AK Parti Kocaeli Milletvekili Sami Çakır, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda 2019 Bütçesi üzerine yaptığı konuşmada enerji politika ve stratejileri, enerji arz güvenliği, alternatif enerji kaynakları, kaynak çeşitliliği, yerli kaynakların ekonomiye kazandırılması, sürdürülebilirlik, enerji piyasalarında serbestleşme ve enerji verimliliği, çalışma plan ve programları hakkında görüşlerini açıkadı.
Çakır yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Sayın Başkan, sayın Bakanım, komisyonumuzun değerli üyeleri, Bakanlığın kıymetli bürokratları, değerli basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı'nın 2017 yılı kesin hesaplarını ve 2019 yılı bütçesini görüşmekteyiz. Öncelikle bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın Bakanın bütçeyle ilgili sunumunu dikkatlice takip ettik. Burada söylenecek her sözün kendi bağlamında son derece önemli ve dikkate alınması gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Enerjinin temsil ettiği anlamın önemini elbette konuşacağız. Canlılığı ifada eden yanıyla hani deriz ya enerjisi bitmiş. Buradan yola çıkarak, enerjinin aynı zamanda bir varlık mücadelesi kaynağı olduğunun bilincinde olmak gerektiğinde aynı fikirdeyiz diye inanıyorum.
Ülkemizin büyümesinde enerji sektörünün inkâr edilemez, vazgeçilemez bir payı olduğu ön kabulümüzdür. Ekonomik gelişmelere bağlı olarak artan refah seviyesinin beraberinde enerji sektörünün her alanında hızlı bir taleple karşılaşılması da son derece doğal bir sonuç olmaktadır.
Biliyoruz ki OECD ülkeleri içerisinde, geçtiğimiz yıllarda enerji talep artışının en hızlı geliştiği ülkelerden birisiyiz, gelecekte de bu enerji talebinin en hızlı artan ülkeler arasında olacağımızı öngörebiliriz.
İşte, gelecekte önümüze çıkacak bu taleple ilgili olarak enerji politika ve stratejilerimizi enerji arz güvenliği, alternatif enerji kaynakları, kaynak çeşitliliği, yerli kaynakların ekonomiye kazandırılması, sürdürülebilirlik, enerji piyasalarında serbestleşme ve enerji verimliliği temellerine dayandırılarak çalışma plan ve programları hayata geçirilmelidir.
Gerçi, sunumda, bütün bu konulara farklı temas yapılmış, çalışmalarda bu alanlarda yoğunlaşma iyi niyeti ortaya konulmuş bulunmaktadır.
Dünyada son yıllarda yaşanan olaylar, ekonomik büyüme ve enerji talebi en zengin ülkeler için bile ana gündem hâline gelebilmekte, enerjiye ulaşmak, onu elde tutmak için girişimde bulunmak adına her türlü atraksiyonu yapabileceğini göstermektedir. Ülkemizin en temel sorunlarından sayılabilecek bir konu olan enerji azlığı, açığı ve ithali ekonomik yapımızı baskılamaya devam edeceği konusudur.
Önümüzdeki yılların en önemli mücadelesi enerji ve doğal kaynaklarda dışa bağımlılığın azaltılması olacak gibi durmaktadır. Bu mücadele sadece bu açığın giderilmesine yönelik yürütülmemeli elbet. Bakanlık vizyonunda belirtildiği gibi, enerji ve doğal kaynaklarda güvenli bir gelecek anlayışının da hayata geçirilmesi yönünde olmalıdır da aynı zamanda.
Kalkınma politikalarında zorunla temel girdilerin başında enerji kaynaklarının geldiği hepimizce kabul edilmektedir. Hâlen dünyanın toplam enerji üretiminin büyük bir kısmının fosil yakıtlardan oluştuğu, gelecekte de fosil kaynaklardan karşılanacağı tahmin edilmektedir.
Enerji ihtiyaç ve ithalatımızın cari açığımız üzerinde seyretmeye devam edeceği gerçeğinden hareketle, daha çok yerli, daha çok yenilenebilir üretimin artırılması yönündeki ana hedef ve strateji geliştirilmeli, sapmadan uygulanmasının günün teknik altyapısı ve ihtiyaçlara göre devam ettirilmesi temin edilmelidir.
