Türkiye 28 mayıs Pazar günü Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turu için sandık başına gidecek, 14 mayıs tarihinde Cumhurbaşkanı seçilmek için gerekli olan yüzde elli artı bir oy alınamayınca seçmen ikinci kez sandık başına gitmek zorunda kaldı.
Normal şartlarda seçim sabahı evinden çıkan seçmen bir eş-dost-akraba ziyaretine gider gibi evinde oy kullanacak yaşa gelmiş aile bireyleri sandık başına gidip oy kullanır.
Ancak biz kendimizi bildik bileli Türkiye’de ister genel seçim olsun ister yerel seçim olsun tamamı adeta bir savaş gibi karşıdaki partiler ise birer düşman gibi görüldüğünden her seçim aklı başında insanlar için bir eziyet olarak kabul edilir.
Türk seçmeni bütün bu anlatmaya çalıştığımız olumsuzluklara iyi kötü göğüsleyebiliyordu, Özellikle genel seçim süreci başlar başlamaz, İçişleri-Maliye ve Ulaştırma bakanları da istifa ettirilerek kısmen de olsa tarafsızlık ilkesine sadık kalınırdı.
Ne yazık ki son birkaç seçim bu zaman kadar olup bitenlerin tamamını unutturacak var olan tüm teamülleri yerle bir edecek en sonunda da kazanmak için her yolun mübah sayılacak bir noktada cereyan ediyor.
Biz kendimizi bildik bileli gazetecilik yapıyoruz, Bu zaman zarfında doğruluğuna inanmadığımız hiçbir haberi yapmadık, İnanmadığımız hiçbir konuda köşe yazısı yazmadık, katıldığımız binlerce televizyon yada radyo programlarında yanlış gördüğümüz bir fikri asla doğru diye konuşmadık.
Kazanmak için her yolun mübah olduğu bir süreçte işin doğrusu var olduğuna inandığımız tüm ahlaki kuralların yok edildiğini özellikle gelişen iletişim teknolojisi dolayısı ile rakipler ile ilgili akla hayale gelen haberlerin yaptırıldığına şahit oluyoruz.
Gün içerisinde yapılan bu olumsuzlukları yine o siyasi dünya görüşünü savunan partililere söyleyip “İnsan Allah’tan korkar, Allah’tan korkmuyorsa hiç değilse kuldan utanır” dediğimiz an muhatabımızın cevabı “Savaşta hile vardır, Şu an savaş halindeyiz bunlar olur” şekilde akıla ziyan bir cevap veriyor.
O andan itibaren muhatabımıza,
“Savaşı kiminle yapıyorsunuz.?
Aynı ülkenin sınırları içerisinde yaşayan birisini sırf size oy vermiyor diye neden düşman ilan ediyorsunuz.?
Yaptığınız bu olumsuzlukları bir Müslüman olarak kendinize nasıl yakıştırıyorsunuz..?
En basit bir seçimde bile oy çalmayı, başka bir siyasi partinin oyunu kendi partinize yazmanız nasıl bir vicdani kanaattir.?”
şeklinde sorduğunuz sorularında hiçbir önemi kalmadığını anlıyor, üzülüyorsunuz..
Nikola Tesla’nın söylediği belirtilen - O kadar cahilsiniz ki dininiz var diye ahlaka ihtiyacınız kalmadığını sanıyorsunuz” ifadesi galiba tamda bu günler içindir.
Kazanmak için her yolun mübah sayıldığı bir süreçte tüm kabuller yerle yeksan olurken kişiye “biraz ahlaklı olun” demek samanlıkta iğne aramak gibi olsa gerek.
Kazanmak için her yol mübah olmasın.
Her şey ahlaki kurallar içerisinde olsun yeter.