Türkiye’de var olan 81 il merkezinde eğer kaynaklarımız bizi yanıltmıyorsa toplamda 957 adet ilçe ve bu ilçe merkezlerinde görev yapan 957 adet Kaymakamlık makamı bulunuyor.
Konu ile ilgili olarak herhangi bir vatandaşımızı çevirip “Kaymakamlık makamı hakkında düşünceleriniz nelerdir, ne biliyorsunuz.?” diye sorulsa alacağınız cevaplar muhtemelen“Kaymakamlar ilçelerde çalışırlar, Kaymakamlar devlet tarafından atanırlar., Kaymakamlar seçim ile iş başına gelmezler, Kaymakamların şehirlerde görevlerini valiler yaparlar. Valiler devlet tarafından atanırlar ve şehirlerde en yetkili kişilerdir, Kaymakamlar ilçelerde huzuru sağlar, Kaymakamlar ilçedeki görevlileri denetleme yetkisine sahiptir, Kaymakamlar bölge ve İçişleri Bakanlığı arasında iletişimi sağlar, İçişleri Bakanlığı tarafından gelen emirleri ilçelerde uygular” şeklinde olacaktır.
Geçtiğimiz günlerde bizi ziyarete gelen bir bürokrat dostumuz “Yüksel Bey benim görev yaptığım okul Anadolu’nun bir kentinde Türkiye genelinde yapılacak şampiyonaya katılmaya hak kazandı, tabi kurum olarak bizim nerede ise 10 gün sürecek olan bu organizasyonun giderlerini karşılamamız mümkün değil, hal böyle olunca kalktık ilçe kaymakamlığına gidip derdimizi anlattık, Kaymakamlıktaki görevlide bizim böyle bir bütçemiz yok en iyisi siz bize bir dilekçe yazın bizde onu hemen ilçe belediye başkanlığına gönderip sizin giderlerinizin karşılanmasını talep edelim” dedikten sonra bizi kaymakamlık binası kapısına kadar nezaket içerisinde uğurladı” açıklamasını yaptı.
Bizi ziyarete gelen bürokrat dostumuzun anlattıklarına benzer yüzlerce hadiseyi de duyup dinlemiş birisi olarak Kaymakamlık kurumunun ilçe merkezlerinde yaşayan vatandaşlar için ne anlam ifade ettiği ile ilgili hatırı sayılır miktarda sorgulama yaptıysak ta netice geldi “Böyle gelmiş böyle gider” ifadesine takıldı kaldı.
Bilindiği gibi Türkiye’de her beş yılda bir yerel seçim yapılıyor, partilerin gösterdiği yada kendisine güvenip bağımsız olarak seçmenin karşısına çıkan adaylar kendilerini anlatabildikleri ölçüde seçmenden oy alıp belediye başkanlığı koltuğuna oturuyorlar.
Belediye başkanları halk tarafından beş yılda bir seçilirken İktidarda bulunan hükümetler tarafından ataması yapılan Kaymakamlar için zaman mevhumu asla yok, Henüz göreve başlayalı çok kısa bir süre olmasına rağmen bir sabah uyandığınızda bir ay önce göreve başlayan bir kaymakamın başka bir ilçeye kaymakam, Bir il merkezine vali yardımcısı yada Vali olarak görevlendirildiğine hepimiz pek çok kez şahit olmuşuzdur.
Böyle bir noktada hükümetler tarafından ataması yapılan Kaymakamlar görev yaptıkları ilçe merkezlerinde mesela yüzbinlerce seçmenin oy vererek seçtikleri belediye başkanlarının amiri olarak görev yapıyor, İçişleri bakanlığı başta olmak üzere denetleme ve teftiş görevi olan kurumlar gibi belediyeleri denetleyebiliyorlar.
İş başına gelen hükümetlerin bir taraftan “ Seçilmişlerin üzerinde hiçbir güç olamaz, Seçilmişleri atanmışlara ezdirmeyeceğiz” şeklinde propaganda yaparlarken İllerdeki başkanlara Demetim kurulu olarak valileri, İlçelerde de kaymakamları görmeleri tam bir kara mizah olsa gerek.
