Normal şartlarda siyasetin hayatımızdan çıkması, bizi ilgilendirmemesi ilgilendirse bile hayatımızın merkezinde olmaması gerekiyor ancak bizim gibi dünyada yeri henüz belli olmamış daha doğrusu Asyadamı Avrupadamı olduğu belli olmayan bir noktada bulunduğumuz için siyaset hayatımızdan bir türlü çıkmıyor.
Böyle bir noktada aldığımız nefesten, yediğimiz ekmeğe, içtiğimiz suya kadar hayatımızda her şey siyaset, Anadolu’nun herhangi bir yerleşim merkezindeki hizmetlinin bile siyaseten işe girebildiği bir memlekette herkes siyasetin bir noktasında olmak için mücadele veriyor.
Siyasetin bu kadar egemen olduğu bir noktada vatandaşların büyük bir çoğunluğu ele geçirebildiği makamı bir daha bırakmamak adına iktidardaki siyasi parti liderlerinin ağzına bakıyor, liderin yaptığı açıklamanın doğru yada yanlış olduğuna asla bakmıyor.
Hal böyle olunca bazen aşağıdan yukarıya ama daha çok yukarıdan aşağıya doğru adı konulmamış bir kavga başlıyor, fındık kabuğunu bile doldurmayacak noktadaki en ufak bir tartışma çok kısa bir sürede tahmin edilemeyen ve önlenemeyen bir kavganın fitilini ateşliyor.
84 milyon vatandaşımızın kendisini bulduğu seçip gönderdiği temsilcilerin yeri bilindiği gibi TBMM, orada ülke insanının daha rahat etmesi yıllar yılı karşı karşıya kaldığımız problemlerden kurtarılması adına milletvekilleri de gayret gösteriyorlar.
Ancak sokaktaki tartışma ister istemez TBMM’ye de yansıdığından orada da bitip tükenmek bilmeyen tartışmalar ve o tartışmalar sonucu ortaya çıkan kavgalar yaşanıyor.
Bu hafta TBMM’de bütçe görüşmeleri var, Bütçe görüşmeleri demek başta siyasi parti genel başkanları olmak üzere partilerin görevlendirdikleri milletvekillerinin de kürsüye çıkıp fikirlerini söylemesi anlamını taşıyor.
TBMM’de başlayan görüşmelerde tansiyonun en üst noktaya çıktığı bir anda yumruklaşmaya kadar ulaştı ve çıkan kavga sonunda İYİ Parti Trabzon milletvekili Hüseyin Örs yaralanarak hastaneye kaldırıldı.
İlk anda sağlık açısından herkesi korkutan Hüseyin Örs’ün sağlık durumunun iyi olduğu ve müşahede altında bulunduğu haberi gelince herkes derin bir “oh” çekmiş oldu.
Ankara’da siyaset yapanlarının kullandıkları sert üslup ister istemez tüm ülkeye yayılıyor, böyle olunca da kavga kaçınılmaz oluyor.
Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimine en fazla altı ay kaldı, görünen o ki bu kavga dili seçime kadar yükselerek devam edecek.
Biz her ne kadar “Sakin olun, kavganın kimseye faydası yok,” desek te anlaşılacağı gibi kavga dili her geçen gün artarak yükselecek.
Allah önce akıl ve ruh sağlığımızı sonra da vücut sağlığımız korusun.
Dua etmekten başka çare kalmadı zira..