Özellikle petrol ve doğal gazda büyük oranda dışa bağımlılık, artan petrol fiyatları ve kur ayarlamaları dolayısıyla karşılaşacağımız fiyat farklılıkları, her zaman bahsedilen açığın artmasının zemini olmaya devam edecektir.
Sayın Bakanımızın sunumunda bahsedilen ve son derece önem arz eden rakamlar üzerinde bir değerlendirme yapmayacağım. Aslında, gelişen, büyüyen ekonomiler içinde bunu destekleyecek enerji arzının da büyümesinin doğallığını konuşabiliriz.
Ama bütün bu değerlendirmede dikkat edilmesi gereken husus, kaynak tespit çalışmalarının önemi, maliyetin düşük seyretmesinin temini, projelerin ve devreye alınacak çalışmaların tümünün toplumun değerlendirmesiyle nihai bir yere oturtulması gereği de ihmal edilmemelidir. Sunumda buna dikkat çekilmiş olması önemlidir.
Kömür, maden kaynaklarının ortaya çıkarılması, kullanılması, HES, GES, RES projelerinin rakamsal boyutlarda bugün geldiği yeri konuştuğumuz kadar, bugünden yarına ilave neler yapabileceğimizin tartışılmasının da ayrıca ciddi bir önemi haiz olduğu, bugün bu Komisyonda yapılan değerlendirmelerin de bu çerçevede dikkate alınması önem taşımaktadır.
Son yıllarda özellikle sondaj çalışmalarının da toplum tarafından yakından takip edildiği, gemi hareket ettiği an beklenti oluşmakta ve ümitlenmeler söz konusu olmaktadır. Belki de özellikle gemi sondaj çalışmaları hakkında bilgilendirme, öncesi ve sonrası itibarıyla önemli olacaktır.
Ayrıca, Fatih sondaj gemisinin hem teknik donanımı hem de Vira bismillah diyerek harekete geçmiş olması son derece önemlidir.
Yenilenebilir enerji türlerinin genel olarak elde edilmesinde maliyet yüksekliği, buralardan elde edilen enerjinin zaman zaman kesintiye uğraması, depolanmasındaki güçlük ve altyapının sınırlı olması dünyada ve ülkemizde yaygın kullanımının önünde bir engel olarak durmaktadır.
Dünyada ve ülkemizde de takip edebildiğimiz, toplum olarak da sahip çıkma durumunda olduğumuz küresel ısınma karşıtlığı doğal olarak güzel bir yönelişe katkı sağlayacaktır. Gelecek yıllarda yenilenebilir enerjiye olan talebin artması ve bu kalem enerjiye ulaşmanın yeni metotlarının da dünyamız için gereklilik olacağı tahmin edilebilir.
Kaynakların tespiti, üretimi, kullanımı ve ticareti, insan odaklı, bilim odaklı, şeffaf ve açık yönetim felsefesiyle hareket ederek hayata geçirilmesi stratejisinin sahiplenilmesi gerekmektedir ve uygulanmasında geri adım atmadan hayata geçirilmesi önem arz etmektedir.
Bakanlık ve ilgili tüm kurum ve kuruluşlar toplumla tam bir iletişim içerisinde bunu başarmayı azmetmiştir, bunu bir ideal olarak görmesi ayrıca önemlidir, Artık, global bir dünyada enerji piyasalarındaki dengelerden etkilenmeme düşünülemez.
Arzın ve talebin fiyat üzerindeki belirleyiciliği, büyümenin, alışkanlıkların, yaşama tarzının, kalkınmışlık seviyelerinin, kalkınma hedeflerinin, teknolojinin talep üzerindeki belirleyiciliği, rezervler, üretim ve yatırım maliyetleri, ülkeler arası ilişkiler, arzın belirleyici unsurları birbirinden bağımsız hususlar olmaktan çıkmış bulunmaktadır.
Bütün bu bahsedilen enerji ihtiyacı, açığı ve temini konuları birbirleriyle direkt ilgili konular olmakla birlikte, ülkemizde dünyadaki gelişmelerden bağımsız olarak ele alınamaz. Özellikle son yıllarda artan elektrik enerjisi ihtiyacının karşılanmasıyla ilgili olarak ithal girdinin azaltılmasını teminen nükleer enerji çalışmalarını önemsediğimi ifade etmek istiyorum.
