Hepimiz biliriz ki “Merhaba” denilen her yeni yılda bulunduğu durumdan memnun olmayan çoğu kişi 31 Aralık akşamını bir fırsat bilerek “Bu zamana kadar var olan huyumu, suyumu ve davranışlarımın tamamını değiştireceğim yeni yılda çok farklı birisi olacağım” kararını verir.
Bizde bundan altı ay önce Yepyeni umutlar ile giriş yaptığımız 2021 yılında beklediklerimizin tamamının hayata geçmesini beklemek elbette ki mümkün olmadı ancak hayal ettiklerimizin ve olmasını beklediklerimizin bir kısmını bile değiştirebilsek bundan hepimiz çok büyük fayda elde edeceğiz.
Mesela siyasetçilerimiz birbirleri ile olan anlaşmazlıklarını asgari düzeye indirebilmek adına var olan kavga dilini bir kenara bırakıp birbirlerine nezaket kuralları çerçevesinde hitap etseler.
Mesela; 83 milyonu ilgilendiren tüm meseleler kamuoyuna açık şeffaf bir şekilde iletilebilse.
Mesela; vatandaşın temel ihtiyaçlarına nerede ise her hafta değil de yılda bir kez zam (Fiyat ayarlaması” yapılsa.
Mesela; yurdum insanı kendisini de karşısındakini de bitiren “Benim dediğim doğrudur” ile başlayan iddialaşmaktan asgari düzeyde vazgeçse
Mesela; artık taraflı tarafsız herkesi canından bıktıran saç baş yoldurtan ve ne işe yaradığı belli olmayan içi boş tartışma programlarına son verilse.
Mesela; Eyyamcılıktan vazgeçilse
Mesela; iş bulmada “Kart hamili yakinimdir” yanlışlığından vaz geçilse ve liyakat unsuru öne alınsa.
Mesela; başta araç sürücüleri olmak üzere tüm yayalar trafik kural ve kaidelerine tam anlamı ile uysa, araç sürücüleri kırmızı ışık sonrası yeşil yanar yanmaz öndeki araçlara korna çalmasa.
Mesela; hiç kimse yerlere tükürmese, zaten yasak ancak kendi rızaları ile açık alanlarda sigara içmese.
Mesela; artık bu ülkede kadın ölümleri son bulsa, kadına el kaldırılmasa.
Mesela; herkes olabildiğince sokak hayvanları edinse, en azından ağzı dili olmayan ve sadece sevgi-şefkat bekleyen bu “Sessiz canlılara” eziyet etmese.
Mesela; vatandaşlarımız yalan yere yemin etmese, din bir kazanç alanı olarak kullanılmasa.
Mesela; böylesi bir yüzyılda kimse kimsenin giyimine , kuşamına, inancına karışmasa.
Mesela; 83 milyon Türk insanının AB ülkelerinde yaşayan vatandaşların hayat standartlarına ulaştırılması için daha fazla adım atılsa.
Mesela,
Mesela,
Mesela...
Mesela Cahit Sıtkı Tarancı’nın
"Memleket isterimGök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.Memleket isterimNe başta dert, ne gönülde hasret olsun;Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.Memleket isterimNe zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;Kış günü herkesin evi barkı olsun.Memleket isterimYaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;Olursa bir şikâyet ölümden olsun.”
Dizeleri daha dikkatlice analiz edilse.
Ne hoş bir Türkiye olurdu.
Mesela…