İSTANBUL (AA) - Sabancı Holding Üst Yöneticisi (CEO) Mehmet Göçmen, ekonomik olarak zor günler yaşayan şirketlerin ayakta durabilmeleri için birleşmeleri gerektiğini belirterek, "Bütün sektörlerde ve özellikle inşaat malzemeleri sektöründe bence yapılması gereken şey konsolidasyon. Birleşerek daha büyük güçler yaratıp bunları fonlamaya çalışmak daha doğru hareket olur kısa vadede." dedi.
Göçmen, Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği'nin (Türkiye İMSAD) İstanbul Sanayi Odası'nda (İSO) düzenlenen Gündem Buluşmaları toplantısında açıklamalarda bulundu. Finansal krizlerden önce önlemlerin alınması gerektiğini ifade eden Göçmen, Türkiye'de paranın çok fazla maliyetinin arttığını söyledi.
- "Özel sektörün yabancı borçlarının ihracatı karşılama oranı yüzde 185"
Göçmen, "Sermayesiz iş yapılan bir ortamda, değer yaratılmayan alanlarda da yatırım yapıldıysa bugün yaşadığımız sorunların yaşanıyor olması kaçınılmazdır. Türkiye'de özel sektörün yabancı borçlarının ihracatı karşılama oranı yüzde 185. Yani yaptığımız ihracattan yüzde 85 daha fazla yabancı para cinsinden özel sektörün borcu var." diye konuştu.
Enerji şirketi Enerjisa'nın kur dalgalanmalarının böylesine yoğun yaşandığı bir dönemde ayakta kalabilmesini hedge tedbirlerine bağlayan Göçmen, "Niye Enerjisa ayakta kaldı? Çünkü ilk günden beri tüm bu riski hedge ettik ve şu anda Sabancı Holding'de kur riski taşımak son 3 senedir yasak. Eğer şirketlerin kaçınılmaz olarak kur riski oluşuyorsa, holdingde kur fazlası yaratıyoruz ki konsolide edildiği zaman konsolide bilançomuzda kur riski kalmasın." dedi.
Genç nüfusun kentlere göçtüğünü ve yaşlı nüfusun köylerde kaldığını ifade eden Göçmen, katılımcılara, "Kent ortalama nüfus yaşı 28. Kırsal kesimde yaşayan nüfusun ortalama yaşı 55.’ dedi. Türkiye nüfusunun yüzde 84'ünün kentlerde yaşadığını hatırlatan Göçmen, tersine göç sürecinin hızlanması gerektiğini kaydetti.
- "Dünyadaki ticari kutuplaşmanın Türkiye'ye sağlayacağı çok fazla avantaj var"
Göçmen, Türkiye ekonomisinin makro-ekonomik gerekçeler ve enerjide dışa bağımlılık, düşük katma değer üretimi gibi yapısal sıkıntılar nedeniyle zorlu dönemler yaşadığını hatırlatarak, işletmelerin bu zorlu dönemden sağ salim çıkabilmesi için birleşmesi gerektiğini söyledi.
Göçmen şöyle devam etti:
"Bütün sektörlerde ve özellikle inşaat malzemeleri sektöründe bence yapılması gereken şey konsolidasyon. Birleşerek daha büyük güçler yaratıp bunları fonlamaya çalışmak daha doğru hareket olur kısa vadede. Orta ve uzun vadede dünyanın bu yeni kutuplaşmasını okumak lazım. Dünyadaki ticari kutuplaşmanın Türkiye'ye sağlayacağı çok fazla avantaj vardır. Nasıl Sabancı Holding rahmetli Sakıp Bey zamanında Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesiyle bir sürü Japon şirketini Türkiye'ye çekip ortak yatırım yapıp onların Avrupa'ya girmesini kolaylaştırdıysa, buna benzer proaktif planlamalar yapabiliriz. Ben ona 'know-how know-who ortaklığı' diyorum. Biz ortaya 'know-who'yu koyduk, kimi tanıdığımızı koyduk. Onlar da işi biliyorlardı. Bu ikisini bir araya getirdik bir sürü başarılı ortaklıklar yaptık. Bunların bir kısmı hala devam ediyor."
- "Çalışma hayatımın en keyif aldığım yılları 2002-2008 yıllarıydı"
Göçmen, Türkiye'nin ABD ve Çin arasında devam eden "Küresel ticaret savaşları" karşısında akılcı stratejilerle öne çıkacağını ifade ederek, yabancı yatırımın gerekliliğine dikkati çekti.
Ülkeye yabancı yatırımcı çekebilmenin koşullarını sağlamak için reform ajandasına dönülmesi gerektiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Ben 35 yıldır iş hayatının içindeyim. Çalışma hayatımın en keyif aldığım yılları 2002-2008 yıllarıydı. Dünyanın neresine gidersek gidelim el üstünde tutulan bir Türk yatırımcısı imajı vardı. Çok seyahat yaptık ve gururla yaptık. Resmen Türkiye'ye yatırım yapmak için insanlar sıradaydı. Tekrar o günlere dönüyor olmamız lazım.
