Kendisini yetiştirmiş,
Eğitimini tamamlamış,
bir konu hakkında uzmanlaşmış,
uzmanlaştıktan sonra da o konuda söz söyleme kelam etme seviyesine kadar gelmiş insanların daha çok genç izleyicilerin bulunduğu sohbetlerde konuyu bağlarken kullanacağı son ifade “Hayal kurun, hayallerinizin peşinden gidin, başkalarının hayallerinizi çalmasına asla izin vermeyin” olacaktır.
Anne kucağından sonra hayata atılan eğitimini tamamlamamayı düşünen eğitimini tamamlama imkanı bulabilirse var olan hayallerini gerçekleştirmek için caba gösteren kim varsa çok kısa bir zaman içerisinde hayallerinin bırakın tamamını bir kısmının bile gerçekleşmesi için çok büyük mucizeler olması gerektiğinin farkına acı bir şekilde varır.
Gençlerimizin hayal kırıklığı henüz üniversite sınavında başlar, Biz kendimizi bildik bileli iktidara hazırlanan her siyasi partinin “ bizi iktidara getirin ilk işimiz bu ucube sınav sistemini ortadan kaldıracağız” dedikleri ancak bırakın sınav sistemini kaldırmayı üzerine yeni yeni yükler yüklenmesi hepimizin gözleri önünde cereyan eden olumsuzlukların başında gelir.
Çocuk hiç istemediği ancak inana hayatı zehir eden bu ucube sınav sistemi sayesinde çözdüğü sorulara denk gelen puana göre hayatının hiçbir döneminde düşünmediği bir konuda eğitim almaya mecbur bırakılır.
Üniversite eğitimi sona erer "okulu bitirdim" diye sevinen ve dönem sonunda kepini havaya savuran üniversite mezunu genç birkaç deneme sonrasında evine yakın bir kahvehanede okey oynayan ekibe iyi bir yancı olma şansını yakalayabilirse kendisini mutlu sayar.
Sonrası zaten hepimizin malumu iş bulmak için çaldığı kapıların nerede ise bir tamamı yüzüne kapanır, kendisinden çok çok başarısız bir üniversite dönemi geçiren sıra arkadaşının babası yada bir yakını iktidar partisine olan yakınlığından dolayı iyi bir maaşla işe başlarken siyaseten yakını olmayan ve üniversite bitiren on binlerce genç her yıl işsizler ordusuna katılmak zorunda kalır.
Dikkat edin nerede ise 70 yıldır yapılan her seçimde partiler değişir, milletvekilleri değişir, bir dönem muhalefette kalan siyasi partiler yapılan seçim sonrasında iktidara gelir ama var olan olumsuzluklar kesinlikle değişmez.
Hayatının 14-15 yılını eğitimle geçiren ancak üniversiteyi bitirdikten sonra kendinden öncekiler gibi işsiziler ordusuna katılan bir gence “asla hayallerini terk etme” demek bir noktadan sonra kendisine küfür etmek ile eş değer hale geliyor.
Bu kadar olumsuzluğun hakkından gelemeyen milyonlarca Türk insanı gibi bizde işin doğrusu hayallerimizin kurbanı olmaktan başka bir işe yaramadık.
Bizim elimize su dökemeyecek noktada pek çok isim kendisini gazeteci olarak tanıttı kim güçlü ise onun yanında oldu fikri derinliği olmayan bu simsarlar servetlerine servet katmaya ara vermeden devam ettiler.
12 Eylül ürünü siyasi partiler kanunu bir türlü değiştirilemedi,
Ankara’da milleti temsil edecek siyasetçilerin ön seçim ile belirleneceği sistem aradan 40 yıl geçmesine rağmen hayata geçirilemedi,
Parti genel başkanlarının ve yakın çevrelerinin “ben senin seçilmeni sağlıyorum sende seçilince benim talebim konusunda el kaldır indir sakın bir şey sorgulama” dediği enteresan bir siyasi tablo ortaya çıktı.
Bu şekilde yüzlerce binlerce örnek vermek mümkün,
İnsan hayatını kolaylaştıracak,
insanın kendi yetenekleri ile öne çıkacak şartlar oluşturulamayınca milyonlarca insanımız gibi bizde sadece kurduğumuz hayaller ile baş başa kaldık.
ABD’de henüz ergenlik çağındaki yüzü sivilceli gençlerin hayallerinden ortaya çıkan buluşlar hem kendilerini ihya ediyor hem de ABD’ye trilyonlarca dolar kazandıracak markaların oluşmasına vesile oluyor, bizde yıllardır buradan bakıp kendi kendimize “ABD neden dünyanın süper gücü olmuş.?” sorusuna cevap bulmaya çalışıyoruz.
Hayal kurmanın kurulsa bile gerçekleşmesinin asla mümkün olmadığı bir coğrafyada bize de ister istemez “Hayallerimizin kurbanı olmak” düşüyor.
Başka ne yapabiliriz ki.?