Bilgi, beceri, yetenek terimleri bazen birbiri ile iç içe geçer ve sanki aynı anlamları taşıyormuş gibi kullanılabilirler. Evet birbirine karıştırması çok kolay, genelde de beraber kullanılabilirler ‘bu role gerçekten bilgili-becerili birisini istiyorum artık’. Hemen göze çarpmasa da üç terim de birbirinden farklıdır aslında.
Bilgi, bir konuda öğrenme, araştırma ve gözlem yolu ile elde ettiğimiz olgulardır. Mesela etkili sunum yapma ile ilgili derin bilgiye sahip olabilirim, bu etkili sunum yapabileceğim anlamına gelmez, sadece bu konuyu bildiğim anlamına gelir.
Beceri; eğitim veya tecrübe yolu ile elde ettiğimiz maharettir. Becerili olduğumuz işi ustaca yapabileceğimizi söyleyebiliriz. Mesela etkili sunum yapma örneğinden devam edecek olursak, herhangi bir eğitimi tasarlamak için ‘etkili sunum yapma’ ile ilgili becerimi sergileyebilirim. Beceriler genelde öğrenilerek edinilirler. Yani bir konudaki becerimi bilgi transferi ile geliştirebilirim.
Yetenek ise, bir şeyi yapabilme kabiliyetimizdir. Beceri ve yetenek arasında ince bir çizgi bulunur. Yetenek öğrenilmeden kazanılmış ve sahip olduğumuz bir güçtür. Mesela, sahip olduğumuz ; ‘topluluk karşısında sıkılmadan, rahat, kendimize güvenli bir şekilde konuşabilme’ yeteneği, etkili sunum yapabilme becerimizi geliştirmemize çok büyük destek olacaktır.
Bu terimleri birbiri ile karıştırarak kullanma eğilimimiz genellikle kariyerimizde bu 3 terimin de ‘olmazsa olmazlardan’ olduğu içindir. İşe alım sürecinde bilgi, beceri ve yeteneği araştırır işe alımcılar, yöneticiler çalışanlarının terfisine karar verirken yine bu üçlüye odaklanırlar, terfisi düşünülen kişi bilgili, becerikli ve yetenekli midir?
Her sene gerçekleştirilen performans değerlendirme toplantılarında laf olsun diye yazılan gelişim hedeflerini bilirsiniz. Eğitimler en baştadır hep, ne de olsa motivasyon aracı olarak görülür her zaman, yöneticiler de yapılan iş ile alakalı olması şartı ile tamam derler, e tabi bütçe varsa. Peki bir çalışanın bilgi, beceri ve yetenek gelişimini desteklemek için öncelikle bu üç terimin tanımını ve birbirinden farkını bilmek, anlamak gerekmez mi?
Çalışanlarını geliştirmek isteyenler için bu terimleri bilmek anlamak çok daha önemli, çünkü gelişim alanı nerede ise ona göre çözüm üretmek gerekir, özellikle bütçemizi doğru çözüm için kullanmak istenirse.
Diyelim ki, çalışanlarımızda geliştirmek istediğimiz şey ‘bilgi’, bu durumda şirket içinde bir kütüphane kurmak akılcı bir çözüm olacaktır. Tabi ki içeriğinde bilgi eksikliğini giderecek kitap veya online materyal bulundurmak ve çalışanları buraya teşvik etmek gerekecektir.
Eğer konu ‘beceriler’ ise bu durumda öğrenilebilir bir olgu olduğu için doğru eğitimi tasarlayıp vermek en akılcı çözüm olacaktır. Buradan hazır eğitim alan kurumlara söylemek istediğim, bu eğitimleri muhakkak kurumunuzun, çalışanlarınızın gelişim ihtiyaçlarına göre gözden geçirin, genelde hazır eğitimler doğru çözüm olmayabiliyorlar. Sunum becerileri eğitimi bile, fonksiyondan fonksiyona değişebilir.
Mesela, eğitimcilerin katılacağı sunum becerileri eğitimi ile, pazarlama müdürlerinize veya teknik satış ekibinize vermek istediğiniz sunum becerileri eğitimlerinin içeriği tamamen birbirinden farklı olmalıdır. Konu aynı, içeriğin bir kısmı aynı ama kazandırmak, geliştirmek istediğiniz beceri seti farklı olmalıdır.
Mesela bir eğitimcinin sunum yaparken odaklanacağı sunum becerisi ile, bir satış uzmanının satış ağırlıklı sunum becerisi farklı olmalıdır, yoksa paranız ve zamanınız boşa geçebilir.
