1991 yılında Sovyetler birliğinin dağılmasından sonra dünya arenasına çıkan 144 milyon nüfuslu Rusya o gün bu gündür kaybettiği topraklarını geri almak daha da önemlisi yitirdiği prestijini tekrar kazanmak adına bulduğu her fırsatı değerlendiriyor.

Son iki gündür “başladı başlayacak” diye konuşulan ve Devlet başkanı Putin’in talimatı ile Rus ordusunun Ukrayna’ya girmesi ile başlayan “yeniden Sovyet İmparatorluğu” hayali tüm dünyanın gözü önünde yeni bir mecraya doğru ilerliyor.

Normal şartlarda dost sohbetlerinde “Bize ne Rusya’dan, bize ne Ukrayna’dan, bize ne bu iki ülke arasındaki savaştan” diye başlayan muhabbetleri yapmak yaparken de televizyon kanallarına baka baka “yarım yamalak diplomat” edası ile çayları yudumlamak çok büyük zevk olurdu.

Ancak karşı karşıya kaldığımız gerçeklerin bizim düşündüğümüz gibi olmadığı aksine yanı başımızdaki birsisinin hapşırdığında bizim nezle olduğumuz gibi bir sıkıntı ile karşı karşıya kaldığımız gün gibi ortada.

Bizim yazılarımızı okuyanlar sohbetimizi dinleyenler bilirler, Kendimizi bildik bileli bağımsızlığın sadece ve sadece ekonomiden, teknolojinden, ilimden, Fen’den geçtiğini söylediğimiz konularda aşama kaydedemeyen ülkelerin diğer ülkelere bağımlı kalacağını anlatmaya çalışıyoruz.

Rusya ile Ukrayna arasında başlayan savaş devam ederken meselenin bizimle ne kadar ilgili olduğu savaşın herhangi bir noktasında olmamamıza rağmen kavganın ekonomik olarak bizi de tam kalbimizden vurduğuna şahit olduk.

Rusya ile Ukrayna savaşıyor, Bizde akaryakıt zamlanıyor

Rusya ile Ukrayna savaşıyor, Bizde döviz tavan yapıyor

Rusya ile Ukrayna savaşıyor, Doğalgazımız kesilecek diye korkulu rüya görüyoruz. Vs.vs.

Böyle bir süreçte ne acıdır ki en temel ihtiyaçlarımızın nerede ise yüzde 60’lık bir bölümünü bu iki ülkeden tedarik ettiğimiz anlaşıldı.

Bu ve buna benzer örnekler ile anlatmaya çalıştığımız gibi üretimden vazgeçip tamamen ithalata dayalı bir siyasete geçtiğimiz için sınırlarımız dışında cereyan eden savaş sanki oturma odamızda yapılıyor duygusuna kapılıyoruz.

Dolayısı ile “Savaştan bize ne “demek gibi maalesef bir lüksümüz yok,

“-Temel gıda ürünlerini kendimiz üretsek,

-Turizmde Rusya ve Ukrayna’dan gelecek olan milyonlarca turiste bel bağlamasak..

-Başta S-400 olmak üzere savunma sanayimizin tüm ihtiyaçlarını kendimiz üretsek

-Doğalgaz ihtiyacımız için Rusya’ya bağımlı olmasak”

O zaman “bize ne savaştan” demek gibi bir lüksümüz olurdu.

Ancak anlatmaya çalıştığımız zorluklardan dolayı sınırlarımız dışında başlayan savaş maalesef oturma odamızda da vücut buluyor.

Ekonomik bağımsızlığımızı elde etmeden de bu savaşı oturma odamızdan dışarıya savuracağımız yok.

En azından şimdilik.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263