Çünkü bu iş yabancı fonlar olmadığı takdirde Emlak Bankası'nı da kursanız, enerjiyle ilgili başka fonlar da oluştursanız cebinize bir para girmeyecek. Olmayan parayı hangi cebe koyarsanız koyun aynıdır. Bir de risk var; bir cepten öbürüne aktarırken düşürme riskimiz var. Dolayısıyla paranın miktarını artırmaya odaklanmanın doğru olacağına inanıyorum. Türkiye'yi tekrar nasıl büyütürüze odaklanmanın orta ve uzun vadede daha fazla fayda sağlayacağını düşünüyorum.
Göçmen, Sabancı Holding'in 2017'nin başından itibaren nakit yönetimine odaklandığını dile getirerek, yatırımları kesmediklerini söyledi.
Nakit akışının karlılıktan daha önemli olduğuna inandığını aktaran Göçmen, topluluğun tedarik zincirlerine bütüncül bir bakış açısıyla destek olduğunu kaydetti.
- "Fırsatların finanse edildiği sanayi, kalkınmanın kaldıracıdır"
Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan da, 2018 yılında üretim, yatırım ve istihdamda yaşanan düşüşlerin en önemli nedeninin kur artışı olduğunu belirterek, şunlara dikkati çekti:
"Arz dengesinin bir tarafında kur, diğer taraflarında maliyet ve fiyat var. Kurlar Ağustos 2018’den itibaren çok artınca girdi maliyetleri arttı. Maliyetler fiyatları artırdı. Sonuç olarak, yükselen fiyatlar enflasyonu, enflasyon faizleri artırdı. Faizlerin artması talebi, üretimi ve yatırımı düşürdü. Yatırımın düşmesi de işsizliği artırdı. Bir anda yüzde 14,5’lere çıkan bir işsizlik oranı oldu.2023 hedefimizdeki büyük dış ticaret büyüklüğüne ulaşmak için üretime dayalı büyümenin sürdürülebilir olması gerekiyor. Sanayinin sürdürülebilir büyümesini sağlamak için topyekûn çözüm planlanmalı. Arz dengesi, sadece kamu yönetiminin değil, topyekûn iş dünyasının ortak aklı ile sağlanmalı. Risklerin sigortalandığı, fırsatların finanse edildiği sanayi, kalkınmanın kaldıracıdır.”
- "İşsizlik korkusu insanları gayrimenkul yatırımından dahi uzak tutuyor"
İç talebin geçmişte olduğu gibi canlanması için enflasyon, faiz ve işsizliğin tek haneli olması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, "Faiz 2010 yılından, işsizlik 2014 yılından bu yana, enflasyon ise 2016 yılından bu yana çift haneli. Her üçünde aynı anda çift haneli durum 2016 yılı son çeyrekten itibaren yaşanıyor. 2018 yılında kur etkisiyle enflasyon ve faizler ciddi şekilde arttı. Bunlar tek haneli olmadan piyasada güven sağlanamaz. 2023 Vizyonu’nda enflasyon hedefi yüzde 5, işsizlik oranı hedefi de yüzde 5’tir. Gerek paranın yüksek maliyeti, gerek fiyatlar, gerekse işsizlik korkusu insanları gayrimenkul yatırımı gibi yatırımlardan, ihtiyaç duysalar dahi uzak tutuyor." diye konuştu.
Ferdi Erdoğan, müteahhitlik sektöründeki kaliteyi eleştirerek, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Müteahhitlik, sanayicilik, turizmcilik. Ülkemizde, bir iş insanı çok kolay bir şekilde bu üç iş koluna girebilir. Bir vasıfsız işçi çok kolay bir şekilde bu üç sektörde çalışabilir. İşveren ve işçinin bulunduğu tek nokta var; ‘ne iş olsa yaparız.’ Dolayısıyla ne iş olsa yaparız yaklaşımından çıkmamız gerekiyor. Kapasiteyi doğru yönetmemiz, ihtiyacı doğru belirlememiz, insanları doğru eğitmemiz ve doğru yönlendirmemiz gerekiyor.
Sonra kaynak yönetimi. Zaman, mekan ve insan kaynağının doğru planlanması, doğru yönlendirilmesi ve doğru yere doğru yatırım yapılması son derece önemli. Bu kamunun teşvik sistemini çalıştırırken bu yöndeki planlamayı öngörmesi gerekiyor. Türkiye’de 51 bin tane KOBİ ölçeğinde küçük sanayi kuruluşu, Organize Sanayi Bölgeleri'nde iş yapmak için bekliyorlar."