Bizim Kaymakamlık makamı yada belediyeler ile bir sorunumuz bir sıkıntımız yok, ancak yönetim noktasında her gün yeni bir değişimin yaşandığı dünyanın pek çok ülkesine baktığımızda “acaba bizim memleketimizde hem kaymakamlık varsa Belediye neden var, yada Belediye varsa kaymakamlık neden var.?” sorusuna cevap bulmak durumundayız.
İşin daha da ilginci eğer kaymakamlar devlet görevine başladıklarında dünya görüşlerine bakılmıyorsa yani Kaymakam olan bir vatandaşımızın “sağcı-solcu-Muhafazakar- Komünist-Ateist” olması önemli değilse ki (olması gerekende zaten budur) bu şekildeki bir kaymakamı kendi partisinden seçilen bir belediye başkanının başına amir olarak dikmekte zaten akıl karı değildir.
İlçe merkezinde meydana gelen herhangi bir sel-yangın gibi olaylarda o ilçenin kaymakamı da Belediyenin bünyesindeki İtfaiye amirini arıyor vatandaş Yüksel Ercan’da, Çarşıda pazarda var olan bir olumsuzlukta Kaymakam’da Zabıta müdürünü arıyor vatandaş Yüksel Ercan’da. vs.vs.vs.
Kaymakamlık makamı başta emniyet müdürlüğü olmak üzere pek çok kurumun Koordinasyonu için o bölgeye konuşlanıyorsa yani devlet o noktada kaymakamlık makamını kendi partisinden seçilen belediye başkanına göre daha güvenilir olarak görüyorsa buda merkezi hükümete kalmıştır.
Burada iş galiba yine dönüp dolaşıyor “istihdam” konusuna dayanıyor, Mesela bir ilçe merkezinde kamuoyu sürekli belediyelerin şişkin kadrolarından bahsederken “Kaymakamlıkta da şu kadar personel var” söylemini asla gündeme getirmiyor yada getirmek istemiyor.
İlçe merkezlerinde kurum olarak Kaymakamlık güçlü ancak siyaseten de kabul etmek gerekir ki Belediye başkanı çok daha güçlü, Özellikle son dönemlerde biz kaymakam istiyor diye bir belediye başkanının görevden alındığına şahit olmadık, ancak özellikle iktidar partisine mensup bir belediye başkanının istemediği bir Kaymakamın görev yaptığı ilçeden başka bir ilçeye gönderildiği ile de yüzlerce binlerce örnek biliyoruz.
Bugün eğitimden-Kültüre, Spordan, güvenliğe kadar pek çok birim zaten belediyelerin bünyelerinde görev yapıyor, yukarıda da belirttiğimiz gibi meydana gelen herhangi olağanüstü bir duruma da kaymakamlıkların müdahale edeceği araç-gereç bulunmadığından onlarda mecburen belediyeleri işaret ediyor.
Televizyonların siyah-Beyaz olduğu dönemlerde “Şehir ve Adam “ isimli bir dizi vardı, O dizi sayesinde bizim dışımızdaki ülkelerde yerel yönetimler ile ilgili çok daha fazla anlayışların olduğunu görmüştük, bizim anlatmaya çalıştığımız Allah muhafaza kesinlikle “Eyalet sistemi” değil, Derdimiz ilçe merkezlerindeki iki başlılığın bir şekilde ortadan kaldırılması.
Şu sıralarda Ankara’da üzerinde harıl harıl çalışılan “Bütünşehir yasası” çerçevesinde bizim anlatmaya çalıştıklarımızın nasıl detaylandırılacağı ile ilgili görüşmeler olduğunu düşünüyoruz, bu çalışma ile bir anda “Kaymakamlıkları ortadan kaldıralım yada kaymakamlıklar ile belediyeleri birleştirelim” şekilde bir yapılanma çıkmaz ancak şu andaki uygulamanın da sürdürülebilir olmadığı hemen herkes tarafından kabul edilen bir gerçek.
Yapılan her çalışma vatandaşın daha güzel daha rahat bir hayat sürdürülmesi adına olunca ortaya çıkacak modelin isminin ne olacağı pekte önemli olmasa gerek.