Eğer geliştirmek istediğiniz şey ‘yetenek’ ise bu durumda iş daha da özelleşiyor, bu sefer kişisel olarak aksiyon planı yapmak en doğrusu. Bu geliştirmek istenen yeteneğin farkına varılması ve rafine edebilmesi için gerekmektedir.
Necmi hoca” Bu konuya neden girdiniz ? “ diye düşünenleriniz olmuştur. Açıklayayım…,
31 Mart 2019 daki Yerel Seçimler ile ilgili hummalı çalışmayı gün içerisinde her platform da yaşıyoruz. Aday adaylarının , Adayların değerlendirilmelerine direkt ve endirekt tanık oluyoruz.
Yıl 1992.10 Kasım tarihinde Y.T.Ü.’ye bağlı Fakültemiz ,diğer Fakülte ve MYO’lar eklenerek Kocaeli
Üniversitesi oldu.
1993 yılının ilk ayında ilk memur alımını(128 kişi) gerçekleştirdik. İçinde bulunduğum komisyonda genç,düzgün giyimli,dik duruşuyla bir genç vardı .Başarıyla ve sorunsuz tamamladığımız alım sonrası. Bu genç arkadaşı Rektör Danışmanlığı sıfatım ile yakından izlemeye başladım. Olduğu her ortamda fark ediliyor, olmadığı ortamlarda da ardından hep güzel şeyler söyleniyordu.
Zaman geçti ,gencimiz Büyükşehir Belediyesine geçti. Süreç içesinde Genel Sekretelik Makamına kadar yükseldi.Ardından Bilecik Valiliği geldi.Başarı ödüllendirmesi olarak.
Her konumda işine hakimdi.
Birkaç küçük anektod ile destekliyeyim söylemlerimi..;
* Üniversite de iken ;
Gerekçeyi söylediğimizde bire bir hızla görevini yapması,
* Belediye de iken ;
İzmit Saat kulesi aydınlatma çalışmasını yaptırdığım meslektaş adayları projelerini incelediğinde tarihi eser aydınlatmalarında keyfi renklerin kullanılamayacağını paylaşması, Eski Valilik Binasının alt kısmındaki otopark sisteminde Akıllı sistem kullanımı ile ilgili en
verimli ve en teknik çözüm üzerine odaklanması, Tramvay projesinde, yapım kararında ve yerli malı desteklenmeli felsefesinden hareketle yapılan firma seçiminde (Bu firma Polonya da Dünya devlerine rağmen çok büyük bir ihale almıştır) gösterdiği dik duruşu,
* Valilikte ,
İlk aylarında meydana gelen Orman yangınında ,Yangın Hortum Riskini de göze alarak olay yerinin içine girerek ekipleri koordinesiyle.,Ardından Bilecik Yangın Master Planı Hazırlatmasıyla..,
Uzatmak istemiyorum. Çünkü Bilgi,Beceri ve Yeteneğini Anlatmaya sayfalar yetmez ve
çalışma hayatının hiçbir evresinde spekülatif söylemlere bile maruz kalmamıştır.
Sonuç :Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanlığı Adaylığı Doğru, Yerinde ve Sonuç Odaklıdır.
İlimiz ve Ülkemiz için Hayırlı Olsun.
Bitirirken;
Prof.Dr. Ali Akdemir 18 Mart Üniversitesinde yaptıklarıyla,
Mansur Yavaş’ın Dünya görüşüne Rağmen Bir önceki dönemde farklı kulvarda aday olması ile,
Doç.Dr. Lütfü Savaş’ın İki dönem önce A partisinden seçilerek .bir dönem önce B partisinden aday olup seçilmesi bize şu sonucu vermektedir:
Yerel Seçimler farklıdır. Vatandaş olarak görevimiz “EN İYİ ADAYA OY VERMEKTİR “(*).
Akademisyen –Genel Sekreter-Vali Doç.Dr.Tahir Büyükakın’dan ricam ;
Özellikle merkezden uzak İlçelerde inovasyonu yüksek ,her kesimin sempati ile bakabileceği ,İttifak ve Beraber yürümeyi özümsemiş adaylarla yola çıkmasıdır.
(*) 26 Kasım 2018 FOX TV İsmail KÜÇÜKKAYA söylemidir.
(**) 8 Nisan 2016 Burak AKALIN web sayfası
Sizin tarafsızbirgözle anlattığınız kanaatindeyim. Siz iyibir başkan adayı dediğiniz için desteklemeye kararverdim.Yoksa busecimde Akp ye reyvermeme kararı almıştım. Saygılarımla.