İstatistikler, dünyada elektrik üretiminin AB için yüzde 30, Amerika'da yüzde 20, Fransa'da yüzde 70'in üzerinde, Güney Kore'de yüzde 30'undan fazlasının nükleer enerjiden sağlandığını belirtmektedir. Hâlen dünyada 450 civarında nükleer santral faaliyetini sürdürmekte, 60'a yakın santralin inşaatı devam etmektedir.
Nükleer santrallerin güncel teknolojiyle uyumlu bir donanıma sahip olması herhâlde normal olandır. Bizi, ülkemizin tüm kaynaklarını hayata geçirecek, çalışma azmi ve şevkiyle bir proje ve yatırım donanımına yönlendirecek ve o enerjiyi öncelikle insanımıza aşılayacak çalışmalarınızın yanında ve destekçisi olarak göreceksiniz.
Ülkemizin dünyada güneş enerjisi alan en verimli bir konumda olduğunu biliyoruz. Bütün mesele bu enerjiyi hayata döndürecek azim, gayret ve birliktelik olduğudur. Yıllar önce Necip Fazıl Kısakürek'in şöyle dediğini biliyoruz;
Vatanımda sular akar başıboş,
Herkes birbirini kakar, başıboş.
Hiçbir kaynağımızı başıboş bırakmadan, birbirini itmeden kakmadan ama tüm duyarlılıkları da ihmal etmeden üretime dönüştürmeyi başarmak zorundayız. Konuştuğumuz, bahsettiğimiz alan, ağırlıklı olarak doğanın bir parçası olan dünyanın ta kendisi. İşte bu alanı da ihmal etmeden, tüm çevre raporlarının ihmale, dedikoduya meydan vermeden bu işleyişi sağlayabilmeli, sağlaması da temin edilmelidir.
Burada bir hususu daha zikretmek uygun olacaktır. Bu ülkeye bahşedilen kaynakların kullanımı elbette çok önemli. Çevre duyarlılığımız yanında, işletmeciliğin ve çalışma ortamlarının insani, fiziki özellikleri üzerinde öncelikle yoğunlaşılarak bu alanda bugüne kadar karşılaştığımız iş kazalarının önüne geçilmesi yönünde alınması gereken her türlü tedbirin alınması, atılması gereken her adımın kazalardan önce atılmış olması gerekmektedir. Duyumlarımız ve değerlendirmeler bu yönde ciddi iyileştirmeler olduğu yönünde ve bu da sevindirici bir husus olarak karşımızdadır.
Türkiye'nin net enerji hammaddesi ithalatçısı olarak dünyada ilk 10'lara girmesi ve bu ithalatı da aşağı yukarı üç beş ülkeden yapmasına başka bir açıdan baktığınızda sadece bir enerji ithalatı konusunu konuşuyor olmuyorsunuz; yarın, ilişkiler ve stratejilerin otomatik etkilenme alanında olduğunuzu da konuşuyorsunuz demektir.
Dışa bağımlılığın en alt düzeye indirilmesinin, kaynak çeşitliliğine, yerli ve yenilenebilir kaynaklara önem verilmesinin, çevre üzerindeki etkilerin en aza indirilmesinin, enerjinin verimli üretilmesi ve kullanılmasının, serbest piyasa uygulamaları içinde kamu ve özel kesim imkânlarının harekete geçirilmesinin, ülke enerji ihtiyaçlarını güvenli, sürekli ve en düşük maliyet ve en az çevresel etkilerle karşılayacak tedbirleri alan politikaların hayata geçirilmesinin temel politikalar olarak belirlenmiş olduğunu, bu politikaların bugün için ve yarınlarda sağlıklı bir ülke adına odaklanılacak politikalar olduğunu ifade etmek gereklidir. Zaten Bakanımızın sunumunda da gördüğümüz budur diye düşünüyorum.
Başlıklar hâlinde enerji politikalarında en önemli hususları özetleyerek tamamlamak istiyorum. Vazgeçilmez hedef enerji verimliliğini artırmak, enerji yoğunluğunu azaltmak, enerji tasarrufuna özen göstermek, kısaca; hedef, yalnızca kişi başına kullanılan enerji ya da elektrik tüketimi miktarını artırmak değil, enerjiyi en verimli bir şekilde kullanabilecek sistemleri de geliştirerek en az enerji harcamasıyla en fazla enerjiyi üretebilecek, iletecek ve tüketecek yapıyı ve anlayışı kurabilmektir.
Bütçenin hayırlı olmasını temenni ediyor, hazırunu saygıyla selamlıyorum.