluyor
“Farkındalık, radikalleşmeye karşı koymanın anahtarıdır” diyerek konuşmasına devam eden Köse, gençlere her açıdan iyi örneklik teşkil edecek rol-modeller sunulabilmesinin de önemine değindi. Talha Köse, radikalleşmeye karşı koymanın çok katmanlı bir iş olup, güvenlik bürokrasisinin bununla yalnız baş edemeyeceğini, koordinasyonun gerekli olduğunu da belirterek, "Gençlerle temas halinde olan başta yükseköğretim kurumları olmak üzere liseler, yerel yönetimler, STK’lar ve emniyet güçlerinin bu konuyla ilgili çok yönlü kurumsal reflekslere ihtiyacı vardır. Bu noktada aralarındaki iş birliği ve iletişimi sağlayan unsurlar işletilen süreçleri de kolaylaştıracaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Sadece İHÜ akademik kadrosunun katıldığı Kolokyum ve Rektör Çayı Serisi ile samimi bir ortamda tüm öğretim üyeleri ve araştırma görevlilerinin bir araya gelip kaynaşması planlanıyor. Etkinlikler boyunca İbn Haldun Üniversitesiyle ilgili gelişmelerin paylaşılması, üniversite içi akademik tartışma ortamı oluşturulması ve her ay belirli konular etrafında birer öğretim üyesinin sunum yapması hedefleniyor. Etkinlik gelecek aylarda da farklı konu ve konuşmacılarla devam edecek.