Temel Karamollaoğlu’nun genel başkanlığa seçilmesinden sonra Saadet Partisinin üzerindeki ölü toprağını attığını, Daha güzel yarınlar adına söylenmesi gereken ne varsa Saadet Partisi aracılığı ile söylendiğini, iktidarda bulunan AK Partinin bile siyasetini diğer partilere göre değil sadece Saadet Partisine göre dizayn ettiğini düne göre bugün söyleyenlerin sayısı çok ama çok fazla.

03 Kasım seçimleri öncesi dönemin genel başkanı Recai Kutan’ın karşısına gelen başkan adayı olarak çıkan ve kaybettikten sonra yeni bir oluşum için istifa eden Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan sonrasında Saadet Partisi kendisinden beklenilen daha da önemlisi kendisinin istediği iktidara bir türlü yaklaşamadığı gerçeği Saadet Partisinde siyaset yapan çok büyük bir çoğunluğunda mecburen AK Partiye yönelmesine sebep oldu.

Geçen onca yıldan ve umutsuzluk dolu günlerden sonra 1941 doğumlu Temel Karamollaoğlu’nun genel başkan seçilmesi ile özellikle muhafazakar seçmenin unuttuğu argümanların kullanılarak sahaya inilmesi ve son derece tutarlı fikirlerin sunulması bu cenahtakilerin “ Temel Karamollaoğlu şimdiye kadar nerede idi.?” sorularını daha fazla gündeme getirdi.

Geçtiğimiz yıl yapılan referandum sonucu değişen siyaset yapısı ile Saadet Partisinin bir daha iktidarı sağlayacak milletvekili sayısını bulması çok zor görünüyor, Milli Görüş çizgisini takip eden MSP-RP-FP çizgisinde siyaset yapanlarının nerede ise tamamına yakının AK Partiye yönelmeleri Saadet partisinin işini her zamankinden daha fazla zora sokmuş durumda.

Muhafazakar seçmen bugünlerde MHP’nin yada BBP’nin değil Saadet Partisinin ve partinin genel başkanı Temel Karamollaoğlu’nun ne dediğine kilitlenmiş durumda, Geçtiğimiz Cuma günü Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşen Karamollaoğlu’nun kendilerine öteden beri önerilen ittifak görüşmelerine de sıcak bakmadığı düşünüldüğünde sayısal olarak az ancak etki oranı sayısının yüzlerce kat üzerinde olan bir siyasi hareketin nasıl bir karar vereceği herkes açısından çok önemli.

Cumhurbaşkanı seçilmek isteyen bir siyasetçinin artık yüzde 50.1 oyu almak zorunda olması artık seçimlerde yüzde bir oy almış partilerin bile çok önemli olduğu gerçeğini ortaya çıkardı, böylesi bir noktada AK Partinin oy deposu olarak bilinen Muhafazakar kesime başta CHP olmak üzere diğer partilerden daha fazla etki edecek imkanı bulunan Saadet Partinin şu an hükmettiği oy oranı ister istemez AK Partiyi korkutuyor, endişelendiriyor.

Son birkaç yıldır yerelde siyaset yapan AK Partinin İl-İlçe yada belde başkanları “ Bizimde Saadet Partisinin de siyaseten beslendiği kaynak aynı, AK Parti seçime girdiği günden beri iktidar babaları Saadet Partisinde görev yapan seçmenlerin çocukları yani ikinci jenerasyon AK Partide görev yapıyor dolayısı ile Saadet Partisinde bulunanlar partiyi kapatıp gelsinler siyaseti burada yapalım” şeklinde ifadeler kullanıyorlardı.

Teşkilat başkanlarının bu ifadeleri aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ında isteği, Gelinen noktada artık iktidar umudu olmadığını gören MHP’nin AK Partiye olabildiğince yanaştığı bir noktada AK Parti ile bir araya gelmek için can atan ancak MHP’nin bu birlikteliğe biraz serin bakması dolayısı ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın araladığı kapıdan giremeyen BBP’nin temel isteğinin “AK Parti kendi listesinden başta genel başkan Mustafa Destici olmak üzere seçilebilecek sıralardan 7-8 kontenjan versin bizde bundan sonraki siyasetimize AK partide devam edelim” şeklinde olduğu hemen herkes tarafından bugünlerde daha fazla dillendiriliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ınkapatın gelin” dediği noktada Saadet Partinin izlediği muhalefet stratejisinin ya 2019 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerinde elini güçlendirmek yada gerçekten muhalefet bloğunda kalıp sonuna kadar AK Partinin karşısında muhalefet yapmak olarak değerlendiriliyor.

Eğer son dakika da öne alınma gibi bir durum söz konusu olmaz ise seçime bir buçuk yıl gibi uzun bir zaman var, bu uzun zaman diliminde köprülerin altından çok suların akacağı, ”kesinlikle olmaz” denilen pek çok zorluğun aşılabileceği “asla bir araya gelemezler” denilen siyasetçilerin ve siyasi partilerinde bir araya gelebileceği Türk siyasetinde pek çok kez görülen fotoğraflardır.

O zamana kadar Temel Karamollaoğlu başkanlığındaki Saadet Partisinin yapacağı muhalefet iktidardaki AK Partiye gerçekten zor anlar yaşatabilir, Yaptığı her açıklamanın hedefine tam olarak ulaştığı, ortaya konulan eleştirilerin tamamının haklı olarak kabul edildiği bir noktada seçmenin artık nerede durduğu bilinmeyen MHP ile kendisini yenileyemeyen CHP’den çok Saadet Partisi ve İYİ Partinin neler söylediğine odaklandığını söylemekte bir sıkıntı görmüyoruz.

Temel Karamollaoğlu’nun Genel başkanlığa seçilmesi ile uzun bir süredir uykuda olan saadet Partililer uykudan uyandılar, “etrafı uyandırmak için önce kişinin kendisinin uyanması gerekir” ifadesinden yola çıkıldığında Karamollaoğlu vesilesi ile uykudan uyanan Saadet partililerin bundan sonra atacağı adımlar belki biraz mübalağa olarak kabul edilebilir ama 2019 yılının kasım ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminin kaderini bile değiştirebilir.

Ne diyordu Rahmetli Süleyman DemirelSiyasete Akşamdan sabaha çok uzun bir zaman dilimidir

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263