Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Mustafa Kemal Atatürk'e ''Mareşal'' rütbesi ile ''Gazi'' unvanı verişinin 97. Yıldönümü.
Sakarya Meydan Savaşı'nın kazanılmasından sonra, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'ya, Millet Meclisi, 19 Eylül 1921'de kanunla ''Müşir'' (Mareşal)rütbesi ile ''Gazi'' unvanı verdi.
Mustafa Kemal'e, Milli Mücadele'nin başında Erzurum'da bulunduğu sırada, kendisini İstanbul'a çağıran Saray ile 8-9 Temmuz 1919 gecesi yaptığı telgraf görüşmesinde; resmi memuriyetine son verildiği bildirildi.
Mustafa Kemal Paşa da Harbiye Nezareti'ne ve Padişah'a, ''resmi vazifesiyle beraber askerlik mesleğinden istifa ettiğini'' bildiren telgraf gönderdi.
Hiçbir rütbe sahibi olmayan Mustafa Kemal, ''milletinin sinesinde'' mücadelesini sürdürdü.
Sakarya Meydan Savaşı öncesinde Mustafa Kemal'e, Millet Meclisi, 5 Ağustos 1921'de ''Başkomutanlık'' verdi.
Savaşın, 13 Eylül'de kazanılmasının ardından, ''Garp Cephesi Komutanı'' İsmet (İnönü) Paşa ile Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak) Paşa, cepheden, ''Edirne Mebusu İsmet ve Kozan Mebusu Fevzi'' imzalarıyla Meclis'e 15-16 Eylül 1921'de gönderdikleri tarihi önergeyle, Mustafa Kemal'e ''Müşirlik'' rütbesi ile ''Gazilik'' unvanı ''tevcihini'' önerdiler.
Meclis'in kanunla bu önergeyi kabul etmesiyle ''Mareşal'' rütbesi ve ''Gazi'' unvanı verilen Başkomutan meclise şöyle teşekkür etti.
MUSTAFA KEMAL PAŞA, MECLİS'E TEŞEKKÜR ETTİ
''... Kazanılan bu başarı, Yüksek Heyetinizin iradesiyle kuvvet bulan ordumuzun iradesi sayesinde, düşman ordusunun iradesinin
kırılması suretiyle belirmiştir. Bu sebeple ödüllendirişinizin gerçek muhatabı yine ordumuzdur.''
Mustafa Kemal, 20 Eylül 1921'de orduya yayımladığı bildiride ise şunları kaydetti:
''...Zaferden dolayı sizin kahramanlıklarınızla, sizin gösterdiğiniz nihayetsiz fedakârlıklar pahasına kazanılan bu büyük muzafferiyetlerin millet tarafından takdirini gösteren bu rütbe ve unvanı, ancak size mal ederek bütün askerlik hayatımın en büyük iftihar sermayesi olarak taşıyacağım.''
ÖMRÜ SAVAŞ CEPHELERİNDE GEÇTİ
Gazi Mustafa Kemal Atatürk önemli bir devlet adamı ve askerdi. Ömrünün önemli bölümü savaş meydanlarında, cephelerde geçti.
Atatürk, bugünkü gibi siyasetin müthiş olanakları ile rahat bir ortamda lüks koltuğunda oturarak ülke yönetmedi.
Trablusgarp, Balkan savaşları, Çanakkale Savaşı, Kafkas cephesi, Sina ve Filistin Cephesi ve Milli Mücadele de Kurtuluş Savaşı.
Ömrü ülkesi ve milleti için savaşlarda geçmiş bir insana kimileri hala küfür ediyor, küçümsüyor.
Mustafa Kemal Başkomutanlık başta olmak üzere Mareşallik gibi rütbeleri kendi isteği ile değil millet meclisinin onayı ile almıştır. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk tek adam fobisi yoktu, diktatör değildi. Eğer öyle olsaydı meclise falan sormadan istediği makam ve payeleri alırdı. Ancak birileri bu gerçekleri görmüyor ve Atatürk’e karşı içlerinde eskiden beri yer tutan genetik düşmanlığı sürdürüyor.
Bunlara Allah akıl fikir versin. Bunlar kalpleri kötü ve karanlık adamlar.
Allah ıslah etsin ne diyelim.